erk

Eylül 2001 - 497 Entry - 30 Follower - 9 Following
Last Entrys:
konu muzikse gunlerce yillarca aylarca yillarca konusuruz. zeppelin, blues, muddy waters, robert johnson, mozart, brahms, wagner, jazz, miles davis, dede efendi, bayhan, zeki muren, smiths, brit, dogu, uzakdogu, gitar, virtuozler, armoni, yonca evcimik, armoni, ritim, tini, ses, sound, ses muhendisligi. antik yunan'dan hindistana, ara seslerden akorlara. sosyal icerikten progresife, hardcore punk'a kadar milyonlarca konuyu konusuruz. zevkler renkler tartisilmazdan baslar, rolling stones'dan girer emprovize senfonilerden cikariz. kompozisyon derken kendimizi ' halk icin mi sanat icin mi' de buluruz.

ama benim gozumde bir grup vardir ki, insanoglu'nun muzik denilen sesleri duzenleme sanati uzerine yaptigi ve urettigi her seyin ustundedir.

gozumde galakside muzik adina bilinen her sey bir yanda, radiohead ise diger yandadir.

urettikleri her bir nota icin, dunya yaratildigindan beri gelmis gecmis tum muzisyenleri harcarim, kurban ederim.

radiohead - 54 favorites -
durdu dünya isimli şarkılarına fena tutulduğum, bursa çıkışlı şu anda özellikle avrupa, güney ve kuzey amerika'yı çok fena sallamakta olan elektronik gotik synth post-punk grubu.

türkiye'de doğal olarak pek bilinmese de dünyanın batısının damarını çok fena yakalamış görünüyorlar. cidden "sultans of darkwave" yazanlar mı dersiniz, harıl harıl sözlerini ingilizceye çevirmeye çalışanlar mı dersiniz. kimileri grubu hayatına depeche mode ve joy division ile birlikte üçüncü olarak koyduğunu söylüyor. internette benzer yorumları gözlerim buğulu olarak okudum. dünyanın dört bir yanında verdikleri konserleri 7'den 70'e bir çok insan seyrediyor.

bursa, hem mahalle baskısının ağır olduğu, hem de türkiye'nin en büyük sanayi şehirlerden biri. gerçekten yeraltı kültürü olağanüstü zengin bir şehir. 90'lı yılların türkiye'sinde rock city olarak anılan şehirde bulunan adliye arkası çayevi ve mahfel'in she past away gibi başka bir mezun vermesi şaşırılacak bir şey değil. :)

she past away - 28 favorites -
kendisiyle geçen gün bbc proms etkinliğinde, yazmış olduğu klasik eserin (horror vacui – for solo violin and 68 strings) dünya premierini seyretmek için royal albert hall'a gittiğimde yuh artık denilecek bir tesadüfün ve eşimin yardımıyla sahne arkasında tanışma şerefine nail oldum.

tanıştım dediğim tek kelam edemedim. gözlerim dolu ve dilim tutulmuş haldeydim. eşi ve oğlu da yanındaydı. çekingen ve mütevazi olduğunu biliyordum fakat gerçekten bu kadarını beklemiyordum. bu premier kendisi için de çok önemli olduğu için inanılmaz heyecanlıydı. hayatım boyunca kendisiyle tanışma hayalleri kurmama rağmen, hayal ederken kendisine söylediğim, önceden çalıştığım hiç bir şeyi söyleme fırsatı bulamadım. ona hayatımı borçlu olduğumu mesela. hayatım boyunca tek bir sanatçı ile bu şekilde yan yana gelme ve seçme şansım olsaydı bu kendisi olurdu. bunu da söyleyemedim.

gerçekten amansız bir şekilde beni içine hapsetmiş bu müzik denen garip şey bağlamında, ömrümde yaşadığım en özel, en anlamlı, rüya gibi 3 dakikayı yaşadım. onu backstage kapısına kadar geçirdiğimizde dahi kendimde değildim. direkt kalbime hitab eden sesi, aksanı ve görüntüsü ile kesinlikle bu dünyadan değildi. bu yaşadığımız dünyadan bir insan olmadığına tüm kalbimle ve benliğimle inanıyorum.

ekşi sözlük bir yandan da bir yandan günlüğüm gibi olduğundan paylaşmak istedim.

