"kimse yıllarını yerine koyamayacak, kimse sana yıllarını geri vermeyecek. ömür başladığı yoldan gidecek, ne kendi rotasını değiştirecek ne de dümeni tümüyle eline alacak. gürültü yapmayacak, hızına dair seni uyarmayacak, sessizce kayıp gidecek, ne bir kralın buyruğuyla ne de halkın beğenisiyle geciktirilecek. ilk günden nasıl yola koyulduysa, öyle devam edecek, asla yoldan çıkmayacak, asla gecikmeyecek. peki, olan biten nedir? meşgulsün, yaşam ise acele ediyor, istesen de istemesen de, vakit ayırman gereken ölüm eninde sonunda yanına varacak.
şu insanların görünüşünden daha aptalca bir şey olabilir mi, hani şu kendi basiretiyle övünenlerin? daha iyi yaşayabilmek için sürekli bir şeyle meşguller, yaşamlarını harcayarak yaşam inşa ediyorlar! uzun vadeli planlar yapıyorlar, oysa bu tür bir erteleme en büyük yaşam israfıdır, bu erteleme öncelikle onlardan günü çalar, daha sonrasını vadederken bugünün yaşantısını koparıp alır. en büyük yaşam engeli, yarına dayanıp bugünü tüketen beklentidir.
* talihin elindeki şeyin planını yapıyor, kendi elindeki şeyden vazgeçiyorsun. ne umut ediyorsun? amacın ne? gelecek olan her şey tam bir belirsizlik içinde, sadece yaşa! işte, o en büyük şair nasıl da haykırıyor, âdeta tanrısal ağızdan ilham alarak selam durduğu türküsünü söylüyor:
zavallı ölümlülerin ömründeki en iyi gün,
ilk kaçıp gidendir!"