şimdi filmi beğendin beğenmedin ona çok yorum yapmayacağım da söylenmesi gereken bazı şeyler var.
o listede olmayı en çok hakeden filmdir hababam sınıfı. bir filmin kalitesini ''sanatsal''lığıyla ölçemezsiniz sadece. o fuları herkes takabiliyor ama bazıları takınca fular değil yular oluyor. aç biraz türk sinema tarihini incele.
hababam sınıfı dediğin film dönemine damga vurmayı geçtim, sonrasında oluşan eşkıya dönemine kadar tüm filmlerin oluşumuna kaynak olmuş, senaryoları, yönetmenleri, oyunculara ışık tutmuştur. açıp türk filmi izliyorsun ya televizyonda canım kardeşim? işte o filmlerde oynayan oyuncuların bir çoğu bu filmde oynadıkları için oradalar. bir çoğunun adı bile bilinmiyordu filmden önce, bir çoğu ilk sinema deneyimlerini bu filmle yaptılar. peki bu adamları çıkarınca 1990 öncesi türk sinemasında ne kalıyor düşündün mü hiç? ben sana cevap vereyim; kocaman bir hiç. hababam sınıfı sonrası 1990lara kadar olan filmleri izledin değil mi canım kardeşim? hepsinde yanık bir hababam etkisi var gözlemleyebiliyor musun bunu? sanatın diğer sanatçılara etkisinden haberin var mı acaba? hababam sınıfını izleyen senaristin, bunun gibi bir film yazmalıyım deyip yeni yapıtlar ortaya koyduğunun farkında değil misin yoksa? oyunculukları da gözlemlemişsindir eminim. çok sanatsalsın ya? her babacan adam mahmut hoca imitasyonu gibi gelmiyor mu sana da? yok yok çok sinemasal adamsın sen vesselam.
en iyi film midir değil midir bilmiyorum canlı gözlerle görebildiğimiz, ülke sinemasını bambaşka bir noktaya çeken iki filmden biridir hababam sınıfı. ikincisini de biliyorsun çünkü son 20 senedir izlediğin filmler de hep onun tadını alıyorsun biliyorum. ''eşkıya''.
işin özü sanatsallıkla girmemiştir hababam oraya. türk sinemasında yarattığı etkiyle girmiştir hakettiği yere. ''
sinemasal nitelikler'' ne ise ondan fazlasıyla var bu filmde (ahah. bu kadar çakma entele de ilk kez ayar veriyorum) hababam sınıfının türk sinemasında yarattığı etkiyi hep matrix'in dünya sinemasındaki etkilerine benzetirim. hababam sınıfı o döneme kadar olan türk sinemasına farklı bir pencere getirmiş, önümüzdeki 30 yıl filmler artık bu şekilde çekilecektir demiştir.