işid'e karşı savaşta oğlunu kaybetmiş pyd eşbaşkanı
salih müslim 2014 yılında abd ile kurdukları koalisyona yönelik sorulara yanıt olarak diyordu ki;
"evet abd ile ittifak halindeyiz, inkar etmiyoruz. rusya ile de konuşuyoruz. biz gerekirse esad ile, erdoğan ile, işid ile, el nusra ile de, öso ile, iran'la, israil ile, hizbullah ile de görüşüz. biz her şeyden önce politik ve siyasi bir hareketiz. askeri durum her zaman geçicidir, aslolan siyasi durumdur. halkımızın acil olarak ihtiyacı olan şey, savaş ortamından çıkmasıdır çünkü ortadoğu'da kimse azınlıklar kadar tehdit altında değildir. kürtler bu coğrafyada soykırım tehdidi altında olan,
tek müslüman halktır. bizim, diyalog talebimizi kabul eden aktörler arasında seçim yapmak, eleme yapmak gibi bir şansımız da lüksümüz de yoktur. yoksa halkımız bize sorar bunu, konuşsaydiniz daha iyi olabilir miydi acaba, bunca ölüm yasanmayabilir miydi acaba diye. işid'e karşı bir yılda 7 bin gencimiz, onbinlerce sivil insanımız şehit düştü, savaş devam ediyor. biz siyasiler buna bir son verecek her yolu, herkes ile çizmeye hazır olmalıyız. askeri tasfiyecilik halklara tek seçenek gibi dayatılamaz."
pkk lideri öcalan, taa 1991'de diyor:
"biz öyle başbakan, cumhurbaşkanı seviyesinde görüşme ve muhatap da talep etmedik. dedim ki bana bir tane onbaşı ya da subay gönderin, bu savaşı durdurayim. yeter ki muhatap alınalım. sivil siyaset alanına cekilelim, derdimizi orada anlatalım. fakat en azından muhatap alsın devlet bizi dedik. bu anlamda bu savaş, tasfiyeciliğe karşı bir muhatap alinma, bir kabul görme iradesidir."
bunlar dışında sayısız kck, pkk, pyd açıklamasının yanısıra,
dep geleneğinden beridir korkunç bir mucadelenin neferi olmuş legal kürt siyasetinden de sayısız açıklama bulup buraya yığabilirim. barış, muhataplık, diyalog, müzakere, çözüm, anayasal ve hukuki yollarla çözüm, demokratik siyasetin önünün açılması, savaşın durdurulması gibi talepleri yeni değil, ilk değil. bu taleplerini dile getirirlerken muhatap seçtiklerini, "falan parti ile çözüm ararız falan parti ile aramayız" dediklerini duyan da yok, gören de. refah iktidarında da böyleydi, mhp-dsp koalisyonu zamanında da, akp döneminde de, anap zamanında da.
sizin burada yaptığınız saçma sapan
şahinler/güvercinler ayrımı bile bu söylemdeki birliğe halel getirmedi. en en radikal, sahin dediğiniz figür ile en en güvercin dediğiniz figürü karşılaştırın bakalım, birbirlerinden farklı ne demişler çözüme dair?; şahin dediğiniz sırrı sakık da, güvercin dediğiniz ahmet türk de aynı şeyleri söyledi, aynı şeyleri anlatmaya çalıştı yıllarca. artık kurdukları siyasi partilerin ismine bile barış, demokrasi gibi kavramlar koyarak sansürü aşmaya, kendilerini anlatmaya çalışmamışlar gibi burada şok geçirmenin anlamı yok. bu anlamda kürt legal hareketinin ne 90'lar cehenneminde ne de bugün, devletten yana gelen bir sorun çözme iradesini, niyet ve samimiyet test ederek reddetme şansı da, imkanı da haddi de yoktur. o sıkar biraz.
sürekli "terör 50 bin canımızı aldı" dediğiniz canların zaten 40 bini kürt tarafının kaybı. bunlar sadece can kayıpları. yaralanan, sakat kalan, deliren, yuvası dağılan, sürülen, yeri yurdu yakılan, hapsedilen, işkence edilen, malına çökülen, işinden edilen, mülteci edilen insanları da ekleyin, korkunç kayıplar vermiş bir halk gerçekliği var ortada. bu halkın en acil talebi yakıcı savaşın durdurulması ve kürt sorununun siyasi yollarla çözülmesiyken, kürt siyasetinin (pkk ve legal ayağı ile birlikte) karşısına çıkan herhangi bir fırsatı geri tepmesi düşünülemezdi. burası açık. çünkü savaşın öyle 50 yıl daha sürdürülebilir bir şey olmadığını halk iliklerine kadar hissetti ve biliyor da. devletin beli bükülemedi, pkk tasfiye edilemedi. istediğiniz kadar karşılıklı zafer naraları atın, durum bu ve bu çıkmazdan illa bir çıkış olmalıydı.
diğer nokta ise şu; en başından beri söylediğim şeyi tekrar edeyim; bu tür çözüm süreçleri, sonunda hiçbir şey elde edemesek bile, asla cesaret edilmeyen hatta dile bile getirilemeyen yollarin denenebilen bir şey olduğunu göstermesi açısından değerli. olası bir chp iktidarında, akp'nin bu çözüm süreçlerini yürütebilmiş olması, chp'yi daha cesur ve kendinden emin adımlar atmaya teşvik edecektir. en azından ilk defa chp yapmış olmayacağı için, halktaki psikolojik karşılığı daha ılımlı olacaktır.
bir diğer nokta;
kürt siyasetinin devletten gelen muhataplık talebini
*reddetmesi ne kadar manasızsa, iktidarın gidişini geciktirmesi de bir o kadar manasız ve aptalca olacaktır. çünkü bu süreç şunu gösterdi ki, chp'nin bu sorunu siyasi yollarla çözme iradesi çok güçlü. sürecin en başından beri sağduyulu, rasyonel, sorumlu ve vicdanlı açıklamalarla siyasal çözüm iradesinden yana olduklarını her fırsatta beyan ettiler. işte bu duruş, kürt siyasal hareketini çok ciddi bir sorumluluk almaya itiyor. baykal dönemindeki rezil chp siyaseti gibi bir siyaset bugün chp'de hakim siyaset olsaydı,
*, akp iktidarının devamına bin kere destek verseler bunda bir sorun görmezdim net söylüyorum. fakat bugün geldiğimiz noktada, kürt sorununun barışçıl yollarla çözümü konusunda sağlam bir irade gösteren chp varken, kürt hareketinin akp ktidarına can suyu olması tarihsel bir aptallık olacaktır. barışı vadeden iki güçten biri aydinlik, diğeri kapkaranlık. bu yüzden "en kötü barış en iyi savaştan iyidir" ikilemine kapılmamalari gerekiyor. en iyi barışı vaat edebilecek aktörle cesurca, kararlılıkla ve sonuna kadar götürme iradesi göstermek, türk ve kürt halkları için en onurlu ve gerçekçi yol görünüyor.