bireysellikten levent kırcalığa mor ve ötesi
Next (2) - Last Page (2)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

aman ekşisözlüğe yanlış bişey söylemiyeyim, mor ve ötesi 'ni de seven çok onuda bir miktar eleştiriyim ama çokta eleştirmiyeyim, savaş karşıtlığından bahsederken savaş karşıtılarını kızdırmıyayım tarzı endişelerle yazılmış olduğunu düşündüğüm yazının başlığı.
0 favorites - -
kolaylık olsun, yazı da şöyle:

"ekşi sözlüğün bence büyük bir şanssızlığı var: kaliteli eleştiri alamamak. ekşi sözlük, sürekli birtakım kalitesiz, hatta absürd eleştirilere hedef oluyor. ekşi sözlüğe son dönemde yöneltilen mantıksız eleştirilerin en çok dikkat çekenlerinden biri, harun tekin’in “naziler ekşi sözlükte” yazısıydı. “hababam sınıfı tatilde”, “afacan beşler hazine avında” gibi kalıpları andıran bir söz öbeği, “naziler ekşi sözlükte”... harun tekin’i ekşi sözlüğe bu kadar ekstrem bir noktadan saldırmaya, ekşi sözlüğün nazilere yataklık ettiğini iddia etmek gibi inanılmaz bir davranış içine girmeye iten şeyin ne olabileceği üzerine epeyce düşündüm. en çok akla yatan(klasik ama çoğu zaman doğru çıkan) seçenek, “kuyruk acısı”...yazının bundan sonraki kısımlarında bu seçeneği geçerli varsayarak devam edeceğim. bu elbette ki bir varsayım, yazının bütün düşünce yapısını bu varsayım üzerine kurmamı tek yönlü bulanlar olabilir, ama bana en akla yakın gelen varsayım bu. (mesela harun tekin’in ilgi çekme arayışı içinde olduğu seçeneğini çok gerçekçi bulmuyorum, adam bence ilgi çekme uğruna bu kadar tuhaf şeyler yapacak kadar aciz durumda değil popülarite açısından)

son aylarda ekşi sözlük’te harun tekin ve mor ve ötesi’ni eleştiren, hem de zaman zaman alaycı ve sert bir şekilde eleştiren epey bir entry girildi. bence bu eleştirilerin büyük bölümü oldukça haklıydı. hatta ekşi sözlük’ün mor ve ötesi’nin paket program olarak sunduğu “alternatif, rockçı, savaş karşıtı, olgun düşünen, sorumluluk sahibi, eğitimli, kentli, muhalif gençlik” profiline kanmaması(bu profilin problemlerine burada girmek istemiyorum, bu başlı başına bir yazı konusu olabilir; sadece şunu belirteyim ki ne muhalifliğe, ne alternatifliğe, ne de savaş karşıtlığına vb. karşıyım, sadece mor ve ötesi’nin bu şeyleri kullanarak oluşturduğu profili yapay ve tatsız buluyorum) ekşi sözlük adına büyük bir başarıydı bence.

sonuçta ekşi sözlük’te mor ve ötesi’nin ve mor ve ötesi’ne benzeyen klişe muhalif tavırların nefes alabileceği bir atmosfer de var kısmen... üstelik “tipik ekşi sözlük yazarı”nın müzik zevki ve sosyolojik yapısı da mor ve ötesi’nin tarzını beğenmeye en azından bazı açılardan müsait. hatta, aslında siyasi tavırdan soyutlanarak bakıldığı zaman, ekşi sözlükçülerin geniş bir kesiminin hala mor ve ötesi’ni sevdikleri bile söylenebilir. ama bütün bunlara rağmen, ekşi sözlük kitlesi mor ve ötesi’nin “siyasi mesaj paketi”ne kanmadı.

