burası meşhur olmadan önce eşim rezervasyon yaptırmıştı. ben de gitmeden bir bakayım dedim. yeri güzel değil, ara sokak. fancy bir ortam yok. logosu ve tabelası çok kötü. içerisine baktım çok da açmadı beni. sonra düşündüm burada yarım saat geçirsem mutlu olur muyum diye, olmam dedim. ve son altın vuruşu da fiyatlara bakarak yaptım. hemen iptal ettirdim rezervasyonu eşime. yani insan kazıklıyor, kazıklamıyor ayrı bir konu. serbest piyasayı her zaman desteklerim. sadece istediğin fiyatları almak istiyorsan daha güzel bir yerde daha geniş ve ferah bir ortamda ve başkasına ait olmayan niş bir konseptte bu işi yapmalısın.
instagram'da sürekli trend peşinde koşan bir kitle var. bunların büyük bir kısmı beyaz yakalı, geri kalan kısmıysa hiçbir katma değer üretmeyen mirasyediler. aklı keser insanlar birbirlerine, ya bu influencerlar kimi influence ediyor diye soruyor ya, aha işte bu trend kovalayan tipleri. bunları kâh vedat milör'ün kızdığı lahmacuncu da kâh akaretlerdeki siksok cafe & siksok önünde veya kadıköy'ün diplerinde bir yerde nata için sıra beklerken görürsünüz. bunlar mütemadiyen trend kovalayan, mütemadiyen tokatlanmak için sıralarda bekleyen insanlar. bu burgerciyi bilmiyorum ama sahibi yaman girişimciymiş, takdir etmek lazım. biz bu kitle üzerinden servetimize servet katamıyorsak bu da bizim kusurumuz ve beceriksizliğimizdir.
burger değil deneyim satın aldığınız fine dining restoran. parası olmayan gitsin a101 den tavuk salam alıp sokum yapsın. zaten belli bir high society ye dahil değilseniz bu restorana giremiyorsunuz paranız bile olsa. ben her gün gidiyorum.
adamın mekanı günlük 50 hamburger satmaya yetecek kapasitedeyse ve bizim keriz milletten günlük 200+ kişilik bir talep varsa, isterse 10 bin liraya bile satar. eğer bir malın fiyatı maks 200-300 lirayken insanlar 1500 lira veriyorsa, işletmede suç yoktur. boklamak manasız. ben olsam daha pahalıya satardım. google yorumlarına baktım biraz, "deneyimde deneyimmmm" diye kafayı bozmuş tipler gidiyor zaten.
burger 1400, patates 1000, kola 220 tl imiş. burada yiyen beyaz yakalar hangi şirketteymiş? söyleyin de başvuru çakalım.
sorun mekanin sacmaligi degil, siz parasini kazanmayi dolayisiyla harcamayi bilmeyen dusuk iq lu salaklarsiniz.
herif kokoreççi/şırdancı tenteli, iskemleli dükkanında homeless yemeğini fine dining deneyim diye millete 1k'ye ittiriyor.
fırsatlar ülkesi, kalk büyüğün geldi!
şimdi öğrendim. bu bir iki tane mişlenli lokanta var yurdun dışında, yarı izbe ortama açmışlar falan. ortada tabii mişlen yok ama birkaç yaklaşık sonuçla onu şey yapmış anladığım kadarıyla.
gitmedim ama burada yazılanlara bakarak yorum yapacak olursam çok kısa zamanda popüler olacağını, paraya para demeyeceğini tahmin ediyorum.
nereden mi biliyorum? gel otur, anlatayım.
sene 2008 üniversite için gelmişiz. çok bilmiyorum istanbulu. gezmeyi, keşfetmeyi seven bi arkadaşım götüreyim seni bi yerlere teklifiyle gelince olur dedim. bütün taşralılar bilir ki bir taşralının istanbul gezisi eminönü'nde başlar.
balık ekmek yiyoruz, tarihi binaların arasından kapalı çarşı filan derken seni çok acayip bi yere götürcem şimdi dedi veee bingo çiğ köfteci ali usta'nın dükkanın önünde buldum kendimi. adamı tanımıyorum, çiğ köfteye pek ilgim yok ama tavırları ilgimi çekiyor. uzaktan izliyorum, tuhaf biri. ayarsız ve kaba. bağırarak konuşuyor, keskin hareketler yapıyor. çekinerek çiğ köftemi alıyorum ve istanbul gibi turistle dolu bi şehirde insanların bundan alışveriş yapmak isteyeceğini sanmıyorum, çok kısa zamanda batar diye yorum yapıyorum kendi kendine.
ali usta'nın durumunu biliyorsunuz işte. millet kendini tokatlattırmak içn sıraya giriyordu en son. diyeceğim o ki ülkeye dair öngörülerimi tersine çevirmeye karar verdim bu vakadan sonra. bunlar da var bunlar dizisinin bir bölümündeki gibi müşteriyi köpek yerine koyup köşeyi dönebilirler.