sahaf dendiği zaman genellikle pozitif duygular hisseden insanlardık. sıfır kitap fiyatına; 4-5 adet ikinci el kitap alabileceğimiz, hiçbir yerde bulamadığımız kitapları cüzi miktara bulabildiğimiz, sadece stres atmak için bile girip alışveriş yaptığımız bir yerdi. içini gezmek bile, sahil ya da ormanlık alanda gezercesine mutlu ederdi.

bu sahaf dediğimiz şeyin, dijital ortamda var olması bu duyguları yaşamamıza engel değildi. nadir kitap, ilk açıldığı zaman yaptığım alışverişin haddi hesabı yoktu. liste fiyatının 1/4 fiyatına sıfıra yakın kitaplar satın alırdım.

şimdi baktığımda canlı bomba patladığı zaman taksimetresini 10 kat fiyatına açan taksiciden bir farklarının kaldığını görmüyorum. liste fiyatı 150 lira olan bir kitabın baskısı mı bitti ?

hemen 10-15 kat yükselt abi durma. en az 1500 liraya ilanlar açılıyor. sıfır da olmuyor ha bunlar ikinci el. aynı kitaba sahip başka sahaf olunca o da diğerine uyup 50-100 lira düşük fiyatına koyuyor. böylelikle birkaç sahaf bir araya gelerek baskısı biten bir kitabın piyasasını belirlemiş oluyorlar.

kitabın baskısı bitmiş. bir daha basarlar mı allah bilir. sizin gidip sike sike o kitabı alacağınızı biliyorlar. sahafa mesaj atıyorsun. hadi baskısı bitmiş, kimse temin edemiyor. adamın hakkı var diyorsun, 750 lira teklif yapıyorsun. teklifini beğenmiyor. altın sanki her geçen gün değerlenecek. kitap yeni baskı yapınca götünde patlıyor. fiyatı bile değiştirmiyor andaval. hâlâ alıcının çıkmasını bekliyor.

ayrıca burada sahafların sattığı sıfır kitapların çoğunu, kitapyurdu ya da amazon'da %20 daha ucuza bulabilirsiniz. nadirkitap'tan aldığınızda pahalıya almanın yanında kitap başına(2 kitap=2 kargo) 100-120 lira kargo ödüyorsunuz. adamlardaki motivasyona bak. tamamen kerizleme üzerine odaklı.

buradaki sahaflara ek iş önerim var. fırsatçılık konusunda taksicileri geçtiniz. onlara özel ders vermeye ne dersiniz ?

not: işini, dürüstçe yapan sahafları tenzih ediyorum. ^*