simgesi "
anka ku$u" olan sehirdir. 3 kez tamamen yakildigi halde küllerinden yeniden dogdugu icin. macaristan'in tarihine bakinca pek de sasilmayacak bir durumdur. ilk kez debrecen'li bi arkadasimin daveti üzerine, her yil düzenlenen
cicek festivalini (debreceni virágkarnevál) görmek icin gittigim. arkadasimin dedigine göre cicekleri ve kizlarinin güzelligiyle ünlü olan bu sehir, güzellik yarismalarina birinci cikarirmis.
kücüktür ve avrupadaki ilk protestan sehirlerindendir. diger katolik kiliselerindeki altin yogunlugunun, ihtisamin aksine, sade protestan kiliselerine ev sahipligi yapar. insanlari, macaristan'li olmaktan, savasci atalarindan, okculardan, tarihlerinden gurur duyan, aci yemeyi seven insanlardir genel olarak. bi de alkol tüketmeyi...
ayrica bir gelenekleri vardir; eslerinin ya da sevgililerinin sol tarafinda yürür erkekler. "
sadece köpeklerimiz ve fahiseler sol yanimizda yürürler" gibi bi laflari vardir.
tokaji denilen ickiyi tatmadan, sehrin icindeki gölü gün batiminda gezmeden, eger bulabiliyosaniz ev yapimi yemeklerini ve
kestane likörünü denemeden dönmeyiniz. tadi bizim asureye benzeyen bir meyve corbalari da var. yemek kültürleri diger bazi avrupa ülkelerine göre bize daha yakindir. bazi kelimeler ise benzerlik göstermektedir. "
kapi" kelimesini sordugumda, anlaminin "kapı" oldugunu söylemislerdi. yüzümdeki istemsiz siritis arkadasimin gözünden kacmamisti. eheheh osmanli etkileri hala devam ediyor desene diyince, biraz bozulmustu. cok gururlu insanlar.
ayrica harika bir macar ailenin yasadigi, güzel anilara ve dostlara ev sahipligi yapar.