turkiyeden gelip de omrunun gerisini
amerika birle$ik devletlerinde gecirmek isteyen,
beyaz peyniri cok seven, damak tadi iyi peyniri ayirt edebilen ki$inin durumudur.
not: peynirde biraz olsun degi$ik tadlar icin ise belki
trader joes bir cozum olabilir.
karga ile tilkinin uğrunda savaş verdikleri ciddi toplum sorunu...
bütün bir ömrü, saçma sapan şeylerin, misal karı, kız, kariyer, para, sağlam bir gelecek, emeklilik planları peşinde geçirmekten çok daha güzeldir, keyiflidir gibime geliyor. öğle güneşinin vurduğu halk pazarlarında, plaj şemsiyelerinin altına kurulmuş peynir tenekeleri ile akşamı etmek, eve dönüp en güzelinden bir kavun kesip, en beyazından bir de rakı koyup, balkonda gelen geçeni izlemek. işte ben buna hayat derim.
sok markette
sok ezine peyniri alinmasiyla sona erecek guzel seyehattir.
bir amca, bir dayı, bir enişte olmanın gereğidir.
önerilen bütün peynirlere "
kireç gibi bu" diyerek karşılık vermek, bu ömür çar çur edilmesinin sık karşılaşılan tepkisidir.
dünyadaki en haklı arayışlardan biridir.
bkz. beşiktaş-özerden market-tam yağlı ezine peyniri.
alenen de reklam oldu, neyse.
tulum peynirinin o hafif ekşi ama doyurucu tadını alamamış olmak, hazzı yanlış yerlerde aramak... ömrüne ömür katılsın bu eylem içindeki kişinin de, adam gibi peynirin peşine düşsün.
(bkz:
izmir tulumu)
kötü peynir yediklerinde mutsuz olduklarini söyleyen iki arkadaşimin hasssasiyeti. bu meseleye ayirdiklari zaman, yaşadiklari tecrübeler kahvaltilarimizin başlica konusudur.