bu vesile ile nazım hikmet'in 120. yaşı kutlu olsun;
"en bilgin aynalara
en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
asırda onlar yendi, onlar yenildi.
çok sözler edildi onlara dair
ve onlar için:
zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur,
denildi."
heraklit, heraklit!.
akar suya kabil mi vurmak kilit?
"ne ben sana kızarım,
ne de zatın zahmet edip bana küssün;
artık seninle biz düşman bile değiliz."
“ikimiz de biliyoruz, sevgilim
öğrettiler:
aç kalmayı, üşümeyi,
yorgunluğu ölesiye
ve birbirimizden ayrı düşmeyi.
henüz öldürmek zorunda bırakılmadık
ve öldürülmek işi geçmedi başımızdan.
ikimiz de biliyoruz, sevgilim,
öğretebiliriz:
dövüşmeyi insanlarımız için
ve her gün biraz daha candan
biraz daha iyi
sevmeyi…”
ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
yürüdü uçurumun basına kadar,
eğildi, durdu.
bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
kocatepe'den afyon ovasına atlayacaktı.
stalin öldükten sonra yazabildiği şiiri
taştandı tunçtandı alçıdandı kaattandı iki santimden yedi metreye kadar
taştan tunçtan alçıdan ve kaattan çizmeleri dibindeydik şehrin bütün
meydanlarında
parklarda ağaçlarımızın üstündeydi taştan tunçtan alçıdan va kaattan
gölgesi
taştan tunçtan alçıdan va kaattan bıyıkları lokantalarda içindeydi
çorbamızın
odalarımızda taştan tunçtan alçıdan ve kaattan gözleri önündeydik
yok oldu bir sabah
yok oldu çizmesi meydanlardan
gözleri ağaçlarımızın üstünden
çorbamızdan bıyığı
odalarımızdan gözleri
ve kalktı göğsümüzden baskısı binlerce ton taşın tuncun alçının ve kaadın
gitmek sadece bir eylemdir.
unutmak ise kocaman bir eylemdir.
"ve dövüşebilirim ;
doğru bulduğum, haklı bulduğum , güzel bulduğum her şey ve herkes için...
yaşım başım buna engel değil."
bu dünyadan nazım geçti. iyi ki geçti.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
bugün tam 120 yıl önce doğan, türk edebiyatının en büyük ve en sevdiğim şairi.
"yaşamak ümitli bir iştir sevgilim yaşamak seni sevmek gibi ciddi bir iştir"
iyi ki doğdun büyük usta.