babamın bir
kış gecesi, çalıştığı işyerinde çöpe atılmak üzereyken çuvala koyup yarım saatten fazla süren mesafede sırtında taşıyıp eve getirdiği, şimdi
kütüphane olarak kullandığım odamda hâlâ varlıklarını sürdüren ansiklopedilerin yanına götürür; "ulan bak günler geceler boyunca defalarca didik didik edip okuduğun kitaplar hâlâ burada. evet, edebiyat öğretmeni oldun lan" der ve "gel hadi çay demledim püskevit banalım" diyerek şöyle bir sarılırdım.