2000de dolar bolluğuna doğan fast food çocukları, değirmenin suyunun kesilmesiyle acı gerçeklerin farkına varıyor.

sarelle pahalıydı lan, yokluktan annelerimiz evde uydurmasını yapmaya çalışırdı. döner, lahmacun, bunlar pahalı şeylerdi.

ülkenin “bolluk”yaşadığı 10-12 seneyi düşünerek “influencer olacam ben, parayı vuracam be” diye hayallere dalmayın, sosyal medyada yaşanan “yalan” hayatlara fazla takılmayın, üzülürsünüz. onların tuzu kuru, herifler uğur dündarın eşek eti sattığı için ifşa ettiği yeri şimdi meşhur eski istanbul köftecisi diye pazarlıyor.

dışarıda yiyeceğinize, “aynısını evde yapıyorum” videoları var, izleyin, yapın, hem aşçılığınız gelişir, hemde sağlığınızı korursunuz ki oraya girersek hiç çıkamayız, ne yediğimiz belli değil.

ha birde öyle hesabını yapmadan kimseye para vermeyin, kimsenin parayı elinizden kapmasına izin vermeyin.

ne olursa olsun!

mesela, şunı kendinize sorun:

“mahalle arası dandik niş kahveciye neden 250 lira veriyorum?”
“mahalle arası tavuk şiş porsiyona neden 400 lira veriyorum ki kuzu şiş 450 lira!”

sorun, sorun yoksa hepimiz el birliği ile enflasyonu artırmaya ve üzülmeye devam edeceğiz!

iki saat parası daha verip mac book air alsaydım keşke

(bkz: yok anunaki)

2+2 bazen 3 eder.

en çok vergi verip, en az sesi çıkarması. yemek kartı ile alınan bir tall latte’ye tavlar.

o kadar tokata gidip geliyoruz, ama hiç yemedim. bu sene deneyeceğim muhakkak. tokat’ta tavsiye edebileceğiniz güncel güzel yerler neresi?

edit: işeri çok güzel

icardi isterse olur, istemezse olmaz. gitsin önce icardi için milli takıma dönmesi için lobi yapsın ikna etsin sonra konuşuruz.

harbi lan.

ay , aynı yol üstü dinlenme tesislerinin tuvalet girişindeki oklavaların yanında sergilenen gece lambalarına benziyor.

facebook’tan öğrendiğime göre type-c ile çalışıyormış. şimdi taşlar yerine oturuyor.

oh be sonunda…

görüyoruz, motor güzellemeleri sonu trafiğin ne hale geldiğini. terör estiriyorlar şimdi, hangi aynaya bakacağımı şaşırıyorum, aynı anda hem sağdan hem soldan geçmeye çalışıyorlar. en son biri parkta çocuğu ezdi!

görüyoruz, yolda düğün kutlayan, 250 ile reels paylaşan, makas atıp milletin malına canına kastesen kekoları. sırf yan koltukta oturan dişi kekoya artislik yapıcam diye neler yapmadılar bunlar.

bunlara, bu cezalar az bile. ben artırıyorum, orta derece kusurluların arabalarının değeri ölçüsünde ceza yazılmalı, hatta el konulmalı. parkta 1 sene beklesin bakalım o güzel modifiye arabası, ne olacak.

hatta biraz mırın kırın edeni, sürücü kursuna tekrar yollayacaksın, ehliyet sınavına tekrar sokacaksın.

ağır kusurluların bırak araba kullanmayı, taksiye bile binmeleri yasaklanmalı.

kısacası, bir yerden başlamalı, herkes alışmış ceza aflarına, vergi aflarına, popülistliği bırakıp gelecek nesilleri kurtarmalıyız.

hatta aynı cezaları, vergisini ödemeyen esnaflar, avukatlar, doktorlar, emlakçılar, galeriler için de bekliyoruz.

not: ama alman otobanında sınırsız diyen, 100 beygir arabasına bi çip bi kanat takınca kendini hakinen sanan kekolar… lan, ara yollarda,almanlar nasıl kurallara uyuyor, yaya geçidince nasıl zank diye duruyor, ondan da bahsetsene!

bugün çok beklentim olmamasına rağmen beni benden alan bir enerji ile çoşmamı sağlamıştır. klarnet grubun herşeyi, ud keza çok güzel bir hava katıyor. solist antipatik gibi geliyor başta ama onunda kafası güzel ayrı bir tar katıyor. ben çok beğendim.

(bkz: felekten bir gün)

(bkz: çok fazla düşünme kanka kafayı yersin)