ayrıca, mor ve ötesi’nin savaş karşıtlığının içerdiği yanlış yan da, (tüm vehametine karşın) çok kaba ve göze batan bir dozda değil. çok daha kaba, kalitesiz savaş karşıtlıkları da gördü dünya ... ama bütün bunlara rağmen, ekşi sözlükçüler(ya da daha net söylemek gerekirse, ekşi sözlüğün geniş bir kesimi) mor ve ötesi’nin savaş karşıtlığına gönül indirmeme başarısını gösterdiler. ince ama gene de çok önemli bir çarpıklık var mor ve ötesi’nin savaşa karşı çıkmasında (“içeriğe” bir şey demiyorum, savaşa elbette ki ben de karşıyım). mor ve ötesi’nin savaş karşıtlığını ne açıdan yanlış bulduğum konusuna burada çok ayrıntılı olarak girmek istemiyorum, bu başlı başına bir yazı konusu, hem de okkalı bir yazı konusu... ama gene de –çok uzatmadan- değineyim.

aslında “mor ve ötesi’nin savaş karşıtlığının biçimi” de meseleyi tam olarak tanımlayan bir ifade değil... asıl mesele mor ve ötesi’nin konumunun ve kökeninin siyasi olarak angaje olmaya uygun olmaması. mor ve ötesi’nin üzerinde politiklik inandırıcı durmuyor. çünkü (bence) mor ve ötesi’nin çıkış noktası bireysellikti. onu türkiye’deki “alternatif” camiadaki diğer müzik gruplarından ayıran ve ona bir kimlik kazandıran en temel nokta bence bireyselliğe yaptığı vurguydu. bireysel gençlerin dünyasını yansıtan bir grup olarak öne çıkıyordu mor ve ötesi. hem sosyolojik arkaplanı, hem şarkıları, hem imajı, hem de diğer özellikleriyle bireyselliği oldukça başarılı ve modern bir biçimde vücutlaştırıyordu mor ve ötesi. özellikle de harun ve kerem. bunu yaparak önemli bir boşluğu dolduruyorlardı belki de.

ama, her nedense, mor ve ötesi, savaşla birlikte, klasik bir “sosyal ve politik kaygı” çizgisine(biraz abartırsak “levent kırca mesajcılığı” olarak da tanımlayabiliriz bu çizgiyi) kayma yolunu seçti. hem de aniden. şarkı sözlerinin içine tuhaf politik mesajlar yerleştirmeye başlayıverdi. olabilecek en sıkıcı ve sıradan şekilde angaje oldu siyasete. “dünya yalan söylüyor” gibi ilkokul silgisi kokulu sloganlara bile başvuruldu.

elbette ki müzik gruplarının sosyal ve politik kaygılara sahip olmalarına, politik bir duruş sergilemelerine vb. bir itirazım yok. sadece mor ve ötesi’nin bunu yapmasına ve yapış biçimine karşıyım. bireysellik ile “sosyal-politik tavır alma”nın tamamen çelişen şeyler olduğunu da iddia etmiyorum elbette. ama mor ve ötesi bu iki duruşu sağlıklı bir şekilde kombine edemedi bence. tamamen bireysel bir çizgiden klasik bir politikliğe ve “sosyal-politik kaygı”ya aniden geçilmesi, inandırıcı gelmedi kamuoyuna. mor ve ötesi’ndeki elemanların savaş için gerçekten kaygılanamayacak kadar bireysel, kendi dünyalarında yaşayan, hayatlarını garantiye almış, tuzu kuru, bir eli yağda bir eli balda insanlar oldukları yönünde bir kanaat içindeydi birçok insan ve özellikle de birçok ekşi sözlük yazarı. mor ve ötesi’ndeki elemanların sesleri “savaşa gerek yok” derken iç sesleri “savaş çok da umrumuzda değil, biz kendi bireysel arzularımız için, popülaritemiz için yaşıyoruz” der gibiydi. mor ve ötesi’nin kendisine biçilen rolü oynadığını, stereotip dışını stereotipleştirdiğini, sistemkarşıtlığını klişe bir biçimde icra ettiğini düşünenler de vardı sözlük yazarları arasında. farklı argümanlarla ve açılarla olmakla birlikte, mor ve ötesi’nin siyasi duruşuna çok sert ve yaratıcı eleştiriler yöneltiliyordu. herhalde en sık yöneltilen ve en haklı eleştiri de samimiyetsizlikti.

