hakkında birkaç detay niteliğinde bilgi verelim:
- sabah saat 7 civarında kız yurdu sakinlerinden bir grup, ıslık ve alkışla erkek yurdunun orta yerindeki boşluğa girdi, içlerinden bir sözcü öncelikle özür dileyerek bir giriş yaptı (ki bence bu önemli bir duyarlılık göstergesi), olanları duyurdu ve çağrıda bulundu.
- bugün yaz okulu final döneminin son günü. tahminim o ki, son gün sınavı olmayan bir çoğu kişi, en geç dün itibariyle yurdundan çıkışını yapmıştır.
- erkek yurdundan yürüyüşe katılım olmadı, belki bir iki kişi hariç.
- pek fazla kız da yoktu grupta.
- rektör danışmanlarından
fikret adaman grupla konuştu. üzüntülerini paylaştığını dile getirdi, sanki yatıştırmaya ve hatta -kişisel fikrim- oyalamaya yönelik bir tavrı var gibiydi.
- grup daha sonrasında kuzey kampüste yer yer anonslar yaparak yürüyüşlerine devam etti.
- insanların çeşitli tepkileri oldu grubun yaptığı
gürültüye:
-- sınav öncesi bu şekilde uyandırıldıkları için rahatsız olanlar
-- sınav öncesi uyanmalarına ve biraz daha çalışmalarına vesile oldukları için müteşekkir olanlar
-- öfkelenenler öfkelene dursun
-- sakin kalanlar çözüm önerisi düşünsün
-- kendilerini şanslı sayanlar
sınavı var mıydı acaba o yaralı kızın da? o şanssız, bizler şanslı mıyız? en şanslıları da benim galiba; sınavım yok, uykusuzum belki, ama gelmiş burada rahat yatağıma uzanmış entry yazıyorum.
bisikletimi kilitlemeden koyar geçerim, bir şey olmaz. çantamı ortalık yere bırakır giderim, bir şey olmaz. unutmak da değil, bile bile, saatlerce, boş veririm, derim "bir şey olmaz". neyime güveniyorum acaba, elinde jiletle yurdun içine girecek kadar umarsız, vahşi ve sorumsuz insanlar gezinirken ortalıkta?
sonrasında da eklerim bazen, "bir şey olursa da... dert değil". (bkz:
yattığın yerden yazması kolay)
aynı şey değil tabii. birkaç ıvır zıvıra karşı hayati tehlike söz konusu.
çirkin olay. çözümü güvenlik önlemlerinin arttırılması değil. kampüsten dışarı çıkmayacak mıyız ki biz hiç? yurtta değil de civardaki evlerde yaşayanlar ne yapsın? onlar mı şansına küssün bu sefer de?
sorun alkolde de değil, aksine, sorun senin gibi beyni çürümüşler, güvenlik kulübesi adamı. alkolle ilgili yegane sorun, sahip olduğu ve sizlerin atfettiğiniz o ün: içince
adet gereği bir zarar vermesi gerektiğini düşüyor insanlar. sorun belli şartlar altında serseriliği kendine müstahak sananlar: araba kullanırken yolları kendine çöplük bilenler, sigara izmaritini çöpten saymayanlar. sorun sorumsuzluk.
çözüm güvenlik değil, hele yurt girişindeki güvenliğin eline ateşli silah vermek hiç değil. yangın merdiveni çıkışına tel çekmeyi öneren her kimse taşak geçiyor herhalde. çözüm, insanları ıslah etmekte, ama gerçekten ıslah etmek. o zamana kadar benim bireysel çözümüm, boş vermek, yer yer inadına şeytana imkan sağlamak ve gerektiğinde "dert değil" demek. hepsi canım yanmasın diye. ben elimden geleni yapıyorum, ama insanlık sorumsuzluktan tamamen arınmadığı sürece, sanki tek gerçekçi çözüm biraz mazoşist olmak.