geçen seneden beri kafamda kurguladığım, cem yılmaz’ın kesinlikle yazıp çekmesi gereken film. erşan kuneri dizisinin 1.sezon gösteriminin ardından aklıma düşen ve daha sonra zamanla 2.sezonu da kafamda yazıp çizdiğim şu yazımda (bkz: erşan kuneri/@ali gel) olgunlaştırdığım film fikriydi. erşan kuneri 80’lerde gora filmini çekseydi acaba nasıl olurdu? tabii herkesin kafasında filmdeki kurgu bir karakter nasıl aynı filmi çekebilir diye geçiriyordur. gayet çekebilir. uzun uzun anlatıcam.
durumu olmayıp okuyamayanlar için o yazımın kısaca özeti şöyle. 1.sezonda bir ton film çekip başarısız olan erşan kuneri’nin son bir umut çektiği arabesk filmi ile şeytanın bacağını kırmasının ardından yeşilçam romantikliğini bırakıp piyasa işleri yapmaya başlaması ve video işine girmesini anlatıyordu. ama tipik bir video işi değildi bu. o zamanın tv yayıncı tekeli trt’ye alternatif olarak yapılacak yayıncılık işi idi. bir nevi günümüzdeki geleneksel tv yayıncılığına alternatif çıkmış olan dijital platformlar gibi. 80’lerin netflix’ini, blutv’sini, youtube’unu, acun medyasını kuruyor aslında erşan kuneri. yapacağı abonelikli video yayıncılığının detaylarını o yazımda yazdım. merak eden ordan okuyabilir.
kendimi övmek gibi olmasın ama orijinal ve harika fikirlerim vardı 2.sezon için. neler yoktu ki. cem yılmaz’ın standup gösterilerinde yaptığı esprilere ve karakterlere bol göndermeler hatta çocukluğu dahi gösterilecekti. aslında ilk standup denemelerini çocukluğunda yaptığı seyyar işler (terazi tartıcısı) zamanlarında yoldan gelen geçene, müşterilerine gerçekleştirdiği falan. aslında bu videoculuk işi fikri hala uygulanabilir. 3.sezon çekilecekse eğer bu fikir üzerine inşa edilebilir. 2.sezonun sonunda malum 80’lerin ortasına anca geldik. hala anlatılacak çok şey var ama 80’leri hissedebilmemiz için o dönem halkının dünyasına da inmemiz lazım artık. (mesele esra erol , survayvır benzeri programlarını ilgi ile takip eden kahvehane halkı ve tabiki sokak röportajları ‘ehonomi çoh köti’)
peki gora filmi nasıl çekiliyor onu anlatayım artık. video yayıncılık işinden iyi para kaldıran erşan kuneri’nin yanına faruk adında bilimkurgu sevdalısı bir delikanlı geliyor. bu delikanlı uzun zamandır üzerinde çalıştığı matrixvari bir film projesini erşan kuneri’ye anlatır. başarılı olduğu video işinde hollywood filmleri ve dizilerini bol bol taklit eden erşan bu projeyi karışık bulur. türkler uzayda konulu komedi tarzında bir bilimkurgu filmi yazmasını ister ve senaryoya kendi de katkıda bulunarak projeye start verir. film erşan kuner’nin diğer hollywood çakması filmleri gibi teknik şartlardan (ve cimrilikten) ötürü b movie tarzında bir iştir ama diğer filmler gibi bu da çok tutacaktır. yalnız film video kaset formatında çoğaltılıp video klüplere dağıtılamadan erşan kuneri, yasalara ve genel ahlaka aykırı (mugayir) yayın içeriklerinden ve adada vuruşanlar (survivor) programından (acun da yarışmacıymış meğer) elde ettiği kazancın o zamanın yasalarında suç olmasından (80’ler malum) dolayı tutuklanır; şirketine (erşan video) ait tüm varlıklara da el konulur, video klüplerden ve abonelerden kasetler toplatılır. gora master kaseti kopyalama şirketine çoğaltılması için teslim edildiği için bir süre orada kalır ve daha sonra da kayıplara karışır. erşan kuneri 90’ların başında hapisten çıkar. 90’lı yıllar ülkede ve dünyadaki hızlı değişimlerden dolayı geçmişe dair bir çok şeyin çarçabuk unutulup gittiği yıllardır. erşan kuneri de bundan nasiplenir. hayata küser, elini eteğini çekip yurtdışında yaşamaya karar verir. uzun yıllar orada kalır. pandemi sonrası ise yurduna geri dönüş yapar. bu sezonda seyrettiğimiz yaşlı erşan kuneri röportajı da 70’li,80’li yıllara arkeolojik kazı yapan üretken, genç youtuberların erşan kuneri ülkeye gelir gelmez evine gidip çektikleri röportajmış aslında. erşan kuneri orijinal gora filminin varlığına 3.sezonda (çekilirse) değiniyor. cem yılmaz’a bir sürü saydırıyor ama sonra affediyor. sonuçta kendi de başka filmlerden araklamalar yapmıştır bol bol. cem’in yeteneğini, üretkenliğini övüyor; kendine benzetiyor, tavsiyelerde bulunuyor.
kayıp gora filmi, cem yılmaz’ın leman’da karikatür çiziktirdiği zamanlardan bir gün beyoğlu’ndaki bir video klüpten porno filmi diye aldığı video kasetle ortaya çıkıyor. filmdeki komedi unsurlarından (bkz: türkler uzayda) faydalanıp çocukluğunda yaptığı amatör standup esprilerini ve o zamana kadar edindiği harika gözlemleri de harman ederek leman kültür’de standup yapmaya başlıyor. sonrası malum bu standuplar sayesinde tüm ülkede tanınır hale geliyor. paraya para demiyor. reklam ve film teklifleri yağıyor ardı ardına. kendi yazdığı reklamlarda oynuyor ama çoğunu yine erşan kuneri’den aparıyor aslında (doritos, opet -kara şimşek reklamları) ve filmler için de aynı yolu seçiyor. her şey güzel olacak filminden sonra gelen, yapımcısı tarafından (evet tarafından) kesenin ağzı ardına kadar açık bi film teklifi üzerine orijinal gora filminin senaryosunu günümüze göre revize ederek (the matrix, the fifth element vs) baştan yazıyor ve vizyona sokuyor (başlarda sokamıyor tabii). senaryoda erşan kuneri’ye de efsane bir sahne yazarak vefasını da gösteriyor. (böylelikle gora’daki erşan kuneri dizideki erşan kuneri’ye hiç benzemiyor eleştirisine de makul açıklama verilmiş olur)
3.sezonun son bölümünde cem yılmaz’ı evindeki (ev demeliyim ona şato şato) gizli kasada sakladığı orijinal gora filmini çıkarıp, video oynatıcıya takıp seyre koyulurken görürüz ve biz de onunla beraber orijinal gora filmini seyretmeye başlarız. acaba erşan kuneri nasıl bir film çekti? ne dersin cemciğim?