bu sene ben bayrama yetisemecegim diye kurban kesmeyen ama kasaptan iki kilo kuzu eti alıp kavurma yapmak isteyen annemle konuştuk bugün. "kemiksiz kuzu etinin kilosu 120 tl olmuş, napalim aldık." dedi. bu haber benim gerçekten tadımı kaçırdı bugün. benim ülkemin vatandaşları da et yemeyi hak ediyor. adaletsiz dünya.
yeni taşındığım ülkedeki yeni tanistigim 4 ev arkadaşım var. az önce inanilmaz bir bıçak yedim sırtımdan.
yeni bir yere alışma sıkıntısı çekerken ev arkadaşlarımın güvenilir insanlar olduğunu düşünüp biraz olsun huzurlu hissederken bugün hiç beklemedigim ve konduramadigim bir şeyin gerçekleştiğini gördüm.
şu an yaşadığım hayal kırıklığının tarifi yok.
bı şey düşünmeden bir şey uzerine yogunlasmadan tek dakikan geçiyor mu diye bir soru geldi az önce.
kimin geçiyor ki..
bı şey düşünmeden bir şey uzerine yogunlasmadan tek dakikan geçiyor mu diye bir soru geldi az önce.
birazi tembellik birazı fakirlik birazı da hobi için gerekli serbest zamanlarını da çalışarak gecirmeleridir.
bu yaz birkaç rus arkadaşım oldu işyerinde. aynı parayı kazaniyorduk o haftada bir gün olan izin gününde balık tutmaya giderken ben ek saat almayı seciyordum.
bence konuya güzel bir örnek.
şu ülkede iyi eğitim verdiği söylenen bir üniversiteden ortalama bir dereceyle yeni mezun olmuş bir öğrenciyim. muazzam bir başarı olarak saymıyorum bunu. ama yine de bir ölçüt olarak değerlendiriyorum.
şu an ise çeşitli işler yaparak ki bunlara insanların dağıttıkları, kirlettikleri odaları temizlemek de dahil olan, başka bir ülkede başka bir hayat kurmaya çalışıyorum. öğrenciyken birkaç günlük part time is denemeleri haricinde hiç çalışmamış olan ben, şimdi tam zamanlı olarak ve gerçekten çok yorularak çalışıyorum. ne için?
hak ettiğimi düşündüğüm hayatı, istediğim hayatı türkiye'de saglayamiyorum.
ben zaten yıllardır kendi annem babamın ne kadar zorluklarla bir yerlere geldiklerini, ne kadar zorluklarla bizler için bir şeyler yapmak istediklerini bu çabayla kendi hayatlarını unuttuklarını, bir şeyleri kacirdiklarini, sağlıklarını tehlikeye attıklarını biliyorum. aynı hayatı istemiyorum. ülkemi çok seviyor olsam da bir insanın dağıttığı odayı temizleyerek kendi istediğim hayatı saglayabileceksem eğer ben bu durumdan gocunmuyorum.
ben bu durumu kendim için fırsata çevirmeye çalışıyorum çünkü hala kendimden beklediğim bir şeyler var.
kendim için yapmak istediğim şeyler, ilerlemek istediğim bir yol var.
ıyi ki türkiye'de doğdum ve iyi ki üniversite okudum. her üniversite okuyan insan direkt olarak istediği noktadan başlamak durumunda değil hayata, hele ki şu ülke koşullarında.
o yüzden bana göre su an benim geçmem gereken nokta bu. eğer bu noktadan sonra gerekli birikime ulaşırsam (gerek maddi gerekse manevi olarak) elbetteki kendi mesleğime dönmek isterim ve sonra da kendi ülkeme.
ama şu an verdiğim bu mücadeleyi b*k temizlemek olarak adlandirip aynı şeyi yapma cesatetinde bulunamayacak olan insanları dinleme tenezzulunde bile bulunmuyorum.
izmir'de okudum. sonuna kadar tavsiye ediyorum lakin hala ankara 'yi merak ediyorum.
belki de henüz çok taze olduğu için ama ben hala biraz içtigimde aynı şeyleri hissediyorum. bu beni biraz korkutuyor.