aslında ben kendi hayatını garantiye almış insanların savaşa karşı çıkmalarına peşin hükümlü bir şekilde karşı olan, “sadece garibanlar, serseriler ve sokak çocukları savaş karşıtlığı yapabilir” diyen “klasik solcu”lardan da değilim kesinlikle. “kentsoylu” tabir edilen kişiler de, “uysal, temiz çocuk görünümlü” gençler de, popüler insanlar da savaş karşıtlığı yapabilirler elbette. savaş karşıtlığı, müzik yoluyla, hatta popüler müzik yoluyla dile getirilebilir, bunda da bir sorun yok. ama gene de mor ve ötesi yapmamalıydı bence, en azından bu şekilde yapmamalıydı... mor ve ötesinin dokusu, siyasetle kesinlikle uyuşmuyordu çünkü.

ekşi sözlük’ün(ya da daha doğrusu ekşi sözlük yazarlarının önemli bir kesiminin) “mor ve ötesi tipi savaş karşıtlığı”nı benimsememesi ve mor ve ötesi’nin bu noktadaki ince ama vahim çarpıklığını algılaması, beni çok sevindirdi, hatta açık konuşmak gerekirse biraz da şaşırttı. ekşi sözlük, mor ve ötesi’nin savaş karşıtlığını “beğenmeyerek” ciddi bir algılama derinliği ve uyanıklığı testini geçti aslında. savaşa kadar ekşi sözlük tarafından en çok sevilen, desteklenen oluşumlardan biri olan mor ve ötesi, siyasete angaje olduğu andan itibaren ekşi sözlükçülerin önemli bir bölümünden negatif tepkiler almaya başladı. hatta ekşi sözlük, mor ve ötesi’nin en çok eleştirildiği platforma dönüştü. gerçi hala mor ve ötesi’ni savunan ciddi bir kesim de vardı sözlük içinde, ama gene de ekşi sözlük, mor ve ötesi’nin aleyhine işleyen bir yapı haline gelmişti. çünkü mor ve ötesi’ne başka hiçbir yerde yöneltilmeyen eleştiriler ekşi sözlük’te yöneltiliyordu. ekşi sözlük, tam da mor ve ötesi’nin hedef kitlesinin referans aldığı bir platformdu üstelik.

bu, ekşi sözlükçüler için çok verimli bir tartışma ekseniydi, çünkü aslında mor ve ötesi üzerinden genel bir fikir tartışması yürütülüyordu. geyikle, yer yer dibine kadar geyikle karışık şekilde de olsa, ekşi sözlük, mor ve ötesi üzerinden savaş karşıtlığı gibi güncel ve önemli bir konuyu yoğun ve yaratıcı bir şekilde tartışıyordu. ekşi sözlük’teki diğer klasik sonuç vermeyici siyasi tartışmalar gibi değildi bu tartışma. içerikli ve reeldi. hatta, ekşi sözlükçüler mor ve ötesi üzerinden bir yaşam tarzı tartışması içine bile girdiler, ki bence bu da çok olumluydu. yukarıda da belirttiğim gibi, bu tartışmaların ayrıntılarına şu anda girmek istemiyorum, çünkü uzun bir çalışmayı hak edecek kadar önemli ve hassas bir mesele bu. ama şu kadarını söyleyeyim ki, bence ekşi sözlük’te mor ve ötesi üzerine dönen tartışmaların entelektüel değeri, mor ve ötesi’nin müziğininkinden daha yüksek.

