üst edit: demin şu yazıyı yazdım diye hayatımda ilk defa büyük büyük dedeme küfür yedim. teşekkürler sözlük.
matematiğin aksine internetteki fizik üzerine yapılan paylaşımların ve bilgi kirliliğinin inanılmaz derecede yüksek olmasından dolayı ne zaman fizikle ilgili bir şey yazsam küfür yediğim için sözlükte fizik hakkında paylaşım yapmama konusunda yeminli olmama rağmen bana bu seferlik yeminimi bozma kararı verdirecek kadar güzel bir olaydır.
bundan neredeyse iki yıl önce izlediğim bir videoda boğaziçi üniversitesi fizik bölümü öğretim üyelerinden erkcan özcan'ın bir yerde "tıpkı geçmişi görmenin mümkün olması gibi geleceği görmek de mümkündür" minvalinde bir cümlesini görüp merak etmiş ve uzunca bir süre bu konuda araştırma yapmıştım. aradan geçen iki yılın ardından durumu olabilecek en basit şekilde açıklama zamanı geldi.
erkcan özcan'ın bunu söylediği videonun cümleyi söylediği kısmı: video
öncelikle geleceği görmenin nasıl mümkün olduğundan bahsetmeden önce şunu kesin ve net bir şekilde belirtmem gerek.
zaman bizim uydurduğumuz hayali bir şey değildir. zaman, sadece bizim zihnimizde olayları sıralamamızla ortaya çıkan soyut bir kavram değildir. zaman, biz var olmasak da var olan bir şeydir.
herkesin ilgi alanı fizik olmasa bile bilim kurgu izleyen ya da okuyan çoğu kişi uzay-zaman kelimesini duymuş olsa gerek. bu hikayelerde bir yerden bir yere giderken seyahat eden kişilerin "uzayda seyahat ediyorum" demek yerine "uzay-zamanda seyahat ediyorum" demelerinin sebebi bizim zaman olarak bildiğimiz şeyin de aslında bir mekan olmasıdır.
uzay olarak bildiğimiz şeyi düşünelim. bizler uzayı fizik dilinde i,j ve k; günlük hayatta ise ileri, geri, yukarı, aşağı ve sağa, sola koordinatlarını kullanarak neyin nerede olduğunu belirtebileceğimiz bir koordinat sistemi algısına sahibiz: görsel
zamanı hayal ettiğimizde ise bu üç boyutlu koordinat sisteminin bir parçası olarak değil, bundan tamamen bağımsız bir doğru gibi hayal ederiz.
ancak gerçekte durum böyle değildir.
evrendeki konumumuzu belirli bir referans noktasına göre belirtmeye çalışsaydık koordinatları (x, y, z) şeklinde gösterilen (uzunluk, genişlik, yükseklik) değerleriyle değil, (x,y,z,t) şeklinde gösterilen (uzunluk, genişlik, yükseklik, zaman) değerleriyle belirtebilirdik.
zaman da aslında uzay ile iç içe geçmiş bir mekan olduğundan, bir noktada bulunduğumuzda aslında aynı zamanda bir zamanda da bulunmuş oluruz. yani eğer biz bir yerde bulunuyorsak; mesela yere göre on metre yüksekteysek, tıpkı yere göre on metre yükseklikte olduğumuz gibi yere göre x zaman dilimi ileride ya da geride de oluyoruz.
şimdi evreni hayal etmeye çalışacağız, ancak dört boyutlu bir evren hayal edemediğimiz için her ne kadar gerçekte öyle olmasa da uzayı iki boyutlu yüzeyler olarak hayal ederken zamanı da bu yüzeylerin ilerlediği bir boyut olarak hayal edeceğiz.
görsel
şekilde gördüğünüz kesit şeklindeki kağıt parçaları uzay, bu kesitlerin içinde ilerlediği koridor, yani boyut ise zamanı temsil ediyor.
