ilgi çekmiş bir deneyimdir bu. şöyle ki, gazeteye kadın hakları, ekoloji haberlerinin işleniş tarzı ve elbette saddam hüseyin'in idam edilmesi üzerine yapılan etik değerler üzerine yapılan tartışmaların haberleştirilmesi hoşuma gitti örneğin.
nâzım hikmet-cumhuriyet ve orhan pamuk konusu içinse durum biraz farklı. her ne kadar umur talu'nun eleştirilerinde haklı noktalar varsa da, burada orhan pamuk'a yönelen kişiselleştirme eleştirileri yanlış bir düzlemde sarf ediliyor. "'doya doya yüzüne tükürsünler'" manşetinde, "bugün bana yapılanlar, bunlara da yapılmıştı, hem de şimdi onu savunanlarca" gibi bir anlayış var. yani, cumhuriyet de dahil şu veya bu kurumla kişisel bir hesaplaşma değil; kendini diğer entelektüellerin (sabahattin ali, nâzım hikmet, yaşar kemal, ahmet kaya ve diğerleri) yaşadıkları/çektikleri ile özdeşleşmeden ileri gelen bir kişiselleştirme olduğu seziliyor.
cumhuriyet gazetesi ve onu takip edenler, "cumhuriyet'e saldırıyorlar" demeyi tercih etmiş, bu kesimden ayrılanlar da "kendi çıkarları için kullanmış ve başkalarının ekmeğine yağ sürmüş" demiş. bir kere ortada herhangi bir saldırı yok. açıkçası tamamen şahsi fikrimi söylersem türk basının en çirkef olaylarında ilk beşi zorlayan bu "haber", günümüzde on kere de gündeme getirilse azdır. ama yöntem eleştirilebilir elbette. bunu daha sonra açalım. diğer görüş, yani "gericilerin ekmeğine yağ sürüyorlar" ise bence tamamen saçmalık. kusura bakmayalım ama başkaları rant sağlayamasın diye birtakım gerçeklerden bahsedilmesin mi? bunu bir "eleştiri" olarak görmüyorum.
üç buçuk sene önce cumhuriyet'te miyase ilknur, gazetenin kurucusu nadir nadi üzerine bir yazı disisi kaleme almıştı. burada nadi'nin ikinci dünya savaşı yıllarındaki nazi sempatizanlığı kimliği inkâr ediliyor, hatta "nadir nadi nazi sempatizanlığı yapmıştır" diyenlere de aba altından sopa gösteriliyordu. ayrıca dediğim gibi, nâzım'la alakalı bu çirkef "haber" de unutturuldu. gazetenin eskiden yaptıkları yüzünden yargılanması ters bir durum ama kendi geçmişinde "ne" olduklarını anlatmaları lâzım "biz çizgimizden hiç taviz vermedik" dediklerine göre (bu olmuyorsa hatırlatılması gerek). zaten elli sene önceki cumhuriyet ile bugünkü cumhuriyet arasında fark var, çekinmek için bir mazaret yok.
türkiye cumhuriyeti resmi tavrının ve etrafındakilerin yaptıklarının açılması ve devamında bu haber de "mutlaka" anlatılması gerekiyordu. bu yapılmış ve çok da güzel olmuş. bir kişiselleştirme var ama basın ilkelerine ne tür aykırılıklar olduğu bir türlü belirtilmemiş. bu eleştirileri yapmayanların, yapamayanların da kendi tabularından sıyrılamadığı (o hep bilindik "cumhuriyet'e saldırılıyor" teması misal) da apaçık görülüyor. halbuki, bu haber üzerine bir etik değerlendirmesi ve ilkelere aykırı davranıp davranmadığı hesabı yapılmamış. gerçeğe duyulan kızgınlıktan olsa gerek...
edit ve bkz: ragıp duran, "hâlâ tükürmek istiyorlar!", bianet, 10 ocak 2007
http://www.bianet.org/2007/01/10/90065.htm