doğanın insanı mecbur bıraktığı insanın kendi çabasıyla bir gün bırakabilecek noktaya geleceği eylem.
ekleme: hayvan yemek neden diğer canlıları yemekten daha kötüdür? bunu biraz konuşalım.
hayvan yemekten şikayet edenlerin bir şeyin iyi veya kötü olduğuyla alakalı bir iddiası yoktur. zaten felsefik bakmak zorunda da değillerdir. basit haliyle kendisine en çok benzeyen şeyi yemek istemiyordur. yediği canlının kendi gibi bir yüzü, mimikleri, sevgi gösterisi vardır. insan olmanın ve özbilince sahip olmanın temel niteliğini sevebilmek olarak addederken sevebilen bir canlıyı yemek insanı rahatsız eder. etik ve psikoloji gerçek kavramlardır. bir patlıcanla çok fazla bağ kuramazken bir kediyle hayat yoldaşı olabilirsiniz. dolayısıyla insanın kediyi patlıcandan daha çok sevmesi ve kayırması olağandır.
bunun temel sebebi hayvanların bizimkine benzer merkezi sinir sistemlerinin bulunmasıdır. benzer değil hatta ön beynin gelişmişliği hariç birebir aynıdır. bir bitkinin veya mantarın ne kadar acı çektiğini sorarsak bu soyut felsefi bir konu olacaktır. ama bir koyunun acı çektiğini görmek için 2-3 yaşını doldurmuş bir insan olmak yeterlidir. bir karpuzun hasat edilirken hissedeceği acı sizin tırnağınız veya saçınızı keserken hissedeceğiniz acıdan daha fazla olmuyor olabilir. bu durumu daha iyi kılıyor mu? bir nebze evet bir nebze hayır. bitkilerin hissettiği acı veya ızdırap konusunda varacağımız sonuç ne olursa olsun merkezi sinir sistemine sahip bir canlının merkezi sinir sistemine sahip bir başka canlıyı yok ederken hissettiği rahatsızlık yadsınamaz.
hayvan yemek istemeyen kişinin diğer canlıları yok etmekle bir problemi olmadığını varsaymak yanılgıdır. nitekim bunu din haline getirmiş bazı kültürlerde ruhu olduğuna inanılan hiçbir canlıya zarar vermemeye çalışırlar. ben bu doğrudur veya yanlıştır demiyorum sadece hayvan yemek istemeyen kişinin diğer canlıların doğa içinde telef olmalarıyla bir problemi olmadığı düşüncesinin doğru olmadığını söylüyorum.
sadece var olarak milyonlarca mikroskobik canlıyı yok edersiniz. zaten savaşan farklı mikroskobik canlı türlerinin mücadelesi sonucu var olabilmişsinizdir. ne var ki bu sizin elinizde olan bir şey değildir. ama hayvan yemek bir nebze olsun insanın elindedir. bu yüzden insanın hayvan yeme konusunda sorumlu hissetmesi doğaldır. elinde olmayan şeyler elinde olan şeyleri yapmak zorunda olduğun anlamına gelmez. bir inekle konuşabildiğinizi düşünün. "abi beni neden keseceksin? bak baklagiller var, yumurta var, sana sütümü vereyim, peynir yaparsın.. niye kesiyorsun?" diyor. ne diyeceksiniz? "ben zaten bir sürü mikroskobik canlıyı istemeden yok ediyorum. o yüzden seni de kesmek zorundayım" mı?
zaten hayvan yemek istemeyen insanların bu isteklerini çürütmek için yürütülen mantıkların çoğu dürtüsel olarak yapılmak istenen bir şeye mantık kılıfı uydurmaktır.
bir diğer safsata da doğaya atıf safsatasıdır. hayvan yemenin iyi bir şey olduğu çünkü bunun doğal olduğu söylenir. bir kurt gelip seni yerse bunun da iyi bir şey olduğunu düşünecek misin? besin zincirinin tepesinde oturan insanın doğal döngüyü övmesi zenginlerin kapitalizmi övmesi gibidir. bir şeyin sırf doğal olduğu için doğru kabul edilemeyeceğine dair bir yazı şurada yazmıştım: (bkz:
#153181374)
insanı et yemeye zorlamış olan şey aslında doğadır. doğa bir canlıyı sadece mineral enzimleyerek ve güneşe maruz kalarak yaşayabilecek hale getirebildiğini kanıtlamıştır. o halde doğa neden bazı canlıların birbirlerini paramparça edip zar zor evrimleştirdikleri bilinçlerini yok etmesini gerekli kılmıştır? çünkü doğa bilinçli bir varlık değildir. engin bilge bir gaia ruhu, koruyucu doğa ana diye bir şey yoktur. varsa da bu ruh kan içen bir tanrıça olsa gerektir. eğer bir suçlu aranacaksa bu fizik koşullarının ve doğanın canlıları içine soktuğu yoksunlanabilir yaşam mecburiyetidir. yani et yemek mecburiyetten gelişen bir şeydir. bunu damak tadı veya zevk meselesine bağlayıp bu temelde savunmak yanlış olacaktır.
