bu arkadaşın okuma yazması var. ve internete giriyor. buraya bu kadar rahat yazan insanlar onun bu yazdığın kötü mesajı okuyabileceğini neden hesaba katmaz.
şusuna busuna her şeyine laf atan var, çoğu komik olduğunu zannediyor. ya okursa ve üzülürse diye düşünen kimse kalmamış mı?
kardeşim eğer okuyorsan buraları, kapat git değmez harcadığın zamana. ya da tek tek hepsine dava aç da görsünler kişisel hakaret, manevi tazminat davalarını.
kesinlikle katılıyorum.
bu konuda devlet de bizi korumadı, bu uygulamalara sen restoran fiyatına nasıl karışırsın diyemedi.
yine kazıklanan biz olduk.
film güzel ama fazla uzun. bence konusu kapitalizm nedir ve bir toplumu neye dönüştürü olabilir.
devlet kurumları oldukça sıkı çalışan bir ülkede bile sosyal çürüme mümkün, bu masum görünen ama kanun önünde suçlu insanlar sistemin açıklarıyla çarkları bir şekilde döndürmeye çalışıyorlar.
almanya'da işsizlik maaşı yanmasın diye kaçak çalışan gurbetçiden bir farkları yok, ya da formaliteden boşanıp babasının maaşını alan yurdum insanı da arakçıdır ama sorsan hakkıdır.
sisteme yönelik uzun yazmak istemiyorum. film uzun yer yer de sıkıcı. yazdıkça o kadar da beğenmediğimi anladım. neyse 10 üzerinden max 5.5
millet ne harcama yapıyor hayret, bana çok geldi. tamam borçluluk oranı yüksek ama ortalama hane geliri 50-60 bin olsa bile (ki bundan bile düşük olabilir) 120 bin borç ile dönmek anlamlı değil.
kredi kartı geçici bir refah dağlıyor. enflasyon nedeniyle ne alırsam kardayım mantığı milleti sürekli bir harcama ve borçlanmaya itiyor.
eti'ye 5 milyondan pahalıya patlıyacak. komedyen arkadaş madur görünüyor, detayını bilemiyorum.
önce hamburgerciye götürüp çocuk menü alırdım. içimde kalmış, sonra da yeni elbise belki kaliteli bir ayakkabı almaya götürürdüm. fakir değildik ama çok görüldü bunlar bize. neyse.
benzer yarışmaya katılmış biri olarak dalga geçenlere gülüyorum sadece. süre kısıtlı yapılan versiyonları da vardır ve ekip çalışması yaparak yapılırsa müthiş eğlendirir.
ifadeler ilginç olabilir ama deneyin kendisi çok faydalıdır. üniversiteli gençler az latte, sigara içmeyi bırakıp projelere odaklansa daha güzel olmaz mı?
evrimin neresinden tutsan elinde kalıyor.
suda her türlü gelişimin evrimin olduğunu düşünüyor ama karada tık yok. biri yüzme organlarını evirmeden asla ne hikmetse karada yaşam başlayamıyor.
karşı savunma atmosfer hazır değildi, su niye hazır oluyor da atmosfer hazır olmuyor? su da asit yağmurlarıyla neden bozulmuyordu. hadi diyelim aynı su bu atmosferde buhar olarak bulunmuyor muydu?
bu soru bile her türlü evrim teorisini çökertir. gelişmiş bir hayvan sudan yürüyüp çıkıyor sonra tam hız evrimine devam edip maymunu, insanı oluşturuyor. biri de diyor ki ben sivri sinek, öbürü de hamam böceği olayım. yok öyle, mantıksızlıkta nirvana.
hangi şart veya koşul aynı anda olmayan yüz milyarlarca olasılığı bir araya getiriyor da bu kadar kompleks canlı, bitki, mantar, mikrop ve hatta atom mükemmel bir şekilde diziliyor ve harika varlıklar oluşuyor?
yaratıcı bir kabul hepsine net bir yanıt veriyor ancak inanmak zor geliyor ve bu trilyonda bir olasılıklara inanmak daha bilimsel geliyor insanlara.
yazık, evrim gibi zayıf ve çürük bir teoriye inanarak inançlarından vaz geçenlere sadece üzülüyorum.
edit:imla
yarına çıkacağımız belli değil ama yine de yaşıyoruz işte.
burada iki not tutmuş sayıyorum kendimi, hem hayata hem de kendime yazıyorum. bildiğimden değil, sorguladığımdan yazıyorum genelde. yoksa bilmek mümkün mü şu kısa hayatta emin değilim.
katılıyorum. en azından çok düşük bir oranda vardır.
bir insanın bedenine resim çizdirmesi, yazı yazdırması çok anlamsız geliyor.