neden önce darbe ve ardından saraya damat olmak, neden kuva-yı milliye yerine saray, neden direnmek yerine teslim olmak, neden anadolu yerine türkistan soruları cevaplanmadıkça benim açımdan anlaşılması zor sevgidir. ama kimsenin sevgisine karışılamaz ve yargılanamaz herkes hesap vermeksizin istediğini sevmekte veya sevmemekte özgürdür. hatta kişilik haklarını ihlal etmedikleri sürece, bireyler istediği kişiye saygı gösterip göstermemekte de özgürdür, zira moral kodlar ile eğitilmemiş ve kendisini ispatlamamış insanların -genellikle çıkar temelinde veya korku ya da toplumsal baskı ile özgür iradeleri haricinde- gösterdiği saygının da bir değeri yoktur.
başka bir bakış açısı ile, ittihat ve terakki geçmişine ve özelikle de askeri kadrolar içerisindeki son dönem ağırlığına rağmen kuva-yı milliye'yi bölebilecek bir alternatif harekete girişmeyerek, anadolu hareketine kazım karabekir'in ki kadar kritik ve doğrudan olmasa da, -istemli veya istemsiz- dolaylı bir desteği olduğu düşünülebilir. tabi ki bu durumun kuva-yı milliye'ye başarı şansı tanıyıp tanımamasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı da tartışma konusu edilebilir. kendisini savunanların aksine bir türk aydınlanmacısıdır, atatürk gibi ulus kuran başarılı bir kişilik ve karakter varken idol olmaktan uzak kalsa da -padişaha karşı darbe yaptığını ve sarıkamış faciasını görmezden gelirseniz- saygı duyulabilir bir figürdür.
bu işler üçüncü sınıf dergileri okumak ile olmaz, tarihçiler görev yerlerine...
(bkz: enver paşa)
(bkz: bab-ı ali baskını)
(bkz: sarıkamış faciası)
(bkz: basmacı hareketi)