yüce bir amaç taşıyıp taşımadığından emin olamasam da tek bir şey söyleyebilirim: hayatın tadını çıkarmak için kuzey kutup noktasına yakın memleketlere göç etmektense, uçsuz bucaksız, rüzgardan gayrı hiçbir sesin fısıldamadığı antarktika düzlüklerinde kaybolmak isterim. orada yaşayıp yaşayabileceğim birkaç gün, eminim ki gerçekten yaşadığımı hissettiğim birkaç gün olacaktır. ancak bu sayede ölümü rahatlıkla kucaklayabilecek olgunluğa erişebilirim. hayır, depresif bir son temennisi değil bu, yalnızca birkaç günde olgunlaşmak olsa gerek!
şu günlerde yüz binlerce penguen antarktika'nın iç kesimlerine doğru seyahat ediyor. belki de yazın ediyorlardır, emin değilim. emin olmanın gerektiğine de inanmıyorum! dünya üzerindeki en yüksek zirvenin 8848 metre ile everest olduğunu bilen ben, unutmayı seçiyorum. 10 bin, 12 bin metrelik rakımlarıyla, antarktika düzlükleri üzerinde gudubet heyulalar gibi yükselen “delilik dağları”nın varlığına inanmak istiyorum. eski ve ilkel tanrılarca inşa edilen ve kozmik varoluşun en derin izlerini üzerlerinde taşıyan devasa sütunlara dokunmak, öklid geometrisi‘nin hiçbir surette tasvir edemeyeceği mimariler arasında nice şarkılar mırıldanmak istiyorum.
penguenler, penguenler...
katılsam onlara, aralarına karışsam! birlikte daha da derinlerine dalsak kıtanın. buzdağlarının korkunç siluetlerini seyretsem geceleri yaktığım ateşte. konuşmayı unutsam, sadece penguenler gibi bağırsam sonsuzluğa doğru, hiç kimsenin duyacağından endişe etmeyerek haykırsam! konuşmayı unutursa insan, hangi dilde düşünür acaba? içimizdeki ses bize hangi dilde fısıldar? derler ki “antarktika'da yaşanabilir bir kulübe yaptırmak, amerika'da bir gökdelen yaptırmaktan daha pahalıdır”. bunun yalan olduğunu kanıtlasam onlara. ah, uzun bir süre nice yalnız günler yaşasam! yine de uzaktan bile olsa, duysam insan kalabalıklarının sesini diğer kıtalardaki. ta ki bir gün sussalar! ben de buz gibi antarktika rüzgarlarının yüzümde yaralar açmasını istemediğimden, yazı beklesem. beklesem ve geri dönüş için seyahat etsem penguenlerle birlikte kıyılara doğru. penguenler hiç seyahat etmezler yosun amca! yalan! kıyıya gizlice demir attığım gemime binsem ve tekrar dönsem ülkeme, dünyaya, kalabalıklar arasına, artık her şeyin sonlandığı yere. insanların uzun kışı atlattığı, yeniden başladıkları yere...
terk ettiğim nice savaşı görmemiş olsam. kan ağlayan gözleriyle baksalar bana. korksalar benden, belki kan ağlamadığımdan, belki de konuşmadığımdan...
kovalasalar beni ve tekrar kaçarken gemimle birlikte antarktika'ya, küfrederlerken ardımdan, haykırsam onlara: tekeli li, tekeli li!