palm yağı üretiminin doğaya düşman gerçekleri
palm yağı, günümüzde çikolatalardan sabunlara, kozmetik ürünlerinden biyoyakıtlara kadar binlerce ürünün içinde yer alan ucuz ve verimli bir bitkisel yağdır. ancak bu ucuzluk, doğa için çok ağır bir bedel anlamına gelir. palm yağı üretimi, özellikle endonezya ve malezya gibi tropikal bölgelerde büyük orman alanlarının tahrip edilmesiyle yapılır. bu ormanların yerini devasa palm yağı plantasyonları alırken, milyonlarca dönümlük doğal ekosistem yok olur. bu süreçte yalnızca ağaçlar değil, o ormanlarda yaşayan sayısız canlı türü de yaşam alanlarını kaybeder. hatta hatırlarsanız pandeminin başlangıcının da bu ormanların yok edilmesi sonucunda mağaralardan kaçarak daha kuzeye giden yarasalardaki virüslerden kaynaklandığı uzun süre konuşulmuştu.
en büyük yıkım, orangutan, sumatra kaplanı ve asya filleri gibi zaten nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanları vurur. ormanların kesilmesiyle bu türler açlık, göç ve kaçak avcılık baskısı altına girer. ayrıca palm yağı plantasyonları için yapılan “yanma yoluyla temizlik” uygulamaları, her yıl milyonlarca ton karbon salımına neden olur. bu yangınlar hem küresel ısınmayı hızlandırır hem de bölge halkı için ölümcül hava kirliliği yaratır. palm yağı endüstrisi, iklim değişikliğine en fazla katkıda bulunan tarımsal faaliyetlerden biri haline gelmiştir.
palm yağı üretimi aynı zamanda sosyal açıdan da sorunludur. yerli topluluklar, şirketlerin genişlemesiyle topraklarını kaybeder ve zorunlu göçe maruz kalır. düşük ücretle çalışan işçiler çoğu zaman kötü koşullarda, çocuk emeği kullanılarak üretim zincirine dahil edilir. dolayısıyla bu sektör sadece doğayı değil, insan haklarını da ihlal eden bir sistemin parçasıdır.
tüketici olarak biz ne yapabiliriz?
palm yağı içeren ürünleri tüketmemek, hem doğayı hem de etik değerleri korumanın güçlü bir adımıdır. marketlerde ürün etiketlerini okuyarak “palm oil”, “palm fat” veya “palmitate” gibi ifadeleri içeren gıdalardan uzak durmak mümkündür. bunun yerine ayçiçek, zeytin, hindistan cevizi veya kolza (kanola) yağı kullanılan ürünleri tercih etmek daha sürdürülebilir bir seçimdir. ayrıca “rspo sertifikalı” (sürdürülebilir palm yağı) ibaresi bulunan ürünler, en azından ormansızlaşmaya neden olmayan üretim süreçlerinden gelir.
ancak en etkili çözüm, tüketim alışkanlıklarını genel olarak azaltmak ve yerel, bitkisel içerikli ürünlere yönelmektir. her bir birey, satın aldığı her ürünle bir mesaj verir: “bu üretim biçimini destekliyorum.” palm yağına dayalı ürünlerden uzak durmak, hem yaşam alanlarını korumak, hem kendi sağlığımızı korumak, hem de iklim krizine karşı küçük ama güçlü bir duruş sergilemek anlamına gelir. bence insan olan bunu yapar.