yaz cama kira 2000usd.
olay kapansın.

babamın bir evi vardı ve başbelası bir kiracı, ödediği kirayıda söyleyeyim ; çıkartıldığı şubat2024 e kadar aylık 1250 tl, ev 3+1 155 m2 ve gayet güzel bir ilçede... kiracı evden çıkartıldı ve verdiği hasardan dolayı 70.000 tl masraf edip normal hale getirdik, mahkeme masrafıda 33,000 tl tuttu. artık kiraya vermiyoruz ve içine eşya koyduk arada gidip kalıyoruz. çevredeki evlerde kiralar 40,000 tlden başlıyor. bizden çıkan kiracı 30,000 tl ye ancak ev bulabildi...

başlığı açan geri zekalıya sorayım: sen olsan evini kiraya verirmisin?

biz vermiyoruz ve aylık aidat olan 400 tl yi ödeyip masraftan kurtuluyoruz.

(bkz: serbest piyasa ekonomisi)
(bkz: ruhuna el fatiha)

mesela sunu da dusunmek lazim
- ya bu ev sahipleri neden evlerini kiraya veremiyor?

aylik kira gelirinden oluyorlar,
ustune bos evin aidatini kiraci odeyebilecekken kendileri oduyorlar,
evleri havalanmiyor.. bunlara ragmen acaba neden bos tutuyorlar?

(bkz: omega 3)

bol bol evim olsa da kimseye kiraya vermesem. gayrimenkul zaten son zamanlarda durduğu yerde en iyi yatırımlardan biri oldu. kira alınmasa da alım gücünü koruma aracı olarak kullanabilirim.
bunun önüne geçmek istiyorlarsa piyasayı düzeltsinler yatırım yapalım. zaten sorun da bu piyasaların düzelmemesinden kaynaklanıyor.
benim eski ev sahibimin irili ufaklı 40-50 evi kendine özel emlakçısı vardı. son dönemde çıkan kiracının yerine yeni kiracı almıyordu.
bir gğn bile kızmadım ona.
babasının üzün bağına 20 yıldır konut dikilip duruyor. eskileri kentsel dönüşüme sokacakmış.
şimdi binalar sağlamlaşsın mı? kiraya mı versin.

devlet her şeye burnunu soksun isteğinin yedi yüz seksen üçüncü basamağı.

yabancıların^* şöyle bir şey paylaştığını görmüştüm. devlet pek çok yerden elini eteğini çekse büyük ihtimalle benim gibilerin ağzına sıçılır. kötü olur elbet. ama bu kadar da her şeye karışmamalı.

ekonomide istenmeyen durumlarla karşılaşınca 3-4 büyük değişiklik yerine^* milyon tane alanda el yordamıyla önlemler alınmaya çalışılıyor. kırtasiyeler "3 harfliler bizim sattıklarımızı satmasınlar" diye ağlıyor, mahalle bakkalı "3 harfliler bari pazar günü kapalı olsun" diye ağlıyor. turizmciler "turistler dışarıya kaçmasın, bu şekilde söğüşleyemiyoruz" diyor utanmadan. taksi plakası sahipleri "hayır olamaz. ya bizimsiniz ya toprağın" diyor. bu söylemler karşılık da buluyor he. birkaç yıl içinde yunanistan'a gitme konusunda da daha büyük engeller çıkartırlar.

yurt dışı alışveriş limiti, imei kaydı, çıkış harcı falan filan. patates deposu baskınları, süt veren hayvanları kestirmeler, ithalatçıların internet sitelerini hedef göstermesi falan her şey sopa zoruyla ekonomi düzeltme^* çabası. devlet "şunu bunu satanlar az kazanıyor" diyerek pazar alışverişinize de karışacak bu gidişle. mecburi karnabahar alacağız sanırım.

kiracılar ucuza ev kiralayamıyor diye de çözüm olarak bu bulunuyor işte. "ev sahipleri evini zorla kiraya vesin", "kiraya vermek yetmez ucuza versin". diğer örneklerin bazılarında siz zararlı çıkarken bu sefer sizler ev sahiplerini hedefliyorsunuz.

uyarmak istiyorum... insanlar evlenmiyor ve çocuk yapmıyor diye kahroluyor erdoğan. ona göre. yani. öyle işte.

bunu diyen gelsin de sağa yatırdığımı sola yatırıp ölmüşlerine kaldırdığımı sıvazlasın.

ne oldu eve çökemeyen tip şimdi kiraya vermeyene ceza kesilsine mi döndürdü lafı?

bu hadsiz kendinin olmayan malda gözü olan ahlak yoksunu tiplere saygı falan göstermeyin. bunlar kiraladıkları eve çöküp,çıkmayıp, çıkmak için para isteyen tipler. bunları yatırıp sikin.

bazen şiddet iyi yönde kullanılabilir sözlük.

kiraya vermeyeceksem vergi caydırmaz zaten. kaldı ki ne barınma sorunundan bahsediyorsun ? ha beleşe kira. bulamıyorum diyorsan zaten doğrusu bulamaman.

bu tarz başlıklar, türkiye'nin neden gelişmiş ülke seviyesine çıkamayacağının net göstergesi.

kimseye “boş evini kiraya vermedi diye ceza verilsin” demiyorum. ama vergi sistemi buna göre düzenlenmeli.

gelişmiş ülkelerde boş ev oranı %2-5 aralığındayken türkiye’de, iyimser tahminle, %20 civarında. ve ilginci, bununla ilgili güvenilir bir istatistik bile yok. muhtemelen ucu yanlış yerlere dokunduğu için o alana kimse girmiyor.

istanbul’da kabaca 15 milyon konut olduğunu varsayalım. yüzde yirmilik oran beşe düşerse bu kiralık ev arzının iki katına çıkması anlamına gelir ve piyasayı düşürür. ama tabi ki bu ceza ile değil uzun vadeli ve adil vergilendirme planlarıyla başarılabilir.

şurada chatgpt’in türkiye ve gelişmiş ülkelerin konut vergisi sistemlerini karşılaştırdığı tabloyu bırakıyorum. kendiniz yorumlayın.

hatta işi bir adım öteye taşıyayım: türkiye’den rekabetçi teknoloji ürünleri çıkmamasının bir nedeni de bu vergi sistemi. çünkü halkın yatırım refleksi sadece eve ve altına yönlendirilmiş durumda.

bu saçma düzen, oynak rayiç bedelleri de besliyor. kimse aldığı sattığı evin gerçek vergisini vermiyor.

ve iddia ediyorum, para babaları istanbul depremini dört gözle bekliyor. garibanın yıllarca borçla aldığı ev yıkıldığında, sağ kalırsa, dask’tan evin değerinin belki yirmide biri kadar para alacak. onunla da gidip boğazda bir 50’lik içebilecek ancak. sonra o arsaların üstüne yine onlar yeni, daha pahalı evler dikecek.

insanların mal mülkü üzerinde zorbalık olmaz, o evi siz vermediniz ona

alan insanla birlikte mi kazandınız? ne bu sizdeki sürekli insanların osuna busuna karışma işi.