ekşi sözlük’te, mor ve ötesi aleyhine son derece zekice ve haklı bir şekilde “kamuoyu üretildi”. “kamuoyu üretimi”nden kastım, bir yerlerden sistematik olarak sürdürülen bir çalışma da değil elbette. “kamuoyu üretimi” ile kastettiğim, tek tek sözlük yazarlarının ortak bir bilinç doğrultusunda mor ve ötesi’ni eleştirmeye girişmiş olmaları.

mor ve ötesi’nin savaş karşıtlığı, sadece ve sadece ekşi sözlük sayesinde kamoyunun gözünde değer yitirme sürecine girdi. eğer ekşi sözlük olmasaydı, mor ve ötesi “kentsoylu gençliğin muhalif sözcüsü” imajını bize satmaya devam edecek, biz de bir güzel yiyecektik. ekşi sözlük’ün mor ve ötesi’ne karşı takındığı eleştirel tavır, savaşın bitmesinden sonra da devam etti. örneğin mor ve ötesi’nin kral tv ödüllerine katılması da ekşi sözlükçülerin pek hoşuna gitmedi. mor ve ötesi, bu defa da politikliği yüzünden değil aşırı poplaştığı gerekçesiyle eleştiriliyordu. benim bu konudaki kanaatim, kral tv ödüllerine katılmanın tek başına alındığında kötü bir şey olmamasına rağmen, mor ve ötesi’nin genel çizgisine ve özellikle de muhalif duruşuna pek uymayan bir yaklaşım olduğu yönünde. ama kral tv meselesi konuyu çok dağıtacağı için onu da başka bir yazı için rezerve ediyorum.

peki mor ve ötesi ekşi sözlük’ün ona vurduğu darbeye nasıl karşılık verebilir, nasıl sözlükçülere ağızlarının payını verebilir, ne şekilde yumruğunu masaya vurabilirdi? “ekşi sözlükçüler bizi anlamıyor, biz aslında şunu anlatmak istemiştik:...” vb. demek aşırı “light” kaçardı. mor ve ötesi, ece erken gibi kendisiyle ilgili yazılan entryleri sildiremezdi, çünkü bu modern, özgürlükçü, sol, rock, muhalif, kentsoylu(ve her neyse) duruşla uyuşmazdı. “ekşi sözlük bir hakaret yuvası, bir lümpen yatağı, cahil teenager’ların istedikleri konuda atıp tuttukları ve hak etmediği şekilde her konuda referans alınan bir oluşum, bu teenager’lar ne hakla bizim kamuoyundaki imajımızı belirliyorlar, kaale almayın şu salak lümpenleri ey medya, kaale almayın asla” gibi laflar da edemezdi mor ve ötesi, çünkü bunlar da binlerce kez edilmiş laflardı ve mor ve ötesi’nin cool, genç imajına yakışmazlardı. orijinal, şaşırtıcı, tuhaf, spektaküler, ilerici bir şey bulunmalıydı ki ekşi sözlük’le polemiğe giren diğer tiplerden farklı bir çizgi tutturulsun. ve aniden bir ampül yandı birilerinin beyninde: naziler! evet şimdiye kadar hiç kimse ekşi sözlüğü nazizmle suçlamamıştı. üstelik ne büyük ilericilik, savaş karşıtlığı, ne orijinal muhaliflik yapılırdı bu noktaya dikkat çekerek.

harun tekin, onun savaş karşıtlığını “samimi” ya da “zekice” bulmayan birçok insanı kapsayan ekşi sözlük kitlesini “nazizm”le suçluyor. üstelik espri de yapmıyor, cidden nazizm kelimesini kullanıyor. çok çok abartılı ve extrem olsa da anlaşılabilirlikten tamamen yoksun olmayan bir tepki. sonuçta türkiye’nin belki de en önemli gençlik platformu ve medyası olan, kısa bir süre öncesine kadar belki de en çok desteğine güvendiğiniz platform olan, hedef kitlenizin tartışmasız en önemli referansı olan ekşi sözlük’te, aniden, hiç beklemediğiniz bir anda size karşı eleştirel bir tavır ağır basmaya başlıyor. ağır bir değişim, kaldırılması kolay olmayan bir değişim. kısa vadede belki albüm satışlarınızın ciddi oranda düşmesine, konserlerinizin boşalmasına, medyada daha az görünmenize, sosyal hayatınızın canlılığını(kıskanıyorum,evet) yitirmesine yol açacak bir şey değil. ama içinizi en derin yerinden kemirebilecek, beyninize iğneler batırabilecek bir darbe. “mantıklı, sağduyulu, alman liseli gençler” imajına sahip olan mor ve ötesi’ni bile mantığın ötesine ışınlayabilecek kuvvette bir darbe.

