boğaziçili komünist kadınlar tarafından bir açıklama yayınlanmış. "kimlik kontrolü gelsin" gibi fikrirler ortaya atılmasına karşı "siz neyi tartışıyorsunuz?" demişler. iyi demişler bence.
siz neyi tartışıyorsunuz?boğaziçi üniversitesi kamuoyuna,
dün sabah saatlerinde gerçekleşen ve bir kadın öğrencinin yaralanmasına sebep olan vahşi saldırı, her birimizde yoğun bir üzüntü ve öfke yarattı. öncelikle arkadaşımızın bir an önce sağlığına kavuşmasını diliyoruz. saldırının sorumlusu derhal bulunmalı ve cezalandırılmalıdır. bu talepler hepimizin ortak talepleridir.
yaşanan saldırı aynı zamanda, bir süredir farklı gerekçelerle gündeme taşınan, kampüsteki güvenlik tedbirlerinin arttırılmasını yeniden tartışma konusu haline getirmiştir. yaygın bir yaklaşım, "eksik güvenlik önlemlerini" saldırının yegane sebebi olarak görmekte, kampüse okul öğrencisi olmayanların alınmaması başta olmak üzere, bir dizi polisiye önlemi çözüm olarak sunmaktadır.
sorunun özünde akp iktidarında cisimleşmiş gerici zihniyetin yarattığı kadın düşmanlığı bulunmaktadır. kadın kimliğini değersizleştirici, muhafazakar normların dışında yaşayan kadınları doğrudan hedef alan ve bu anlamda kadına yönelik şiddeti teşvik edici tutumların toplum üzerinde yarattığı yıkıcı etki, kendini bu gibi "adli" vakalarda göstermektedir. bu bağlantıyı kuramayanlar, ne yazık ki, basit bir kimlik kontrolüyle kadın düşmanlığının önüne geçilebileceğini düşünmektedirler.
fakat saldırganın taşıdığı gerçek kimlik, kampüsün hem içinde hem de dışında, kapitalizmin ihtiyaçları doğrultusunda bilinçli bir şekilde örgütlenmektedir. o kimlik, güvenlik kameraları tarafından görülmez veya görevliler tarafından fark edilmez. o kimliği deşifre etmek için siyasal akla sahip olmanız gerekir.
işte o zaman, son 13 senede kadına karşı şiddetin neden bu derecede arttığını açıklayabilirsiniz.
işte o zaman, kendilerinde, "bir kadın olarak sus"mamızı isteme hakkı görenler ile bedenimize "sahip olma" veya zarar verme hakkı görenler arasındaki ortaklığı çözersiniz.
polisiye önlemlere sıkıştırılmış çözümlerse sizi sadece rahat hissettirir. kendinizi içeri kilitleyerek dışarıdaki tehditlerden korunmuş olduğunuza inanırsınız. fakat bugünün dünyasında kötülük en örgütlü güçtür ve ondan kaçarak kurtulamazsınız. örgütlü kötülüğün karşısına, ancak umudu örgütleyerek çıkılır!
toplumdan kaçarak değil.
toplumu bilinçlendirerek!
yaşanılabilir bir üniversite, yaşanılabilir bir ülke ve dünya kurmak kararında olan bizler, bunun için mücadele edeceğiz. boyun eğmeyenler bu yana!