araç uzmanı olmasam da iyi kötü bir şoför halimle hakkında iki lakırdı etmek istediğim karşılaştırmadır.

9-10 yıl kadar düzenli olarak manuel vites kullandım ve o ara otomatik vitese fena halde burun kıvırdım. ancak 2 ay önce bir gaza gelip otomatik vites bir araç edinmiş halde buldum kendimi.
9-10 yıl manuel vites kullanıp, ardından gelen 2 aylık otomatik vites sürecinden sonraki halet-i ruhiyemi müsadenizle bir fıkra ile aktarmak istiyorum.

hem sözlükte fıkra anlatacak kadar alçalacağım hem de fıkrada geçecek argo sözler için şimdiden özür diliyorum.

--- argo mode on ---

temel fadime'yi çok seviyormuş ve onunla evlenmeyi çok istiyormuş. gün gelmiş, bu muradına kavuşmuş ve evlenmişler. ancak bir sorun varmış. temel fadime'yi çok sevdiğinden ve ona kıyamadığından onunla bir türlü cinsel ilişkiye girmiyormuş. 2 gün, 5 gün, 1 ay derken artık fadime de bu duruma kızmaya ve bozulmaya başlamış. gitmiş, mevzuyu aile büyüklerine açmış. aile büyükleri de bir plan yapmışlar. temel'e gidip "fadime çok hasta ve eğer onunla ilişkiye girmezsen ölecek" demişler. temel de yıkılmış tabi ki ve el mahkum yatağın yolunu tutmuş.
malum işe koyulduktan sonra bu iş temel'in çok hoşuna gitmiş. dakikalar geçtikçe daha da çok hoşuna gitmiş ve en sonunda fadime'ye bağırmış
-fadime, ben bu işin bu kadar tatlı olduğunu bilseydim, senin sülaleni sikerdim

--- argo mode off ---

inat etmeyin. otomatiğe binin.

sene 2015 hala şehir içi veya şehirler arası kişisel kullanım için "vitesle oynamam lazım abi" diyen adamların varlığını görüyorum
bunun bir de motoru hissedeceksin diyenleri var. motorun üzerine oturuyor sanki pezevenk.
eğer doğru düzgün hız yapmadan adam gibi kullanıyorsanız otomatik ile manuel arasında zerre fark yaratmadan sürüyorsunuz zaten arabayı.
ama sen orospu çocuğu gibi sokak aralarına 70le girmek istediğin, kızların yanından geçerken debriyaja basıp devri yükseltip çıkan ses ile dikkat çekmek istediğin için araba kullandığın için otomatik sana gelmiyor tabi.
ikisini de uzun süreler kullanmış birisi olarak. hele hele yoğun trafiği olan şehirlerde manuelin hiç bir mantığı yok. açık net. adamlar 2018 yılına otobanlarda tam otomatik(sürücü müdahalesi gerekmeksizin) araç sürüşüne başlayacağının müjdesini bize verdikleri şu günlerde sen kalkıp ille vitesle oynamam lazım diyorsan iyi niyetli yaklaşamıyorum ben bu konuya artık kusura bakma.

bir otomatik araç sahibi olarak beni güldürdü;

http://i2.asntown.net/…ng-that-women-cant-drive.jpg

--- spoiler ---
istek üzerine baştan savma bi çeviri:

üs kısımda şöyle diyor;
---avrupaya geldim (bariz amerikalı). araç kiraladım. 3 tane pedal vardı. siz bennen dalgamı geçiyonuz? neden 3 tane pedal var?

alltaki cevap sağlam geçmiş dalgasını;

-soldaki debriyaj, ortadaki fren, sağdaki gaz. iki ayağını dışardaki pedallara koyuyorsun, ortadakine de penisini. "kadınlar araç süremez" deyimi de burdan geliyor zaten.

bu ayrıca, senin malafatın avrupalı kadınları tatmin edemeyecek kadar kısa olduğu anlamına da geliyor.
--- spoiler ---

edit: link ölmüştü, yeniledim.

2 hikayem var konuyla alakalı:

1.
şehirlerarası 2 şertili bir yolda düz vitesli bir arabayla 5'e atmış giderken önüne bir kamyon çıkar.
hafiiif tatlı da bir yokuş başlamış.
karşı şeritten de de arabalar geliyor.
geçersin kamyonun arkasına.
sanki bir uzay gemisi kullanıyorsun,
doğru zamanda kalkanları açmayı bekliyor gibi,
elini vitesin üzerine koyarsın,
karşıdaki arabaların bitmesini beklersin. beklersiiin. beklersiiiiin.
doğru an geldiği an basarsın debriyaja araba bir an yavaşlar gibi olur,
takarsın 4'e, vitesi küçültürsün,
kurbanlık dana gibi bağırmaya başlayan arabanın direksiyonu kırarsın yan şeride,
basarsın, basarsın, basarsın.
kamyonu geçip tekrar şeridine geçtiğinde yüzünde tarifsiz bir gurur,
tekrar debriyaja basar atarsın 5'e.
damarlarında adrenalin.
sigaradan derin bir nefes çekersin.

otomatik viteste kamyonun arkasına gelir, bekler, karşı şerit boş olunca basar geçersin.
kamyonun yanından geçerken de starbucks termosundaki kahvenden bir yudum alırsın.

