d&r bayilerindeki çiftlerin charles bukowski eşiği

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

kimi zamanlar kapitalizmin başat para tuzaklarından biri olan alışveriş merkezlerinde bahsi geçen ekonomik sistemin en temel misyonunu oluşturan bankaların bankamatiklerinde işlerimi hallettikten sonra çok entelektüel bir birey olduğumdan d&r ya da türevi olan kitap/dvd satan mekanlara uğrarım, kitap karıştırmak için.

modern yaşama ayak uydurmuş ve cihangir bohemliğine hayran olan, beyoğlu entellerine tapan çiftlerimizle işte o kitapçılarda karşılaşacaksınız. bir klasik olarak dünya edebiyatı bölümünde önce richard bach'ın yazmış olduğu martı-jonathan livingston * isimli eserine bakar çiftimizden biri, aaa bu çok güzeldi. hemen ardından -belki de alfabetik sıralamadan ötürü- ele bir bukowski kitabı alınır, bu adam aşmış yeeaaaaeee edası ve kendi aşmış entelektüel birikiminin karşı cinse vurgulamak isteğiyle tezahür etmesi sonucunda. ardından çiftimizin diğer teki de kitaba bakar, daha sonra göz göze gelirler. ardından bukowski'nin son derece aşmış bir çift olduğuna ve onu hazmetmenin zor olmasına kanaat getiren çiftimiz kitabı yerine koyar, diğer bukowski kitaplarına da şöyle bir göz atar.

çiftimiz daha sonra felsefe bölümünde friedrich nietzsche kitaplarını karıştırır ve mekanı bir kaç tane nuri bilge ceylan dvd'sine baktıktan sonra terk eder.

not: başlıkta sorgulanan çiftlerin bukowski eşiğidir. bana kalırsa okumak kötü değildir, asla da olmaz. bireye son derece saçma gelecek olan herhangi bir düşünce bile en azından mantık süzgecinden geçmiş ve böylece nitel olarak tanımlanabilecek bir şekle kavuşmuştur. amaç bukowski üzerinden prim yapmak değildir, primi bukowski üzerinden yapanları ya da yapmayı deneyenleri veyahut bunu denemese bile bak ben bu adamı biliyorum denilmesidir. herhangi bir düşünürü, yazarı, yönetmeni vs.'yi fetiş obje yapmak benim için saçmalamaktan da beterdir.
0 favorites - -
0 favorites - -
genel olarak ortaokul dalga geçme seviyesini geçemeden kalan insanların fark ettiği bir eşik. bu tip insanlara ishak dendiğinde "ama biz kaybeden gibi olan yeni üniversite kazanmışlarla şakalar komiklikler yapıyorduk" demezler, ama fark edebildikleri seviye de budur ancak, sonra gelir vasat bir ortam olan sözlükte bu tespitlerinden ekmek yemeye çalışırlar. kendilerinin entelektüel eşiği en fazla post yapısalcılığa gider ama yine de 6-7 yıl önceki halleriyle dalga geçmekten de çekinmezler.

ya ne olacağı sayın dostum, bu eğitim sisteminde 19 yaşındaki bir insanın sevgilisiyle girip bir kitapçıdan richard rorty'nin olumsallık ironi ve dayanışma'sını almasını mı bekliyordun acaba? hele onlar bi tehlikeli oyunlar'ı okusunlar, yusuf atılgan okusunlar ferit edgü okusunlar da ondan sonra bu adamlarla, "ooo d&r'dan rereröeröerröröe" diye dalga geçelim.
0 favorites - -
öyle yükseldi ki kültür eşiğimiz, öyle yükseklerdeyiz ki, artık insanların okumamasına değil okumasına takar hale geldik. yayın evleri, dergiler bir bir karanlığa gömülürken, o yada bu şekilde edebiyat-sinema-müzik severlere aradığını sunabilen mağazaları da alışveriş merkezinde olmalarından ötürü aşağılamaya başladık. ve bunu muhtemelen beyoğlu'nda bir apartmanın terasında saat 5 sularında sütlü çayımızı yudumlarken haliç'i seyrederek yaptık. hızımızı alamadık, tek tek yazarları, müzisyenleri, sinema oyuncularını parsellemeye başladık. twilight okuduğu için yerden yere vurduğumuz ve belki de hiç yoktan, çok daha olgun kitaplara ulaşabileceği bir yola girmiş olan gençlere yusuf atılgan'ı, oğuz atay'ı, friedrich nietzsche'yi ve sözgelimi charles bukowski'yi yasakladık... öyle ya, biz okumuş, entelektüel insanlardık ve bütün bu yazarlar sadece ve sadece bize aitti. bir ergenin o yazarlara ait kitaplardan herhangi birini okuması şöyle dursun eline alması bile günahtı bizim entelektüel dinimize göre...

çünkü türkiye'de yaşıyoruz, ender görülen entelektüel bir seviyedeyiz ve okumuşluğumuz bizi yükselteceği yerde -garip şekilde- twilight okuyup justin bieber dinleyen birinden daha cahil yapıyor.

~~

cemaate yakın durmayı saplantı haline getirmiş bir tanıdığım, "bu memleketin başına ne geldiyse, aydın görünen cahiller yüzünden geldi." demişti hararetli bir tartışmamız esnasında. ve gecenin şu saatinde görüyorum ki, bu sözde haklılık payı var. ingiliz dili ve edebiyatı bölümünde, introduction to literature dersinin orta yerinde, sırasının altında avon kataloğu karıştıran kızı kendi gözlerimle ve büyük hayal kırıklığıyla gördükten sonra ikinci kanıt oldu bu başlık o söze.

~~

velhasılı, okumayana değil, okuyana çamur atan, okudukça ilerlemek yerine cahilliğimize cahillik katan insanlarız biz.

yazık.
0 favorites - -