sokakta geç saatlere kadar oyun oynayabilme özgürlüğü, öyle yazlık falan da değil şu an terör olaylarıyla anılan güzel şehir ankara'da.
yaz tatilinde saat 11 olunca eve zar zor gidiyorduk ve o saate kadar başımıza bir şey gelir mi diye düşünmeden saklambaç oynuyorduk. kardeşim 2013 yazını kapıyı, pencereyi açınca eve dolan biber gazı kokusuyla geçirdi ve tencere, tava çalmayı öğrendi. istikrar sürsün, çocuklar büyüsün.
uğur dündar fırın basardı, olay olurdu. tüm türkiye çalkalanırdı.
şimdi koca ülke fırın, vatandaşlar odun oldu.
- senin gibi fırıncının amk.
sakin, düzgün, beyefendi insan
bülent ecevit.
* *
evin önünde kilitsiz ve zincirsiz olarak durmasına rağmen kimsenin çalmadığı bisikletler
kapı yazılı düğmeye basarak açabildiğiniz apartman kapıları
rüşvet aldığı için hapsedilen devlet görevlileri
hükümetin rahatça ve serbestçe eleştirilebilmesi, mizaha konu olabilmesi
devletin yaptığı sınavlara, çektiği piyangolara güvenilmesi
dürüstlüğün enayilik değil bir fazilet olması
askerliğin banka kuyruğunda değil kışlada yapılması
üniversite diplomasının çalışarak ve hakederek alınması, bir değerinin olması
çocukluğumdur. öyle ki çocukluğumun cumhuriyet bayramlarında şehir merkezinde ki ana caddede resmi geçitler yapılırdı ve askerlerimiz yürürdü bando eşliğinde tanklarla, memleketin geleceği öğrenciler yürürdü marşlarla, itfaiyecilerden doktorlara avukatlara kadar, köylüsünden işçisine herkesimden yurtdaş cumhuriyetin ruhunu hissederek yürürdü veya biz milli mücadele öyküleriyle büyütüldüğümüz için öyle hissederdik. şimdi ruhi su'nun dediği gibi " benim ülkemde insan kanı sudan ucuz."
belli bir nesilden sonrasının asla bilemeyecekleridir. ben deyim 10 sen de 12 yıl öncesi. yo ima yok.
nöronlarımın elektriksel akımla uzun dönem belleğimde "hissetmek ve bir başkasını da düşünmek epey fazlaydı o dönemler" şeklinde sinyal yakması.