2.
araba kalabalık. arkada kızlı erkekli gençler.
hayvan gibi dik bir yokuşun başında atıyorsun vitesi 1'e,
kanırta kanırta çıkarken bir anda çöp arabası arkasında kalıyorsun.
el frenini caaarrt diye çektin.
arabada bir panik havası.
"haydaa yokuşta kaldık, arkamızdaki arabada götümüze girdi" diyen mi,
"abi biz inelim araba hafiflesin bizi ilerden alırsın" diyen mi,
her tip var.
"arkadaşlar sakin" -sol bacağını okşayarak- "biz ne yokuşlardan kaldırdık arabayı"
çöp arabası gider.
el freni çekik, gazı vermeye başlarsın.
sağ el yine bir uzay gemisi kaptanı gibi el freni üzerinde,
indirilecek doğru zaman bekliyor.
sol el sol bacağı okşuyor: "hadi oğlum yüzümü kara çıkartma"
gazı veriyorsun. araba bağırmaya başlıyor.
arabanın içinde ise çıt yok.
sağ eline "daha değil oğlum daha değil" diyorsun.
motorun sesi sokakta yankılanmaya başlarken,
arabanın hafif yükseldiğini hissediyorsun.
sağ eline "şimdi" diyorsun.
sağ el el frenini yavaş yavaş indirirken araba 1 santim bile kaymadan ilerlemeye başlıyor.
arabadaki arkadaşlardan tebrikleri kabul ediyorsun,
kızlar "ya bi ara bana da araba kullanmayı öğretsene yaa" diye asılırken,
erkeklerin gözlerinde kıskançlığı görebiliyorsun.

otomatik viteste çöp arabası arkasında bekliyorsun. çöp arabası gidiyor. sen de arkasından gaza basıp gidiyorsun. sağ elinde krispy kreme'den alınmış bir donut dikiz aynasını kesiyorsun. selen ile ahmet öpüşüyor. merve uyumuş. yan koltukta esin whatssap'tan murat'la yazışıyor.

otomatik manuel farkının 10 000 liraya kadar çıkabildiği bir ülkede o 10 000 lirayı ödememek için günde 1000 sefer vites değişirim arkadaş. taş attım kolum mu yoruldu.

otomatik viteste araba yorulur, siz rahat edersiniz; manuelde hem siz yorulursunuz hem de araba yorulur. aklınızı kullanın, otomatikten şaşmayın.

otomatik vites kullanmadan önce hemen herkes düz vitesi savunur, gerçeği görünce otomatik vitesçi olur.

otomatik vitese küfür muamelesi yapılır bu ülkede. evet daha karmaşık yapısı ile bozulma olasılığı daha yüksektir ve tamir maliyeti daha çoktur. ama kimse fakirim ondan almıyorum demez. türlü bahaneler; yok motorun gücünü hissedeceksin, yok kontrol bende olacak, yok sürüş zevki. ulan altında ki araba ya sembol ya da linea gelmiş sürüş zevki, motor gücü diyor. desene ben fakirim götüm yemiyor alırken fiyat farkını ve bozulursa tamir masrafını ödemeye.

allah'ın rusya'sında bile sittin sene satamazsın o düz vites arabayı. mesela orada da düz vitese küfür gibi bakarlar hacı.

not: manuelspor

27 yaşındayım. 14-15 senedir aktif araba kullanıyorum. uzun yolda da kullandım, mahallede de, trafikte de ne bileyim yokuşta da. hayatım manuelde geçti, manuel bir araç sahibiyim. sadece 1 defa bir iş icabı otomatik tiguan kullanmıştım. manuel amelelik diyorum, otomatiği seçiyorum. vites atmak keyifli bir aktivite, ufak bir detay olsa da arabaya hakim olma duygusu veriyor evet. ama ben 90 derece yokuşta, götüme giren arabalarla beraber kendimi kanıtlamak istemiyorum amk a noktasından b noktasına konforlu bi şekilde gitmek istiyorum, o yüzden otomatik diyorum.

edit: arkadaşlar, işbu entry ve tecrübe otomatik vites için burada yazılmıştır. allah için yokuşla ilgili yazmayı bırakın, trafikte bi tane kazam yok merak etmeyin ama otomatik işte aq neyi zorluyorsunuz, teşekkürler.

edit 2: sevgili çaylak ve yazar arkadaşlar, romalılar... sanki yokuştan kalkamıyorum, her gün kaza yapıyorum demişim gibi herkes mesaj atıyor yok yokuş kalkış desteği, yok yarım debriyaj, yok madem o kadar şoförsün her yerde sürersin.. ya allah rızası için konu bu mu? ben yokuşla ilgili bi şey mi dedim. diyorum ki otomatik vites daha konforludur, hadi yokuş lafını geri aldım istanbul'da 2 saat trafikte manuel amelelik otomatik rahatlığı varken. gelin amk şimdi madem şoförsün trafiğe girmeyeceksin yazın iyice delirtin beni.

günün 12 saati trafik olan bir şehirde manuel kullanmak harbiden hammallıktır.

manuel vites çok iyi bir şey olsa amerika'da bütün arabalar manuel olurdu. adamlar keyfine düşkün oldukları için ve genel olarak her şeyin en iyisine sahip oldukları için araçları da ezelden beri otomatik.

yok çıkardığı sesmiş yok birden hızlanıp öndekini sollamakmış falan bomboş işler. motoru hissedeceksin fantezisini hiç anlamıyorum zaten. beni a noktasından b noktasına götürsün yeter.