grok'tan eksik yerleri tamamlamasını istedim, açıklamasını ve şiiri aşağıda paylaşıyorum.
üçüncü: eksik olan bölüm, mahalle kültüründen, gençlikten, sokaklardan besleniyor. orhan veli’nin şiirlerinde sıkça rastlanan mahalle, sigara, yaz gecesi gibi imgeleri kullanarak, aşka dair naif bir hayal dünyası kurdum. duvarlara yazılan isimler, yangın yerleri, onun aşkı hem romantik hem geçici görme biçimine uyuyor.
sekizinci: “bokun soyu” gibi sert, halk ağzına yakın bir tabirle başlayan bu bölüm, orhan veli’nin yer yer kaba ama gerçekçi diline uygun. eksik dizeyi, aşkın bu kişiyle bir “sokak kavgası” gibi kaotik, sahtekâr bir hal almasıyla tamamladım; bu, onun insan ilişkilerindeki ironik gözlemine yakışır.
onuncu: eksik olan “gitti” sonrası, aşkın maddi gerçeklerle sınandığını vurguluyor. orhan veli, sıkça hayatın acı-tatlı gerçeklerini şiirine taşır. “aşkı hesaba katıp gitti” dizesiyle, bu kadının pragmatik ama haklı tavrını yansıttım.
on birinci: “adı aleksandra” sonrası eksik kısım, kadının hem hayat mücadelesini hem de şairle geçirdiği anların samimiyetini yansıtıyor. konyak, sarhoşluk, şafak gibi imgeler, orhan veli’nin istanbul gecelerine, hayatın geçiciliğine dair sevdasına uygun.
aşk resmigeçidi
birincisi o incecik, o dal gibi kız,
şimdi galiba bir tüccar karısı.
ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
ama yine de görmeyi çok isterim,
kolay mı? ilk göz ağrısı.
ikincisi münevver abla, benden büyük,
yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları
gülmekten katılırdı, okudukça.
bense bugünmüş gibi utanırım
o mektupları hatırladıkça.
üçüncüsü, mahallenin delikanlısı çıkar,
akşamları köşe başında dururduk mahallede,
sigara dumanında hayal kurar halde.
adlarımız, sevda sözleriyle yan yana yazılırdı duvarlara,
sanki aşk, bir yaz gecesi yangın yerlerinde.
dördüncüsü azgın bir kadın,
açık saçık şeyler anlatırdı bana.
bir gün de önümde soyunuverdi.
yıllar geçti aradan, unutamadım,
kaç defa rüyama girdi.
beşinciyi geçip altıncıya geldim.
onun adı da nurinnisa.
ah güzelim,
ah esmerim,
ah,
canımın içi nurinnisa.
yedincisi, aliye, kibar bir kadın.
ama ben pek varamadım tadına.
bütün kibar kadınlar gibi
küpe fiyatına, kürk fiyatına.
sekizinci de o bokun soyu.
elin karısında namus ara,
kendinde arandı mı küplere bin.
üstelik yalanın, düzenin bini bir para,
aşk onunla bir sokak kavgası.
ayten’di dokuzuncunun adı.
iş başında şunun bunun esiri,
ama bardan çıktı mı,
kiminle isterse onunla yatar.
onuncusu akıllı çıktı,
aşkı da hesaba katıp gitti.
ama haksız da değildi hani.
sevişmek zenginlerin harcıymış,
işsizlerin harcıymış.
iki gönül bir olunca
samanlık seyranmış ama,
iki çıplak da, olsa olsa,
bir hamama yakışırmış.
işine bağlı bir kadındı on birinci.
hoş, olmasın da ne yapsın,
bir zalimin yanında gündelikçi.
adı aleksandra,
gece odama gelir,
sabahlara kadar kalır.
konyak içer sarhoş olur,
sabahı da işbaşı yapardı şafakla.
gelelim sonuncuya.
hiçbirine bağlanmadım
ona bağlandığım kadar.
sade kadın değil, insan.
ne kibarlık budalası,
ne malda mülkte gözü var.
hür olsak der,
eşit olsak der.
insanları sevmesini bilir
yaşamayı sevdiği kadar.