cuma günü saat 22:20 de kanal d dövüş kulübünü yayınlayacaktır. filmin afişindeki "only for theaters" yazısı traşa gelmiştir, kapitalizmin karşısında hiç bir şeyin dayanamadığı gözler önüne serilmiştir. şayet film yayınlandığı sırada çıkan reklamlar arasında kredi kartı veya banka reklamları da olursa çok şahane olur tadından yenmez hele bir de abidik gubidik ürünlerin bulunduğu ( yemek odası takımı, bilmem ne çatal bıçak gibi ) reklamlar çıkarsa o zaman filmin formatı ve vermek istediği mesajla herşey bütünleşmiş, sarmallanmış olur, kanal d'den bu başarılı çalışmayı bekliyor, fight club gibi bir filmi televizyonlara satabilmiş yapımcıları alnından öpüyorum.
insanin aklina "sondaki bir anlik sahneyi
* anlamayip birakacaklar mi, yoksa kesip de filmin içine mi edecekler?" sorusunun takilmasina neden olan
* hede.
filmin mesaji ve tv'de yayinlanmasinin olusturudugu tezatin yanisira, bir de
ceviri ve
dublaj problemlerinin basgosterecegi kacinilmaz olan olay...
*
pek fazla rating alacağını tahmin etmediğim ertesi gün bir grup dallamanın "olm nası vuruyor adamın suratına çotanakkkk! çotanak!!!! diye" konuşarak yorumlar yapacağı film. türk halkı zekidir zeki olmasına lakin henüz sömürü düzeninin, anarşizmin farkına varamamış ne olduğunu öğrenememiştir, bu yüzden film anlaşılamayabilir, ya da hayalperest olalım ertesi gün bütün sendikalar ve sivil toplum örgütleri globalleşme, nato, kapitalizm karşıtı eylemler yapabilir ( ne saçmalıyorum ben!!! )
arada yayınlanacak
dove sabun reklamıyla ironinin dibine vuracaktır.
düblaj bazlı katledilmesinin gayet olası olması yanında,
katledilmese bile türk halkının alacağı feyzi zaten topstar, kuşluk vakti seda sayan gibi programlardan yeterince aldığı için pek bir feyz alabileceğini düşünmüyorum.
yine de bir başyapıtı celb ve hile ile de olsa yayınladığı için kanal d'ye teşekkürlerimizi sunuyoruz...
milisaniyelik geçen yarrak görüntülerini nabacaklarini merak ettiim aktivite. umarim akillarina gelmez de türkiye televizyon tarihinde at siki kadar bir malafat ekranlarimizda görünür.
filmin öncesinde veya sonrasinda
defne barak tarafindan sunulan ve
ertugrul özkök ile
ercan saatci'nin katilacagi
atilla dorsayvari yarim saatlik bir söylesi programinda filmin nasil bir delinin saçmalamalari üzerine kuruldugu, zaten hangi akillinin sistemi elestirebilecegi, filmin ancak bu perspektiften bakilarak izlenmesi gerektigi yönünde telkinlerin yapilacagi beklenebilir, boyle olursa sasirilmamalidir.