kaba bir köylü kızının, kültürlü, herseyden anlayan bir güzele dönüşmesi için topuklu ayakkabı giyip, başının üstündeki kitabı düşürmeden yürümesi yeterlidir. kitabı açıp okumasına gerek bile yoktur.
"gulyabani diye bir şey yoktur, olamaz! ama olabilir de."
oyle her istanbul'un yolunu göstereyim diyene inanmayacaksin.
elindeki şırıngada hava boşluğu olan doktor, doktor değildir.
yeşilçam filmlerinin aksine gerçek hayatta haksızlığa uğradığında gerçekler er geç ortaya çıkmıyor, fesat kıskanç kişiler dersini almıyor hakettiğini bulmuyor, seni yanlış anlayıp hayatından çekip giden kişi bir anda aydınlanıp geri gelmiyor, fakir kız zengin ve yakışıklı aynı zamanda sempatik ediz hun'u kapıp sonsuza kadar mutlu yaşamıyor.
fakirler mutlu. zenginler asık suratlı olur