konser için yorum yapmam gerekirse, kendi custom telecaster'i ile rock'n roll da yaptığı beyin tokatlayan devrimin aynısını, bu sefer 68 tane yaylı enstrüman kullanarak klasik müzikte yapmış diyebilirim. yazdığı ve dinlemeye başladığım herhangi bir radiohead eserini tamamen hazmedebilmem ve insan gibi dinleyebilmem yıllarımı alıyor. aynı şey, yazmış olduğu soundtrack'ler, senfoniler ve klasik eserler için de geçerli. hayatımda hiç böyle bir senfoni dinlememiştim. diğer yandan bbc wales ulusal orkestrası da daha önce buna benzer bir eser çalmamıştı. orkestradaki bir kemancı iki ay önceki provalar sırasında yapılan bir bbc röportajında aslında sıkı bir radiohead fanı olduğunu, bunun hayatının en önemli işi olduğunu ve çok etkilendiğini söylemişti. tamamında koltuğa oturamadım ayakta ve ağzım açık ve astral bir ortama geçmiş bir halde seyrettim.

kendisi için tanım yapmam gerekirse , beethoven ve bach'ın ruhu jonny greenwood'un ruhu önünde diz çöker tövbe eder.

ingiliz multi enstrümanist müzisyen.

jonny greenwood - 14 favorites -
dün sabah londra'da, kore'ye gitmek üzere bavulları ile kapı önündeki arabasına binmek üzere evinden çıkarken görüp tanıştığım komşum. hala şoktayım, inanamıyorum.

kendisini 20 sene önce, "galiba yeni beatles olacaklar" düşünceleri eşliğinde tüplü philips televizyonda ağzım bir karış açık izlerken, 20 sene sonra arka sokağımda görmek, selam vermek. bir acaip oldum be sözlük.

noel gallagher - 21 favorites -
tarif için herkes liste paylaşmış da dilim döndüğünce tarif etmem gerekirse:
çok ağır ve kalın distortion tonları ile olabildiğince akustik ve yankılı kaydedilen, ciddi melodik ve blues ağırlıklı vokal yaparak, (melodik demiş miydim), tekrar eden nadiren hızlı bolca yavaş, yavaş sakin tempolu bir rock akımıdır. "distortion'u abarttık mı?" sorusu pek sorulmaz. önemli olan elektroniğe (digital) uzak ama elektriğe (analog) yakın olmaktır. (lambalı amfiler ve bakınız ampeg : http://ampeg.com/artists/)

heavy metal ile pentatonik bir doğaya sahip blues'un tam geometrik ortasındadır. (bkz: delta blues) ve https://en.wikipedia.org/wiki/delta_blues .. arkasını missisipi civarında icra edilen bu türe yasladığı için besteler genelde yine delta blues'u temel almış rock'n roll icracıları led zeppelin ve black sabbath yörüngesinde dolaşır. biraz da sanki ticari bir eser değil de, bir stüdyodaki bir provayı dinliyor gibi olursunuz.

bu şekilde arpejsiz icra edildiği için rifflerin ritmik ve yoğun bir şekilde kişiyi sarması gerçekten çok önemlidir. bu konuda gruplar ne kadar iyiyse o kadar bağımlılara sahip olurlar. mitoloji, mistik metaforlar, nefretle karışık hüzün, sinir, şeytan ve uzun yol vazgeçilmez temalarındandır. şeytan genelde gerçekten fiziksel olarak müsbet bir karakter olarak karşımıza çıkar. çok saldırgan, seksist veya cidden suç unsuru içeren sözlerle karşılaşabilirsiniz hatta bazen bu durum oldukça rahatsız edici olabilir.

vokal ise enstrümanlarla aynı seviyede hatta zaman zaman geride görülür. müziğin popüler olan hemen her türünde vokal bir iki tık önde olmasından mütevellit buna alışmış bir bünyeyi bu durum da rahatsız edebilir. stoner rock'da vokal aslında bass'tır desek çok sıçmış olmayız bence :) riffler vokal yerine bass'ı destekler gibidir.

