mutlu eden basit şeyler - Şükela: Nice | All

dun tum gun gelip gidenlerle dolup tasmis, bir suru telefon gelmis bir ofiste, asiri gurultulu bir mesai geciriyorduk; ama mesai bitimine dogru yogunluk azalmis olsa da gunun yorgunlugu uzerime coktan cokmustu. bir yandan gozlerimi acik tutmaya calisip bir yandan monitorde osmanli donemindeki zorunlu goclerle ilgili bir makaleyi okumaya calisip bir yandan bilgisayarda turkiye’nin goc tarihiyle ilgili raporumu yazmaya calisiyordum. masada karsi sag caprazimda oturan is arkadasim matsuda, saat 17:30 civarinda monitorunden basini kaldirip alcak sesle “3-4 dakika sonra uluslararasi uzay istasyonu bizim sehrin ustunden gececekmis ve kuzey yonune dogru gorulebilecekmis. cikip bakmak ister misin?” diye sordu. ofis o sirada sessizdi. hemen arkamizdaki masada oturan amirimiz inoue hanim bize donup “bu kadar sessiz konusmaniza gerek yok.” diyerek guldu. bunu duyunca biz de gulmeye basladik. matsuda bu sefer daha yuksek sesle bana “sen uzayla ilgili seyleri seviyorsun. cikip bakalim mi istasyonun gecisine?” diye sordu. (gecen yil nasa’nin perseverance kesif aracinin mars’a firlatilmasini ve daha sonra da mars’a inisini izlemis ve bunu heyecanla anlatmistim cunku.) gozlerim fal tasi gibi acilmis halde “tabii ki!!!” dedim. karsi sol caprazimda oturan diger arkadasimiz koto da “cikip bakalim!!” diye bize katildi hemen. matsuda pusula olarak kullandigi telefona bakarken bir yandan da “su taraftan gorebilecegiz herhalde.” diye ne tarafa gitmemiz gerektigini anlamaya calisiyordu. matsuda’nin nereyi gosterdigine bakan inoue hanim “koridorun karsisindaki ofisten gorulebilir; ama bizim ofisten mumkun degil herhalde.” dedi. o sirada matsuda “hemen cikmamiz gerekiyor gecisi gorebilmemiz icin.” dedi. uc koca yetiskin, uzerimize ceket bile almadan oldugumuz gibi ofisten kendimizi atip koridora firlarken inoue hanim “hava soguk, ceket alsaydiniz ya!” diye bize sesleniyor, bir yandan da neseyle ve saskinlikla guluyordu ofisteki diger insanlarla.

bizse sogugu hic umursamadan ofisten firlayip cikmistik bile. once, koridorun sonundaki pencereye kosturduk. pencereyi actik; ama acimiz dardi ve hepimizin gormesine elverisli de degildi. “hadi o zaman asagi inelim!” dedi koto ve merdivenlerden kosturarak birinci kata inip binanin disina ciktik. hava neredeyse kararmisti ve kalabalik ana cadde uzerinden bir suru arac gecip gitmekteydi. matsuda’nin elinde pusula, bir yandan gokyuzune bakarken “hmm, su yonden gecmesi gerek.” diye ne yonden gececegini saptamaya calisiyordu. gozlerimiz gokyuzunu hizla tariyordu. (odtu’de amator astronomi toplulugu’na giderken goktasi yagmuru izlemek icin sogukta fizik bolumun catisinda bir suru insanla sabahladigimiz o gece geldi aklima. basimi gokyuzune dikip “yildiz kayacak!” diye arkadaslarimla saatlerce dikilmistik ve ertesi gun epeyce boynum agrimisti. o gece 6-7 tane saymistim. cok ama cok guzeldi!) hala binanin girisindeydik ve tepemizde gorusumuzu engelleyen bir cati vardi. gorusumuzu engelleyen catinin da disina cikip basimizi goge kaldirdigimizda tepemizden suzulen pasparlak bir isigi gostererek “iste orada!!!” diye ciglik attik. oradaydi!! gecisini yakalamistik! uluslararasi uzay istasyonu, bir yildiz gibi gorunuyordu; ama bir yildizdan cok daha parlakti. ucak gibi bir duzlem uzerinde kayar gibi gitmiyor, hafifce titreserek suzuluyordu ve hizliydi. “muhteseeeeem!!” diye ciglik attik. dayanamayip her seye her zaman yaptigim gibi “merhaba! merhaba uzay istasyonu hihohohahahaha!” diye el sallamaya baslayinca arkadaslarim da gulmeye basladilar. matsuda, istasyonun gecisini ona erkek arkadasinin haber verdigini soyledi. biz de erkek arkadasina selamlarimizi ve tesekkurlerimizi iletmesini soyledik. bizim ofis binasinin tepesinden baslayip da karsidaki binanin gerisinde gozden yitine kadar izledik. basit, ancak unutamayacagim kadar guzel bir andi.

bir mesai saatinin bitimine dogru ustlerine baslarina hicbir sey giymeden bir uzay istasyonunun gecisini izlemeye kendilerini ofisten disari atmis ve gorduklerimiz karsisinda sevinc cigliklari icinde buyulenerek gecisini izleyen uc yetiskindik. yas ortalamamiz 4 bucuktu. yasamdan duydugumuz mutluluksa, kendi adima, sonsuzdu.
191 favorites - -