ya amma uzatmışsınız. fakirleri kandırma cümlesi işte.
eğer uslu durursan, denileni yaparsan, isyan etmezsen bu dünyada alamadıklarını öbür dünyada alacaksın diyor. hak aramaya değil şükretmeye devam yani.
şartların eşit olmadığı yerde imtihan olmaz. dünyanın bir yerinde insanlar bolluk içinde yaşarken diğer yerinde içecek su bulamayan insanlar yaşıyorsa bu imtihan olamaz.
bunun dışında bir mesele daha var. örneğin sağlıklı bir şekilde doğup yaşayan bir insanla doğuştan engelli bir insan aynı imtihana mı tabi tutuluyor?
peki ya doğduktan çok kısa bir süre sonra ölen insanlar? onların imtihanı nedir? onlar cennete gidecekler değil mi, aynen knk.
mü'minler bunları da imtihan konularına dahil ediyor ama şu soruna ne kadar kıvransalar da cevap bulamıyorlar:
bolluk içinde yaşayanın yokluk içinde yaşamaya çalışandan üstünlüğü neydi?
imtihan, sınav falan geçiniz. en geç 1 nesil sonrasında bu masalları yiyen kalmayacak. azalarak bitiyorsunuz muhteremler.
ne hikmetse bunu söyleyenler ya derin bir taassuba gömülmüş garibanlar ya da bunlara kul muamelesi yapan zırtapozlar oluyor.
velev ki öyle diyelim, bu dünya bir imtihan simulasyonu ya da neyiyse; neden sen önce, en önce de sen, o elindeki makamı yavaşça yere bırakıp bu imtihan hakkıyla nasıl verilir, bu güya hak gözünde eşit olduğun kardeşlerine göstermiyorsun? sen orospu çocuğu musun?
antik yunan öncesinde buna inanılmasını anlarım ama sonrasında... hele günümüzde bu açiklamayı ikna edici bulmak... of yani. çok üzücü.
tek bir sorum var bu imtihan dünyası iddiasına karşı: ben bu imtihanı geçersem ve bu başarım karşısında allahın bana vereceği ödülü istemez isem ne olur?
imtihanın ismi de seçtikleri kötü yöneticilerin kendilerini her anlamda düdüklemesi oluyor.
cahil insanların dilinde pelesenk olmuştur her daim.