bu tür haberlerde fotoğraf, video kullanılması bana son derece yanlış ve duyarsızca geliyor.

kişinin rızası alınmış olabilir sonuçta 5-10 kişi bir haneye doluşuyor ve ilgili kişi veya aile kendisini baskı altında hissedebilir ve çekin olsun bitsin diyebilir.

bu genç arkadaş ilerleyen zamanda üniversiteye gitse arkadaşları otomatikman önyargılı, mental olarak sıkıntılı bir kişi gibi yaklaşabilir. iş dünyasına başvursa ya da girse yine öyle. bir kızı sevse kız "iyi cocuk ama kırılgan bir psikoloji, bir ömür nasıl yaşanır" şüphesine takılabilir.

çekme kardeşim işte çok meraklı türk vatandaşı da çocuğu görmeyiversin.

t: insanı çok üzen, inşallah çok sürmeden düzelme yoluna girer dediğimiz bir gençtir.

takımın başında kalması iyi bir şey. bundan sonra talihsiz skorlar alınsa bile yine de görevde kalmalıdır. çünkü her gelen hocayla birlikte saçma sapan sistem değişiklikleri, tuhaf kadro tercihleri başlıyor.

gelen hoca yaptigi saçmalıklarda keramet arıyor ki başarı geldiğinde bunu kendi vizyonerliğinin sonucu sanılsın ama genelde hüsran oluyor sonuç. oysa istikrar önemli; ancak bu şekilde milli takımın bir sistemi oturabilir.

yine de, çok iyi bir hoca değil. ispanya gibi bir rakip çıktığında, fark ortaya çıkıyor. takım üç pas yapamıyor, planına sadık kalamıyor. ne savunma düzeni kalıyor, ne hücum planı.
gerçekten iyi bir teknik direktör, elindeki un, yağ, şekerle iyi bir helva yapabilen kişidir. mesela fas, 2022’de kimlere kök söktürüyordu bir hatırlayın. kadrosu portekiz’den, ispanya’dan, belçika’dan mı iyiydi? hayır. işte bu, taktiksel başarının örneğidir.

direkt ilk 11'e monte edilmesini isteyenler futboldan bir cacık anlamıyorlar zira böyle bir vaka futbolda çok yaşanmıyor ancak bazıları bunu fıfa/pes oynamak falan sanıyorlar.

sevmesenizde son üç yılda resmi maçlarda takımın en çok istatistik yapan oyuncusu kerem'i artık can oynuyor sen kumda oyna diyemezsin.

euro 2024'te takımın arda ve ferdi'yle birlikte en sükse yapan oyuncusu barış'a hadi sen git can'ın kramponlarini temizle diyemezsin.

milli takımdaki futbol organizasyonuna adapte olmak öyle çocuk oyuncağı değil. kenan bile uzun bir süre zorlandı. avrupa'da iyi işler yapmak tek başına yeterli olmuyor.

messi bile yavaş yavaş sonradan girip yerini saglamlaştırmıştı can uzun kim?

tabi daha fazla süre verilmeli ama böyle koca koca organizasyonlar ekşi sözlük her şeyi eleştirme timinin hezeyanlarina göre yönetilmiyor.

eğer her şeyi bildiğini zanneden türk taraftarın laflariyla hareket edilseydi kenan yıldız euro 2024'ten sonra forma yüzü bile göremezdi.

neler konuşuyoruz ya kimi semih kılınçsoy diye kafa ütüler kimi can uzun şu an banko 11 oyuncusu olmalı diye... olmayınca da gs yapı falan diye histeriye giriyorlar.

kendi adımıza sevindiğim kvara'ya üzüldüğüm maç düşünsene kvara'sın, yırtınıyorsun pek çok top ülkede ilk 11 oynayacak seviyedesin yanındaki kazmalarla dünya kupası hayali kuruyorsun ya da kuramıyorsun :)

zeka getiriyor olsa "ulan ben zaten gerizekalıyım daha da çalışmaya gerek yok" diyecek biri var mı burada? herkes kendine göre çok zeki :)

cevaba gelecek olursak öncelikle hangi başarıdan bahsediyoruz? akademik başarıyla, iş dünyasındaki başarı kriterleri farklı şeyler sonuçta.