aynı şekilde bilincimiz de evrimsel süreçte olduğu için hayvan yemeyi istemememiz de en az et yeme isteğimiz kadar evrimimizin bir parçasıdır.
o halde dinimiz neden eti helal kılmıştır? öncelikle kurban kesmenin her müslüman ülkede bu derece olmadığını hatırlayalım. allah hayvan kurban etmeyi insan kurban etmeye bir alternatif olarak sunmuştur. belli ki insanlar insan kurban etme alışkanlıklarından vazgeçememektedir. bu tandansı günümüzde de hala görebilirsiniz. ayrıca kuran olması gerekeni anlatırken zaten olan şeyleri de göz önünde bulundurmuştur, yani hem deskriptif hem preskriptif anlatıma sahiptir. kuran insanlık için etin alternatif bir besin öğesi değil eğer yemezse yoksulluk ve sefalet içinde kalacağı bir dönemde gelmiştir. günümüzde de bu dönem yoksul bölgelerde devam etmektedir.
ama kuran felsefe olarak kurban kesmemeyi seçmenin kapısını da aralık bırakmıştır. "kurbanın eti allah'a ulaşmaz, önemli olan yaptığınız iyiliklerdir" der.
ayrıca bazı animist ve budist dinler döneme bakmadan hayvan yemeyi reddetmiştir. günümüzde en popüler olanı
jainizm'dir.
mutlaka ki günün birinde insanlık için et alternatif bir besin kaynağı olacaktır. o gün gelene kadar gıda ve endüstri ürünü olarak hayvanlar ekonominin içinde bulunacaklar. ben buna ihtiyaç eşiği diyorum. bir ürünün bir endüstri içinde gerekli bileşen olmayı bırakacağı noktaya gelene kadar gerekli bileşen olarak var olması durumu. orada geçilebilen bir eşik var. mesela bir gün sentetik odun ürettik diyelim. o noktadan sonra artık ağaç kesmemize gerek kalmayacak. ama o noktaya gelmemiz için gerekli olan endüstriyel gelişmişlik noktasına gelene kadar ağaç kesmemiz gereklidir. o ihtiyaç eşiği aşıldıktan sonra geri dönmek artık sadece alternatif olacaktır.
hatta belki bir gün insanoğlu bütün gıdayı sentetik hale getirecek. hatta bunu yaparken belki de başka bir yerden yok etmesini gerektirmeyecek şekilde bunu yapacaktır (arabayı elektrikle şarj etmek için başka bir rafineride fosil yakıtı yakmak gibi değil yani). doğa bunun mümkün olduğunu zaten kanıtlamıştır. doğa kanıtladıysa insan da yapar. hatta daha iyi yapar. doğa hakirdir. insan doğadan üstündür.
işte o noktaya gelene kadar attığımız her adım anlamlıdır. bugün veganlık veya vejeteryanlık akımı olarak başlayan şey bir gün gerçekten de o ihtiyaç eşiğini aşmamızı sağlayacak olan teknolojik gelişmeye önayak olabilir. bunun karşısında bir reaksyonist gibi durmak anlamsız bir saldırganlıktır.
bu reaksyonizmi haklı çıkarabilecek bazı noktalar da yok değil. dediğim gibi hala gıda ürünü olarak ete ihtiyaç duyuyoruz. evet et olmadan da bir insan beslenebilir ancak iş o kadar basit değil. ete alternatif olabilecek gıda ürünlerinin ulaşmadığı yerlerde et hala temel gıda ürünüdür. unutmayalım ki dünyanın hala %60'ı yoksulluk sınırındadır. o bölgelere alternatif gıdanın ulaştırılması et endüstrisine karşı olmak kadar gerekli bir adımdır.
ayrıca bu felsefe yüzünden çocuklarını doğru düzgün beslemeyen, et yedirmeyeceğim diye hakkında tam olarak net bir bilginin olmadığı alternatif diyetlerle besleyen insanlar var. bu suçtur. çocuğun ne yemesi gerektiğine tıp karar verir. ben tıp eğitimi almadığım için bir çocuğun beslenme sürecini bilmiyorum. o yüzden bir şey diyemem. ama bunu facebook postlarından değil tıptan bilgi alarak yapmak zorundasınız.
kendisi et yemiyor diye kedisini de vegan bir diyete mecbur bırakan insanlar var. her hayvanın diyeti farklıdır. siz et yemiyor olabiliriniz ancak kediler sebzelerden aldıkları proteini insanlar gibi birleştiremezler. özellikle büyürken ete ihtiyaç duyarlar. yani kedi besliyorsanız ne yazık ki başka bir hayvan türünü feda etmek durumundasınız.
dediğim gibi bu sürekli insanlarda iki yüzlülük aranacak bir durum değil. hayvan yemeyi istememek ihtiyaç eşiğini aşmak için gerekli olan bir süreçtir. dinimiz bize eti helal kılsa da yemezseniz cehennemde yanarsınız gibi bir şey demez. et yemek istemeyen insanlara anlamsızca saldırmak gereksizdir, kendi çocuklarına zarar vermedikleri sürece.
ekleme/edit: yakınma yazısının silinmesi ve imla hatalarının düzeltilmesi.