30 haziran 2017 beyoğlu sineması'nın kapanması - Şükela: Nice | All

sinemanın avmlere hapsolacağının ayak sesleri iyide iyiye yükselmeye başladığı olaydır. tüketimin merkezinde olan avm'lerde yer alan her şey tüketilmeue mahkumdur.

özgün ve biricik olan sinema salonları, özellikle büyük şehirlerde, yerini yavaş yavaş frençayzinglere bırakmaya başladı. bu da çok acı çünkü bu fabrikasyon mimari, tek tip film dağıtımına ve bu tek tip dağıtım da tek tip üretime neden olacak, oluyor. tıpkı fast food zincirleri gibi, sinemalar da fast watch zincirleri halini alıyor. ve bu da sanatsal kaygıyı ortadan kaldırıp tecimsel kaygıyı doğuruyor.

çok bıdı bıdı yaptım, olması gereken ve bir o kadar da ütopik olan şey ne peki? çok net: çoğunlukla; düşük bütçeli, sanatsal kaygı güden ve bağımsız filmlerin gösterildiği salonların devlet tarafından desteklenmesi. evet kulağa komik geliyor, ben de farkındayım ama insan istiyor işte. çünkü kapitalizmin mabedi olan çirkin avmlerden kültür doğmaz, doğsa da ertesi gün biter. kültür, kültürün konuşulduğu ve sanatın tüketilmediği yerde doğar.

ütopya portalından geçip, distopyadan hallice dünyamıza dönecek olursak: sanat eserinin tüketim malzemesi haline geldiği ülkenin sanatı da er ya da geç tükenecektir. kahrolmamak elde değil.

edit: avm'ye giden insanlara kızmamak gerekiyor, ki ben de bunlardan biriyim. festivaller bile buraları tercih ediyor artık. belki kliması, belki konforu, bana göre beyoğlu sineması'nın da açıklamasında belirttiği gibi değişen sinema teknolojisi ana bu durumda büyük rol alan ana etkenlerden birkaçı.
2 favorites - -