şimdi şöyle düşünelim.
present yazan kağıt parçası zaman dediğimiz boyutun bizim için "şu an" olarak algıladığımız noktasında. bizim bu kağıt parçasının üzerindeki bir nokta olduğumuzu düşünürsek, o kağıt parçasının üzerindeki diğer her nokta, yani aslında evrendeki o zaman diliminde bulunan her şey bizimle aynı "şu an" diliminde. örneğin o noktalardan biri ben iken, başka bir nokta arkadaşım mahmut. bu durumda mahmut'un şimdiki zamanı ile benim şimdiki zamanım aynı olur ve bu durum bizim zaman boyutunda aynı koordinatları paylaştığımız anlamına gelir. yani ben ona baktığımda onun açısından onun ne geçmişini ne de geleceğini görüyor olurum.
görsel
peki ya mahmut ve ben tıpkı uzay koordinatlarında aynı noktada olmadığımız gibi zaman koordinatında da farklı yerlerde olup birbirimize baksaydık?
mahmut'un uzaydaki göreli hızı ile benim hızımın aynı olmadığı durumlarda mahmut'un zamandaki konumu ile benim zamandaki konumum farklılık gösterecektir. belirli bir hareket sonrası mahmut'un zamanda bana göre yavaş hareket ettiğini ve kendi deneyimi açısından bizim şu anımızda bulunduğumuz kağıt parçasından bir gerideki kağıt parçasına düştüğünü varsayalım.
öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu görseldeki her bir kağıt parçası uzayı temsil ettiğinden aslında her bir kağıt parçasında ben ve mahmut hali hazırda bulunmaktayız.
gösterim: görsel
uzayda farklı hızlarda hareket eden cisimler için zamanın farklı hızlarda aktığını ve bu duruma zaman genişlemesi dendiğini biliyoruz. bilmeyenler için bunun nasıl olduğunu kısaca açıkladığım bir ekşi şeyler yazısı mevcut: zaman neden kişiden kişiye değişir?
şimdi mahmut uzayda benden farklı bir hızla hareket ettiği için mahmut'un zamanı bana göre yavaş akmış ve mahmut benden bir önceki kağıt parçasında kalmış, ben ise mahmut'tan bir sonraki kağıt parçasında kalmış olayım.
bu durumda mahmut'un şimdiki zaman olarak hissettiği zaman benim geçmişim olurken, benim şimdiki zaman olarak hissettiğim zaman ise mahmut'un geleceği olur.
eğer ben, mahmut kendi açısından benim bir arkamda kalan kağıt parçasındaki zaman diliminde iken, kendi kağıt parçamdaki mahmut'un uzayda bulunduğu noktaya bakar ve o noktada mahmut'u görürsem, teknik olarak ben kendi şimdiki zamanımı görüyor olsam bile mahmut'a göre mahmut'un geleceğini görüyor olurum.
görsel
yani aslında durum şundan ibaret.
bir arkadaşımızı alıp uzayın bizden uzak bir noktasına koyarsak ve o kişinin bize göre uzaydaki hareket hızını değiştirirsek, o kişi bizden farklı bir zaman diliminde yaşamaya başlar.
bu durumda eğer biz uzayda o kişinin olduğu yere bakar ve o kişiyi görürsek, aslında henüz o kişi kendi bakış açısından bizim gördüğümüz şeyleri yaşamamış olsa bile biz o kişinin bizim zaman dilimimizde yaşadıklarını görüyor, yani aslında o kişinin kendi açısından geleceğini görüyor oluruz.
buradan şu sonucu çıkarıyoruz:
geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek dediğimiz şeyler hep birlikte var olan şeylerdir. örneğin şu an bizim geçmişte yaşadığımız şeyler bir uzaylı türüne göre onların şimdiki zamanı olabilir. aynı şekilde bizim şimdiki zaman olarak yaşadığımız şey başka bir uzaylı türüne göre de gelecek zaman olabilir.
einstein "geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek arasındaki ayrımımız bir illüzyondan ibarettir" sözü tam da bu sebepten söylemiştir. çünkü bizim şimdiki zaman olarak gördüğümüz şey başkasının şimdiki zamanı olmak zorunda değildir.
bu konuda yapılan belgesellerden birinin geleceği görmekle ilgili kısmının fizikçi brian greene tarafından anlatıldığı on dakikalık bir video linki bırakıyorum.
bu videoyu bulmak binlerce video içinden epey zor oldu ama açıkçası bulduğuma değdi. izlemediyseniz mutlaka vakit ayırıp izleyin çünkü ufkunuzu iki katına çıkaracağından eminim.
video linki