ferit kam
Next (2) - Last Page (2)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

efendim, pek zat-i muhterem ömer ferid kam, milli sairimiz olan mehmet akif´in tabiri ile mütebahhir, bir zat idi. 1864 istanbul beylerbeyi dogumludur. doktor olan babasinin istegi üzerine tib fakültesine* yazilir. aradan gecen zamanla bu meslekten hoslanmadigi anlayan hazret tibbiyeyi yarida birakip hukuk fakültesine* girer. babasinin ölümü ile buradan da ayrilmak zorunda kalir. okumaya büyük istiyak duydugu icin kendisini özel hocalarin dizinin dibinde bulur. cok özel hocalardan arapca, farsca, eski türkce, fransizca dersleri alir. sonralari ilmle daha da hasir nesir olup önemli alimlerde derslerine devam eder. eskilerin elsine-i selase dedikleri türkce´yi arapca´yi ve farsca´yi mükemmel bir sekidle ögrenip fransizcasini da mükemmel bir seviyeye ulastirdiktan sonra hazretin yolu acilmaya baslar. ayni dönemlerde cami derslerine devam eder. 1905 yilinda mustafa asim efendiden icazetname* alir. hariciye naziri tercüme odasinda ise baslar sonra beylerbeyi rüsdiyesinede fransizca dersleri verir. medeni nisani alir, iran hükümeti tarafindan ödüllendirilir. bir süre sonra darülfünun türk edebiyati müderrisligine atanir. süleymaniye medresesinde umumi felsefe tarihi okuttuktan sonra darü´l hikmetü´l islamiye´ye atanir. sonra serh-i metün* olarak tekrar üniversiteye döner. sonra ankara tetkikat ve telifat-i islamiye de vazife alir. 1924 te tekrar darülfünun´da iran edebiyati tarihi dersleri verir. darülfünun´un lagvedilmesi üzerine görev disi kalir ve bu olay üzerine su dörtlügü kaleme alir..

"eger matlub ise tekmil-i zillet
hemen tahsil-i ilme eyle gayret
kovulduk akibet darülfünun´dan
budur bizde mükafat-i fazilet.

ilm ehline reva görülen bu bed muameleden nasibini alan ferid bey on yil kitaplarin arasinda münzevi bir hayat yasadiktan sonra 1943´te ankara dil tarih cografyasi fakültesine iran edebiyati pröfesörü olarak tayin edilir. kapisindan iceri girdiginde kendini cennette hissettigi bu fakülte hayati da rahatsizliklari hasebiyle nihayete erer. aradan bir yil sonra 1944´te irtihal-i dar-i beka eyler hazret*

hazret, ihtiyar sarkin irfaniyla avrupanin bikr-i fikri´ni ustaca birlestirmesini bilmisti. gerek klasik medrese tahsili, gerek özel hocalardan aldigi dersler, gerek bizatihi kendi gayretiyle elde ettigi birkimler onu dört basi mamur bir hoca etmisti. üstad ferid kam´i en fazla ilgilendiren konulardan bir de felsefe idi. dolayisiyla hint, cin, dogu, bati felsefelerini tenkitci bir gözle uzun uzadiya incelemistir. bir ara tam bir voltaire hayranidir ve bu hayranligi uzunca bir dönem sürmüstür. hazretin derin felsefe birkimi bazi zamanlarda hazretin zihnini allak bulllak etmis ve bunun caresini hazreti mevlananin mesnevi serifinde bulmustur. büyük bir hakk asigidir hazret ayni zamanda...

entrymiz baymadan güzel bir ani aktaralim..

sükrü erdem hatiralarinda ferim kam´dan bu sekilde bahseder..
"süleymaniye medresesinde kelam felsefe tasavvuf subesinde bulundugumuz sirada, arkadaslarimizdan birisi tasavvuf hocasina sordugu bir soruya tatmin edici bir cevap alamadigi icin, bir defa da ferid bey`e soralim dedi. rahmetli derse girer girmez (ayin-i dini esnasinda def ve ney gibi calgilarin calinmasi caiz midir?) diye sordu. üstad kürsüden indi. bas ve salavat parmagini yeleginin sag cebine götürdü. bir iki defa dershanede dolsatiktan sonra yaziniz diyerek su kitayi söyledi..

sirr-i nay ü semayi anlamayan
kafana dümbelek desem yeridir.
bak bu mebhasta sak idi sofi
sana anda esekk desem yeridir!

