zamanında hiç bir sahafta bulamadığım yasaklı bir romanı ozamanki aklımla, öylesine kitap arayan meraklı maskesiyle, kitap ismini yanlış yazıp, aradığım kitabın yazarını 2-3 yazarın olduğu belli belirsiz bir listeye yerleştirip, bir de üstüne listeye sahte bir yazar karıştırıp, ben bu yazarların bulunabilecek bütün kitaplarını arıyorum diye kafalamaya kalktım ki,
kurgulanmış kataküllemi hemen anlayıp, istifini hiç bozmadan babacan bir tavırla yardımcı oldu. listeye çaktırmadan yerleştirdiğim aslen amerikada jinekologluk yapan sahte yazar için de 'bu yazarı da, kitabı da, hiç duymadım. ne ara çevirildi ki' demesi, içimden türkiye'deki bütün çeviri kitapları okudan mu be amca edasıyla suratına boş boş bakmama vesile olmuş ve bilgeliğiyle benim çocuk aklımı duman etmiştir.
zaten biraz ilerisinde sakallı bir antikacı var, o da çok bilge bir adam. ne zaman istanbula gelsem dağarcık sahafa uğrayıp sakallı antikacının önünden geçerim. onlar tanımaz beni.
eğer dükkanı kapatıp gittiyse üzülürüm, ilersindeki sakallı antikacı da kesin çok üzülmüştür. dükkanına dönmesi dileğiyle kendisine nihavend makamından alıntı yapıp doğaçlama bir şiir yazıyorum;
sahaf dediğin kitap okur, ne para ister ne makam,
dükkanına döndüğünde
ne dert kalır ne hüzün, bir sudur akar zaman.