bu pist kötü diye ağlayan arkadaşlar ve ota boka ağlayan hamilton'ın açıklamasına bakıp "ühüü rezil oldukçu" arkadaşlar muhtemelen hayatlarında ilk defa f1 izleyen arkadaşlar.
pistin iyi veya kötü olmasının sorumlusu biz değiliz. önceki entrymde belirtmiştim ben bu işin içinde bir zaman olmuş birisiyim. otomobil sporları organizasyonunlarında sizler yerel karar alıcılar olarak (bakanlık, tosfed, ibb vs.) sadece fia'nın direktiflerini sahaya uygulamakla yükümlüsünüz ki bu yükümlülük öyle yarıştan 2 gün önce değil, aylar öncesinde başlar. teknik ve sportif konularda fia; orgnizasyon, medya vs. konularda da f1 yönetiminin direktifleri uygulanır. sizin pistiniz fia takvimindeyse (grade 1 status) o yıl içinde pistte yapacağınız her etkinlikten fia'yı haberdar etmek zorundasınız ve örneğin devasa araçların taklalar atarak şov yaptığı monster jam gibi organizasyonları piste zarar vereceği için istanbulpark'da düzenleyemezsiniz ya da en azından pist bölümünde düzenleyemezsiniz. gidin otopark alanında düzenleyin ona kimse birşey demez. yarış haftasonundan 3-4 hafta önce de fia resmen piste el koyar ve onlardan habersiz pistte kuş bile uçamaz! normal bir gün içerisinde dahi her şey race control dediğimiz odadan sürekli gözetlenir. piste bir görevli aracı çıkacağı zaman bile race controlün onayıyla anca çıkış yapabilir. he burada bu 1 ay boyunca fia yetkilisi hans veya michael beklemez tabii ki. şu an pistin işletmecisi olan intercity'nin yetkilileri bu süreci yürütür ancak bu işleri öyle kimsenin kafasına göre yapamayacağını ve hassas süreçler olduğunu anlamanız gerekiyor.
antremanlar, sıralama turları ve hatta yarış içerisinde de hiçbir fia yetkilisi doğrudan pist içerisindeki operasyona müdahale etmez. yarış sırasındaki tüm operasyon tosfed direktörleri tarafından sahadaki tosfed gözetmenleriyle (turuncu-mavi tulumlu arkadaşlar) yapılır. evet yarış içerisindeki bayrakların gösterilme sorumluluğu fia'nın değil, sahadaki gözetmenlerin ve race control'deki tosfed direktörünün ve hatta muhtemelen hepinizin tanıdığı serhan acar'ın insifiyatindedir (serhan cuma antremanlarında race control'deydi ama cumartesi-pazar sunuculuk yapacak) çünkü f1 sunucusu olarak tanıdığımız serhan acar aynı zamanda tosfed genel sekreteri, yarış komiseri ve direktörüdür. eski ralli pilotları, eski pist pilotları falan da genelde hep tosfed gözetmenliği, direktörülüğü-yarış komiserliği yaparlar ve bu işler çok ciddi eğitim ve deneyimlerle yapılabilen işlerdir. race control'de yarışa dolaylı yoldan müdahale eden bir de yarış operasyon direktörü vardır ki bu kişi de kaza yapan bir aracın pist dışına çekilirken ki operasyonu yönetmekten sorumludur ya da ne bileyim itfaiye ve ambulans gibi yarışın arka planındaki operasyonu yönetir. mesela cuma günü ilk antreman gününde carlos sainz jr (turuncu mclaren otomobil)'ın pistin kenarında kalmasıyla pist kenarındaki turuncu tulumlu görevlilerin hemen piste atlamadıklarını, bir süre beklediklerini görmüşsünüzdür. işte o arkadaşlar o sırada race controldeki telsizden "çık" komutunu bekliyorlardı. yani askerdeki gibi, basit ya da sorumluluğunuz dışında komut gelmeden kafanıza göre hareket edemezsiniz.