(esekk, sek, süphe kelimesinin ism-i tafdilidir, seddelidir cok süpheci demektir!)

bu edebi örnekten sonra da hazretin büyük bir sair olduguna dair de bir kac laf daha edelim. bilindigi gibi hazret milli sairimiz olan mehmet akif´in cok yakin dosturdur. hazretin edebi anlamda onca eser vermesinin sebeplerinden biri de mehmet akif ile olan ülfet ünsiyyetleridir dersek yalan olmaz. zira hazret cok mütevazi oldugundan öyle sagda solda cok yazmazmis eserlerini, nesrettirmezmis makalelerini. akif´in ricalari üzerine hazret yazi hayatina daha da hiz vermistir.

taskin bir zeka, güclü bir hafiza, derin genis bir tetebbuat hazreti ayakli kütüphanelerin arasinda seckin bir mevkiye yükseltti. üstadi yakindan taniyanlar kendisine "umman baba" diyorlardi.
ayrica hazretin eskilerin deyisi ile elsine-i selaseli olmasi yani arapca farsca ve eski türkceyi cok iyi bilmesi bu dillere vakif olmasi hazreti edebi anlamda da cok ilerlere tasimitir. ki hazretin hicivde ve divan edebiyatinda sayisiz siirleri vardir.

kisa bir hikaye ile hazretin kelimelere sigmayan faslini kapatalim..

hazret bir gün darülfünunda ders esnasinda bir soru ile karsilasir..
efendim dünya öküzün boynuzlarinin üzerindedir diyorlar. siz ne diyorsunuz?( bu konu hakkinda peygamber efendimizin bir hadisi vardir. bu soruyu soran münasebetsiz mehmet efendi mesrepli herifinde sorusunun menbaginda olan merak da bu hadiste yatar zannimca. hulasa hadis söyledir. peygamberimize yöneltilen "dünya nerededir" sorusuna efendimiz "öküzün boynuzlari üzerindedir" seklinde cevap verir. simdi bu hadisin aciklamasini yapanlarin söyle bir aciklamasi vardir. o da söyledir ki; efendimize bu soru soruldugu zaman dünya öküz burcu dönencesinde idi bu yüzden efendimiz bu soruya bu sekilde karsilik vermistir. efendim bir de ayni soruya baligin sirtindadir seklinde cevap vermis olmasi da hadislerde gecer. bu da sorunun soruldugu zamanda dünyanin balik dönencesinde oldugunu ispat eder! kilif buldular demeyin diye yaziyorum bunlari..)

neyse tekrar bastan alalim dünence mönence basinizi döndürdük hafiften..

hazrete münasebetsiz mehmet efendi kilikli bir herif dersteyken sorar..
-efendim dünya öküzün boynuzlari üzerinde midir?
hazret hic sesini cikarmadan oturdugu yerden kalkar sinifta söyle bir iki dolanir ve yaziniz der.

ne taaccüp ediyorsun buna dünya derler
duyulan herzelere onda nihayet yoktur
yerin altinda öküz var mi dedi bir meczup
onu bilmem dedim fakat üstünde pek coktur...

iste böyle de esine cok zor rastlanir bir sair idi hazret!
o da bir öncekiler gibi yerini bos birakip gitti. *
11 favorites - -
1924'de darülfünun iran edebiyatı müderrisliğine getirilen ancak 33'deki üniversite reformunun ardından eğitim kadrosuna alınmayan islamcı hukuk adamı ve filozof. arapça, fransızca ve farsça'yı çok iyi bilen ferit kam'ın bu dillerde pek çok şiiri de vardır.
ceride i ilmiyye, mahfil, sırat ı müstakim, sebilürreşad gibi dergilerde yazdığı makalelerde daha çok islam felsefesi, vahdet i vücud ve milli hüviyet konularına odaklanmıştır.
0 favorites - -
(bkz: #27479264)
1 favorites - -
ali ekrem*, peyami safa'ya anlatıyor:

"geçenlerde bir kelimenin manasını belli başlı bütün arabî ve farisî lûgatlerde aradım, bulamadım. bazı arkadaşlara sordum, onlar da bilmiyorlardı. ferit beyi aradım ve ona sordum. hiçbir lûgate ve esere müracaat etmedi, bir dakika düşünmedi, bana bu kelimenin hindistan'da bir nebatın gayet eski bir ismi olduğunu, arkaik bir mecaz olarak eski iran edebiyatında birkaç manada kullanıldığını, bizim nâilî-i kadim'de bir defa geçtiğini, diğer divan şairlerimizden bir ikisinin de bu mecaza nadiren iltifat ettiklerini anlattı. işte oğlum, bunu memlekette ferit bey'den başka hiç kimse bilmez ve onun bilip de bizim bilmediklerimiz pek çoktur."
* *
10 favorites - -
düşünür, felsefe tarihçisi, edebiyat tarihçisi, şair. süleyman hayri bolay'ın, kendisiyle ilgili bir çalışması bulunmaktadır.
0 favorites - -
fethullah gülen ünlü kitabı ruhumuzun heykelini dikerkende imân ve aksiyon kahramanları olarak gördüğü 8 isim(necib fâzıl'la beraber 9 da olabilir, hatırlayamadım şimdi) sıralar ve hayatlarına değinip ideal nesil olarak kavramsallaşdırırken işâret etdiği gençliğe örnek olarak onları:

1. şehbenderzâde filibeli ahmed hilmi
2. bâbânzâde ahmed nâim
3. mehmed âkif
4. ferid kâm
5. nureddîn topçu
6. elmalılı hamdi yazır
7. şeyhulislam mustafa sabrî efendi
8. bediîüzzaman saîd nursî

işte buradaki isimlerin hepsi okunmadan, hazmedilmeden, tedkîk edilmeden, kendileri ve eserleri üzerine tahliller-münâzaralar, sempozyumlar yapılmadan bu ülkede geçmişden bugüne dinde, cemiyetde, dünyâda müslümanlar, türkiye nerede durmalı, nasıl bir fonksiyon edâ etmeli, kendimizi müslüman olarak dünyâya ve âhirete nasıl hizmete koşmalıyız-koşabilir miyiz, biz kimiz, geçmişimiz ne, geleceğimiz nasıl olacak, gelecek inşâ edebilir mi müslümanlar vs vs..sorularının hiçbirine ama hiçbirine cevab bulunamayacakdır.

ayrıca abdülbâki gölpınarlı gibi dev kâmet bir şahsiyet hakkında hatırladığım kadarıyla şöyle demişdir: ismâil sâib sencer ve ferid kâm gibi iki büyük zâtın yanında ömrümce talebe olarak kalabilmeyi isterdim.
1 favorites - -
osmanlının en zengin paşalarından ahmet muhtar paşa'nın oğludur. tıbbiye ve hukukta aradığını bulamayan ferit kam edebiyat ve felsefeye yönelmiştir.
abdulbaki gölpınarlı 80 yaşında iken, ferit hoca yaşasaydı da ayağının dibinde birşey öğrenebilseydim diyerek, ferit hocanın ne kadar büyük bir akim olduğunu göstermiştir.
alim olduğu kadar da, çokta matrak bir insan olduğunu herhalde şu anektodtan anlayabiliriz:
dil devrimi gerçekleşince, isim sonunda ki 'd' ler 't'' olmuştur.
abdulhak hamit tarhan'la dil devrimi hakkında tartışmaktalar;
"ulan hamit, hem ham'sın hem it'sin, benim hiç değilse fer'im var" demiştir.
5 favorites - -
"bir meselenin anlaşılmamasını mı istiyorsunuz? şerh edin!" sözünün sahibidir.
5 favorites - -
bir gün ali ekrem bey, ömer ferid bey'i yemeğe davet eder.o da basur'dan rahatsız olduğu için kendisine şöyle bir cevap yazar "pederden mevrus bir hanenin alt katına tamir ile meşgul olduğum için mazurum."
nasılsın ömer bey diye sorarlar."harãbü'l verayım, harab' ül vera der. (vera : arka)
***
süleyman nazif bey merhum bir gün hüseyin kazım bey'e ferid bey'den (kam) bahsederken "derya gibi adam" demiş.o da "ne içilir, ne geçilir" cevabını vermiş ve gülüşmüşler.sonra süleyman nazif bey vakayı ferid beye anlatmış, ferid bey "murdar da olmaz, demedin mi?" diyerek parlak zaman zekasını ortaya koymuştur.
(bkz: yılların izi)
1 favorites - -
türkiye'de insan kıymetinin bilinmezliğini en veciz şekilde ifade eden merhum şahsiyettir.

sağlığında nice ehli hünerin
bir tutam tuz bile konmaz aşına;
öldürüp önce, onu açlıktan,
sonra bir türbe çatarlar başına.
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (2)