eğer gerçekten genel rock sound'unu benimsemiş ve artık başka bir şey dinleyemiyorsanız eninde sonunda yolunuza çıkacak bir akımdır. içinde kalıp kalmamanız hayatınızdaki olumlu veya olumsuz faktörlere bağlıdır. icra edilen enstrümanlar artık kişisel hayatınızdaki default enstrümanlarınız olduğu için, arka planda açık bırakıp beyniniz uyuşana kadar dinleyebilirsiniz. sağlam bir beyin ve kulak da gerektirir yani. ("bir süre sonra kafa s.ker'in" başka bir söylenişi)

yayılmasında lojistik desteği sağlayan şirket 90'ların ortasında amerika'da "sert müzik" konusunda otorite sayılan ve büyük küçük her gruba kucak açan (sonradan warner music'in satın aldığı) roadrunner records 'dur. ingiltere'de ise blues'e daha yakın duran arpej destekli rock'n roll'a ulusal olarak duyulan sevgiden olacak bu akım birazcık daha merdiven altında fanzin seviyesinde kalmıştır. akımın başkenti california'dır.

babaları diyeceğimiz ve sonradan queens of the stone age e evrilmiş olan kyuss grubu ile konu hakkında yapılmış guardian 2011 röportajı için : https://www.theguardian.com/…toner-queens-stone-age
seattle rüzgarına kapılıp popüler temalara açılsa da alice in chains bile büyük ölçüde stoner rock yapar.

tabii ki subjektif olacaktır ama kanımca en spesifik ve ansiklopedik karşılığına sahip örneği "sleep" dir. (grup için black sabbath inheritance'i diyebiliriz.)

sleep: https://www.youtube.com/watch?v=my8t8vtyaz8

ve yine kanımca en uç ve marjinal noktası (yani kolunu doom'a uzatmış olanı) electric wizard olabilir .

electric wizard: https://www.youtube.com/watch?v=eambkzpbruu (bu albümü bir kerede baştan sona dinleyebilen herkese selam olsun, ben şahsen hiç yapamadım.)

stoner rock - 30 favorites -
müthiş bir film, defalarca seyrettim. defalarca seyredilebilir. daha doğrusu okunabilir. seyretmekten ziyade okunmaya ihtiyacı olan 2003 yapımı sofia coppola filmi.

hele turistik sebeple veya iş için yolu bir ara tokyo'ya düşmüş kişiler için seyretmesi farz.

gerçekten aşmış bir film.

lost in translation - 0 favorites -
platform commodore64
baloon sprite . bkz. sprite
guide için : http://www.commodore.ca/…ide-06-sprite_graphics.pdf

sene 1991 :

1 rem up, up, and away
5 print "(clr/home)"
10 v = 53248 : rem start of display chip
11 poke v + 21,4 : rem enable sprite 2
12 poke 2042,13 : rem sprite 2 data from block 13
20 for n = 0 to 62 : read q : poke 832+n,q : next
30 for x = 0 to 200 gets its info. from data
40 poke v + 4,x : rem update x coordinates
50 poke v + 5,x : rem update y coordinates
60 next x
70 goto 30
200 data 0,127,0,1,255,192,3,255,224,3,231,224
210 data 7,217,240,7,223,240,7,217,240,3,231,224
220 data 3,255,224,3,255,224,2,255,160,1,127,64
230 data 1,62,64,0,156,128,0,156,128,0,73,0,0,73,0
240 data 0,62,0,0,62,0,0,62,0,0,28,0

sözlükçülerin yazdıkları ilk kod - 2 favorites -
(bkz: #51039689)'da belirttiğim gibi maalesef 2016'yı bile bulamamıştır.

scott weiland - 1 favorites -
hayatımda ilk defa profesyonel anlamda kullandığım transactional database'dir kendisi. isam temellidir. novell üzerinde kullanıyorduk ve performans kaygısı diye kavramlardan haberdar bile değildik. keza yoktu öyle bir sorun.

datalar file system'de dururdu. text file olm işte bildiğin.. birden fazla işlemin aynı file'de yaratabileceği corruption da shadow paging ile önlenirdi. işte transaction'in transaction olduğu yıllar..hey yavrum hey.

btrieve - 1 favorites -
heryerde sıfır olduğu gün skynet'e bir adım daha yaklaşmış olacağız. oh evet hissediyorum evet...

rmse - 1 favorites -