evlenmemeyi başarmış kadın

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

evlenmeyi başaramamış kadın başlığını görünce konuyu dengeye getirmek için açma gereği duyduğum başlık

evliliğe dair başkaca konulara değinmeden başlığın işaret ettiği içeriği kısaca yazayım.
kadınların evlenmesi değil evlenmemesi çok daha zor, çok daha büyük bir başarıdır. bu kadar ağır bir toplumsal baskı, dayatma ve beklentiye hayır diyebilmek, toplumun hem ısrarla istediği ve dayattığı, hem de onayla ödüllendirdiği bir kuruma evet deme konforuyla kıyaslanamayacak denli güç bir durumdur. o yüzden diğer başlıkta zırvalandığı üzere kadınların evlenmesi değil evlenmemesidir asıl başarı.
tabi bu kendi arzusu ve tercihiyle evlenmiş ve sağlıklı, mutlu bir evlilik yürüten kadınların ilişkilerinin başarısızlık olduğu anlamına gelmiyor. burada bahsedilen toplumun ve ataerkinin dayattığı bir ilişki biçimine karşı evlenmemeyi tercih eden kadının durumunun evlenmeyi başarmakla kıyaslanınca daha büyük bir başarı olduğunun altını çizmek.

resmiyet devlet erki ve kurumlar için gerekli bir detay olduğuna göre, evlilik de bireylerden ziyade devlet, kurumlar ve toplum için yapılan bir akit. geri dönülemez ve hayat üzerinde önemli etkileri olan bir akit olduğundan da resmi ve hukuki bağlayıcılıkları bulunan bir akit olması da anlaşılabilir. nafaka, aldatma, mal paylaşımı gibi pek çok konuda ülkelerin toplumsal ve ahlaki koşullarının etkisi belirleyici olsa da medeni hukuk temelinden hareketle inşa edilen bir hukuki altyapısı var. değişen sosyolojik ve ekonomik koşullara göre değiştirilmesi gereken önemli hataları olsa da resmi bir kurum olarak evlilik dünya genelinde bir toplumsal onay ve resmi ilişkiyi biçimlendiren bir yapı.

evlenmenin bir başarı göstergesi ve bir zorunluluk olduğu toplumsal kabulü, kadın üzerinde hem büyük bir baskı, hem de kadın erkek ilişkilerini olumsuz biçimlendiren bir güçlü bir sosyolojik etken.

çocuk yapmayacak hiçbir insanın evlenmesi elzem değil. çocuk için en sağlıklı ortam anne ve baba modellerinin olduğu ve rollere uygun sorumlulukların paylaşılabileceği evlilik ortamı, bunda tartışılacak bir şey yok, tartışmak da gereksiz. özellikle de türkiye'de çocuk yapmak ve büyütmek için en sağlıklı ve sorunsuz ortam düzgün ve sağlam bir evlilik.

ancak elbette bu demek değil ki evlenmeden çocuk yapanlar tü kaka ya da çocuğu olduğu halde boşananlar hatalı. her ilişki gibi her evlilik de kendine has ve kendi dinamiklerine sahip bir ilişki biçimi. o yüzden her boşanma da her evlilik gibi kendine has gerekçeleri ve sebepleri olan bir durum.

burada temel sorun kadının evlenmek zorunda olduğu algısının erkeğin evlenmek zorunda olması gereğine kıyasla daha baskıcı ve etkili bir toplumsal onay unsuru olması. bu da haliyle kadınların hemen her ilişkiye ya da ilişki denemesine evlenmeye evrilme potansiyeli ya da olasılığına göre anlam yüklemesine yol açabiliyor. böyle bir kabul ya da eğilim de ilişkinin doğal seyrini manipüle ederek doğal akışta sağlıklı bir ilişki ve iletişim inşasını imkansız ya da çok zor hale getiriyor.

beklentiler, hesaplar, hukuki ve ekonomik güvence arayışı, toplumsal onay takıntısı ilişkileri ve kadınları olduğu kadar bu denklemin asli taraflarından olan ereği de olumsuz etkiliyor.

günümüz koşullarında boşanmaların bu kadar çok artması iletişim olanakları, ekonomik özgürlük ve sosyal medyanın da etkisiyle olduğu kadar; geçilmesi gereken bir aşama olarak görülmeye başlanan toplumsal onayı önce evlenerek ve sonra boşanarak sağlama eğilimi de olabilir, incelenip tartışılabilir bir konu.

ancak şu da var ki uzun süre bir ilişkiyi, bir evliliği, bir birlikteliği sürdürmek giderek daha zor hale geliyor. ve bu, sanıldığı üzere sadece alternatif bolluğu ve kolay erişim nedeniyle değil, ilişkilerin temel bileşeni olan kadın ve erkek rollerinin, kişiliklerin, bireycilik ve bireyselliğin, narsizmin, tatminsizliğin ve hepsinden öte üretim biçimleriyle dejenere olan ve yaşanan büyük yabancılaşmanın sonucunda üst yapı bileşenlerinin yani kültür, ahlak, toplumsallık gibi pek çok detayın da büyük oranda değişmesi ya da dönüşmesinden de kaynaklanıyor.

dünya ve toplumlar değişiyor, dönüşüyor. ya yeniden toplum olmayı birey olmanın önüne alıp kolektif üretim ve toplumsal paylaşımla daha adil ve işlevsel bir toplum ve devlet inşa edilmeli ya da değişime uygun yeni kurum ve düzenlemeler hayata geçirilmeli.
başka bir başlıkta önerdiğim üzere belki de evlilikler çocuk gerekçesiyle ve iki kişinin özel başvurusu ile yapılabilen özel sözleşmelere dönüşmeli, çocuk olmamışsa 5. yılda, çocuk varsa (çocuk en az 8-9 yaşına geldiğinde)10. yılda otomatik fesih olmalı. tarafların ortak talebi ve başvurusu ile tercihe göre +5 veya +10 yıl olarak uzatma opsiyonu sunulmalı. hukuki düzenleme de buna göre yapılmalı.

edit: bunun bir de tekrar evlenmemeyi başarmış kadın versiyonu da kabilir, o da başarıdır aynı mantıkla bakarsak.
2 favorites - -