düşünüp durdukça içinden çıkılamıyacak, yardımcı fiil sayesinde paradokssal nitelik kazanmış birleşik fiil görümünlü bulamaç. nedir ne değildir, hep birlikte göreceğiz şimdi. buyrun okuyun:
bu konuyu descartes'ın ünlü düşünüyorum öyleyse varım sözü ve felsefesiyle inceleyelim. cümlemiz şu durumda şöyle olacaktır: "düşünüp duruyorum öyleyse varım". ben söyliyim. yalan. yok böyle bişey. nedenlerine geliyoruz hemen. "düşünüp durmak" tam olarak düşünme eyleminin yapıldığını ve bu eylemin bittiğini anlatır. bu da cümlenin anlamını şuna dönüştürür: "düşünüp duruyorum öyleyse vardım ama şimdi yokum". yani, bu cümleyi sarfeden düşünürün*, cümleyi sarfedebileceği anda yok olması icabedecektir. dolayısıyla cümlenin ancak "düşünüp duruyorum" kısmını dile getirebilecek sonra ortadan kaybolacaktır. dolayısıyla böyle bir cümle gerçekte olmaz, düşünüp durma eylemi ise gerçekten kesintiye uğrayan bir varoluş durumu yaratır ki, böylesini düşman başına bile gelmesin. hiç hoş değil.
gelelim süreklilik durumuna: "düşünüp duruyorum öyleyse varım". bu süreklilik durumu göz önüne alınarak bakıldığında olmuş gibi duruyor ama ne yazık ki, bu durum sadece göz aldanmasından, mantık yamulmasından ibaret. bunu söyleyen düşünür*, bu sözü sarfederken doğruları çarpıtıyordur. doğru söylemiyordur diyemiyorum saygımdan ama çarpıtıyordur. ne demek bu? kimse 7 gün 24 saat 6 dakika, 365 gün, yer yer 366 gün kesintisiz düşünemez. filozoflar bile. arada düşünmeyi bırakması, insani ihtiyaçlarını karşılaması, yemek yemesi, uyuması, dinlenmesi ve başkalarını dinlemesi filan gerekir. bu da düşünme eyleminin kesildiği anlamına gelir. bu durumda da mutlak bir doğrudan bahsedemeyiz. bu nedenle cümlenin asıl anamı şu olur: "düşünüyorum öyleyse arasıra varım". öte yandan, hadi diyelim bu filozof öyle bir filozof ki, yaşamsal fonksiyonlarını yerine getirirken de düşünmeye devam edebiliyor, bu nedenle de düşünme durumunda sürekliliği sağlayabilecek kapasitede. bu durumda "düşünüp duruyorum öyleyse varım" önermesini gerçekleyebilecek, uzak ufuklara yelken açabilecek. durun, sakın inanmayın! ne yazık ki yine yanlış. çünkü, her ne kadar aşmış bir filozof olsa da bu filozof, günün birinde ölecek, varlığı ortadan kalkacak, bu sebeple de, zamanın kıyısından kozmoza salıverdiği süreklilik arzedebilen düşünme eylemi örneği tuz parça olacak, kendi kendini yok edecektir. sonuçla sebebin birbirine bağlarla bağlandığı bu önermenin içindeki oluşlardan birini değiştirdiğimizde diğer durum da aynı kalamayacaktır. sonuç, sebebin sebebi, sebep sonucun sonucudur(bu varoluşsal döngü gerçeklemesine güzel bir örnek sonsuzluğun sonu isimli isaak asimov romanında mevcuttur. dikkatle okuyunuz). dolayısıyla bizim yaşlı filozof çok istese de doğru söylememiş olacaktır. ama en azından filozoftur. ilk durumda olan parttime filozoftan daha iyi durumdadır. en azından ciddi bir iş yapmıştır. di mi ama.
(bkz: dövüp durmak)