illa ki bağırarak ağlayan birileri bulunur.metin olabilen biri evden,bikaç noktaya uçaktan virüslü battaniye atar gibi bırakır ölüm haberini.en geç 1 saate kadar o eve giren çıkan belli olmaz.
illa ki bağırarak ağlayan birileri bulunur ve illa ki bi köşede tanınmayacak durumda olan yakınlar.
metin olabilen kimselerin sesi duyulur ara ara telefonda konuşurken."... 'yi kaybettik..." ve tekrar bağrışmalar başlar ölüm sessizliğini delen.
bi köşede bağırarak ve söylenerek ağlar,kendini ölene en yakın hisseden,ya da kendi acısını en büyük acı zanneden kişi.
"metanetli ol" "bunu veren allah sabır da verir" der birsürü yabancı,acısını en büyük sanana.belki de büyüktür acısı da o küçültüyodur bağırıp çağırarak,bilinmez.
klişe lafları ceplerinde hazır gelen ve bunları evdeki tanıdıklarına dağıtıp duran ve acı çekmeyen ama gösterilmek istenmeyen göz yaşlarına da şahit olan ,çoğu kez cenaze evinde ilk kez görülen bissürü insan vardır orda ve soğuktur hava.
buz gibidir cenaze evi.ölüm sessizliği nedir gayet iyi anlaşılır tanım falan gerekmez.
illa ki bi köşede kafasını yukarı kaldıramadan sessizce ağlayan birileri olur.ellerinde ıslak ve buruşmuş kağıt mendiller.üşümüş ve aç olur onlar,yalnız olurlar.sonra da sessizce çeker giderler onlar zaten,
gerçek acılarıyla.