genel olarak baktığımızda zeka veya yetenek faktörü korkunç önemli bir şey. günde 3 idman yapan; beslenmesine, uykusuna azami dikkat eden birisi isterse daha da şartları zorlayıp etinden et koparsa doğal yeteneği kısıtlıysa messi, lebron olamaz ancak yapabileceklerinin maksimumunu bir takım talihsiz olaylar yoksa bu şekilde yapabilir.

akademik zekası vasat birisi günde 10 saat ders çalışsın boğaziçi'nde bilgisayar kazanamaz. belli bir seviyeden sonrası saf zekaya bakar. acı gerçekler bunlar.

kısacası; disiplin, çalışmak sizi çok iyi yerlere getirebilir ama buda kesin değildir. çok büyük başarılar için yetenek veya kuvvetli bir zeka gereklidir.

değildir.

eğer gerçekten ırkçı bir millet olsaydı, osmanlı döneminde yüzyıllar boyunca birlikte yaşadığımız halklar bugün hâlâ türkçe konuşur, türk kültürünü benimsemiş olurdu.

bak bakalım ingilizlere veya fransızlara sömürgelerine demişler mi: cizyeni ver, keyfine bak, sana karışmıyoruz. kırbaçla asimile etmişler. osmanlı’ya dair en kızdığım konulardan biri budur.

günümüze geldiğimizde de sabır taşını çatlatacak olaylarda bile hâlâ sükunetini koruyan bir halk var. bir ülkenin karışması için “anadilde eğitim” söylemi bile yeterli olabilir. devletin bir tane resmi dili olur. bu tür söylemlere, uygulamalara sabretmek zorunda kalan bir halk. türk halkı.

farklı galibiyetin çokta büyütülmemesi gereken bir maç.

bulgaristan üç top yapmaktan aciz bir takıma dönüşmüş eğer kendi kalelerine gol atmasalar ve maçın kilidi açılmasa ciddi pozisyona girebildiğin yok.

birde 5-6. golü atınca bizimkiler ölesiye seviniyorlar lan oynadığın takım kim senin? amatöre dönmüş komşu ülken. ayıptır.

şu ispanya bize attığı 4. golden sonra böyle abartılı sevinclere girmedi, onların gösterdiği olgunluğu gösteremedi bizimkiler.

bugün ilk kez gördüm.

fiziksel olarak çok ciddi dezavantajlı gözüküyor kardeşimiz.

futbol gibi ezici bir sporda öne çıkması için diğer yeteneklerinin çok üst seviyede olması gerekiyor profesyonel seviyede yükseklere oynaması ve tutunması için.

sonuç olarak emre belözoğlu ya da verratti gibi boy dezavantajına rağmen başarılı futbolcular nadir ki onları konuşuyoruz. bir gs'li olarak ilk entry'lerden yerimizi alalım. yolu açık olsun.

tanım: fenerbahçe ve u-17 milli takımında forma giyip; gelecek vadeden, merkez orta saha ve 10 numara mevkilerinde oynayan yetenekli bir genç.

sebebi insanın geçmişe özlem duyma eğilimidir.

geçmişteki günlerin elemi gidiyor lezzeti kalıyor yoksa çok güzel olduğu falan yok.

bir çocuk okula gitmekten nefret eder ama genç olduğunda çocukluğunu özler.

gençliğinde bir ton stresle boğuşur ama iş hayatına girdiğinde bunu unutur ve üniversite zamanlarındaki beş parasız, üç kuruş cebine girsin diye garsonluk yaptığı zamanları özler.

yani mesele doksanlar değil, özlemin ta kendisidir.

arada denk gelip izliyorum. türkiye’deki cehalet artışı çok net gözüküyor.

seyirci jokerlerinde, eski zamanlarda doğru şıkkın oranı %80–90 çıkardı; şimdi ise doğru cevap, ayırt edilecek kadar yüksek bir farkla çıkmıyor. üstelik bunlar bazen gerçekten basit sorular oluyor.

tanım: 2000 yılından beri hayatımızda olan güzide bir bilgi yarışması programı.