ne zaman zaplesem karşıma çıkan adeta 7 gün 24 saat yayınlanan şey.
güllü'nün katilleri düşme olayını buradan mı ilham aldı acaba dedim izleyince. intihar edecekken dur ben öleceğime o ölsün diye fikir değiştirmesi zayıf bünyelerde epey ikna edici.
özgü namal'ı daha önce hanımın çiftliği ve kızıl goncalarda izlemiştim.
o yüzden rolü gereği köylü gibi konuşuyor sanıyordum. meğer diksiyonu öyleymiş. istanbullu zengin bir ailenin kızı öyle yaya yaya o ses tonuyla mı konuşur? bir oyuncu onca yılda sesini, diksiyonunu ayarlamayı öğrenme ihtiyacı hiç mi duymaz?
hele çirkin rolü oynamaktan duyduğu rahatsızlığı azaltmak için senaryoya müdahele ediyorlar resmen. o kadar kompleks yapıyorsan oynama o rolü. bırak başkası oynasın.
çirkinlik algısına sebep göstermek sözde çok zor olduğundan senarist imdada koşuyor. neymiş efendim çocukken çok şişmanmış ama roldeki çocukcağız bile şişman değil. sonra kız kurusu olmasın diye senaryo yine imdada koşuyor, bak üniversitede adı bile çıkmış...
dizideki gerilim çok zayıf. bütün taşlar ilk bölümden döküldü kucaktan. sır mır yok. hülyalı hülyalı konuşan nüzhet sahneleri çok bayıcı.
burnu kötü yapılmış kız hepsinden genç duruyor. seniha'nın yaşı aşağı yukarı akran olduğu iddia edilen tiplerin annesi kadar ve bu gerçek hiçbir oyunculukla yenilip yutulamıyor. kabak gibi göze batıyor. zaten ahım şahım bir oyunculuk da yok. özgü namal verilen rolü yapan averaj bir oyuncu.
senarist ben olsaydım, hic uyarlama falan diye kasmayıp seniha'ya cinayete kurban gitmiş acaba kim öldürmüş rolü yazardım. hem heyecan olur tempo yukselirdi hem castteki mantık hatasından kurtulunmuş olurdu. lale devri dizisine adını veren lale ilk bölümlerde ölmüş ama lale devri yıllarca oynamıştı.
özgü namal da nasılsa filtreli reklamlarda pamuk prenses.
bir de kırmızı jarse elbise altına siyah ayakkabı, pembe ruj ne varoşluktur?