fia'nın yarış esnasında bile özellikle operasyonel süreçlere doğrudan müdahale etmediğini söylemiştim ancak fia her zaman arkada tetikte bekler ve ne zaman yerel direktörler (tosfed direktörleri) hatalar yapmaya başlar, örneğin serhan acar kontrolündeki bayrak-kule ekipleri fazla sayıda bayrak hataları yapar ki bu güne kadar olmadı böyle birşey. yıl sonu değerlendirmelerde türkiye 2005'den beri organizasyonlarda aldığı puanlarla tüm ülkelerin önünde, ilk 3'de ve çoğu zaman da 1. sırda yer aldı. serhan acar'ın çoğu zaman dediği gibi; fia'nın bize güveni tam o yüzden bize çok dokunmuyorlar ama her an tetikte bekliyorlar. hatalar yaşanmaya ve artmaya başlarsa o zaman fia yetkilileri "hacı sen kalk o koltuktan kumanda panelini ve telsizi de bana ver) diyerek direkt müdahale ederler. bunların dışında ise yarışın durdurulması, güvenlik aracının girmesi gibi yarışı doğrudan ilgilendirecek kararların hepsini fia alır. aslında tüm tosfed ve intercity görevlileri de yarış haftasonunda fia elemanı gibi çalışır. onlar ne derse onu yaparlar.
bunları açıklamamın sebebi; pist dışında kalan bir aracın hatta araçtan kopan ufak bir parçanın dahi pistin dışından alınması için fia'nın (ya da fia kontrolğnde olan yerel yetkililerin) talimatı gerekir. kimse kafasına göre hiçbirşey yapamaz.
gelelim pist meselesine. haberlere göre pisti incelemeye gelen fia ekibi pistte bu haliyle yarış yapılabileceği raporu çıkartmış ancak ulaştırma bakanlığınca "biz pisti yenileyebiliriz" teklifi ve isteği gelince de hayır dememişler. şimdi bazıları sanıyor ki karayolları genel müdürlüğü asfalt ekipleri gelip oraya asfalt döktü. arkadaşlar bu karar alındıktan sonra pistin tasarımından sorumlu fia onaylı ve dünyadaki bir çok pisti yapan hermann tilke'nin mühendislik şirketi hemen proje çıkartıp (yenileme çalışması nasıl olacak? hangi ham maddeler kullanılacak? vs.) fia teknik onayını da aldıktan sonra kygm işçileri ve ekipmanlarıyla pist yenileme çalışması yaptılar. hatta bir haberde, hemann tilke'nin asfalt-pist mühendisleri ve fia teknik kontrol ekibiyle birlikte asfalt malzemesinin çıkartıldığı madene kadar kontrol ettikleri yazıyordu. yani kısacası süreç öyle sizin sandığınız kadar "kygm rezil asfalt döktü yeaa" kadar basit değil. kygm ve bağlı olduğu ulaştırma bakanlığı işin teknik kısmını değil, kaba tabirle amelelik kısmını üstlendi. çöken binalardan da işçiler değil, müteahitler sorumludur unutmamak gerek.
benim yaşananlarla ilgili tahminim ise şöyle. pandemi nedeniyle 2020 yarış takvimini oluşturmakta çok zorlanan fia ve f1 yönetimi bu yıla özel örneğin italyada 3 farklı yarış yapmak zorunda kaldı ve takvime giripte siyasi kriz nedeniyle yarışı yapamayacağını açıklayan vietman'ım yerine acilen bir yarış koyması gerektiği için türkiye'yi kabul ettiler ki bu zaten tahmin değil bilinen birşey. zaten son 3 ay kala türkiye gp'sinin yapılacağı açıklanınca da siz bırakın 3 ayda aslaft yenilemeyi, organizasyonu bile doğru düzgün yetiştiremezsiniz. buna rağmen türkiye ve fia bu asfalt yenileme işine girip, artık planlama hatası mı dersiniz yoksa ucu ucuna yetişti mi dersiniz bilmiyorum ama yaşanan bu durum ortaya çıktı.
bu arada pistin durumunu bu kadar abartacsk birşey de yok. her yeni pistte benzer şeyler olur ancak bizdeki diğer bir hata ya da şanssızlıl, normalde 7 yıl boyunca mayıs-haziran gibi sıcak havalarda yapılan türkie gp'sinin bu yılki koşullar nedeniyle sonbahar hatta kışa kalması oldu. pistin bulunduğu tuzla-akfırat bölgesi zaten rakımı yüksek bir bölge ve coğrafya nedeniyle yağmur geçişlerinin, çiğ-kırağı gibi etkenlerin yoğun olduğu bir bölge. işte tüm bu etmenler birleşince pist henüz ısınamadı ve çok da abartılmaması gereken durumlar yaşandı. bu gp kasımda değilde mayıs-eylül arası yapılsaydı ya da 2 ay önce değil de 5 ay önce türkiyr gp'si takvime dahil edilseydi ya da hava sıcaklığı istanbulda 13 derece değil de 19 derece olsaydı şu an bunları konuşmayacaktık.
ancak tekrar söylüyorum yaşananları bu kadar abartmayın. f1' i düzenli takip edenlerin gözleri ne yarışlar, ne rezillikler gördü.