harun tekin, ekşi sözlüğe adeta savaş ilan ediyor. “ekşi sözlük nazizme yataklık yapıyor” diyor. açıkça böyle diyor. ben kendim de ekşi sözlük yazarı olmama ve ekşi sözlüğü çok önemsememe rağmen, amacım ekşi sözlük saflarında harun tekin’e karşı savaşa girmek değil. çünkü her ne kadar ekşi sözlüğe hayranlık duysam da benim için kendi bireysel duruşum daha önce geliyor. ben burada sadece mantığın yanında savaşa giriyorum ve mantığım bana “ekşi sözlük nazizme yataklık yapıyor olamaz. bu mantığa aykırı” diye haykırıyor. “eğer ekşi sözlük nazizme yataklık yapıyorsa, şu dünyada herşey herşeye yataklık yapabilir” diye haykırıyor. gerçi ekşi sözlük’te antidemokratik birçok eğilimle de karşılaştım şimdiye kadar, ama nazizm ve ekşi sözlük gerçekten de alakasiz şeyler. kesinlikle. harun tekin’e öfkeyle değil hayret ve şaşkınlıkla bakıyorum bu bağlamda. “ekşi sözlük” ve “nazizm”... gerçekten de bu kadar uzak iki kavramı biraraya getirmek hayata epey bir ters köşeden bakmayı gerektiriyor. harun tekin’in “naziler ekşi sözlükte” diyerek aslında dolaylı bir anlatımla ekşi sözlük’teki genel faşist eğilimleri eleştiriyor olduğunu varsaymak da aşırı iyimserlik olur.

harun tekin’in yazının sonunda belli belirsiz dile getirdiği bir eleştiri daha var: ekşi sözlükteki gibi kimliğini saklayarak fikirlerini beyan eden kişilerdense açıkça fikirlerini söyleyen kişilerle tartışmayı tercih edeceğini söylüyor. bu noktada harun tekin’e kesinlikle katılmıyorum, bence ekşi sözlük’ün başka yerlerde söylenmeyen doğruları söylemesinin en önemli nedeni kimliklerin gizli olması. ama gene de eğer harun tekin’in ihtiyacı kimliğini açıkça belirten “polemik partneri” yönünde ise, ben polemiğe, tartışmaya, muhabbete, geyiğe ve rakı-balığa hazırım. ayrıca liseden tanıştığımız için muhabbete giriş kolay bile olur... ne zaman görüşelim?

peki bu hatalarla dolu dünyada harun tekin’in hatasının ağırlığını abartıyor olamaz mıyız? şu bağlamda gerçekten de harun tekin’e hak ettiğinden ağır bir eleştiri yöneltiliyor olabilir: harun tekin (düşünüldüğü kadar) “prim yapma heveslisi” birisi olmayabilir gerçekten de... belki de sadece “rotada”, “doku ayarında” hata yaptı. kaldıramayacağı, dokusunun uyuşamayacağı bir sosyal misyonun altına giriverdi ve karşısında aşırı zekice ve acımasız bir eleştiri buluverdi. belki de sadece düz anlamda “prim yapmak” için değildi savaş karşıtlığını seçmesi, belki de kafasında birçok fikir, birçok hesap vardı. sonuçta her yanlışın arkasında prim yapma arayışı aramak da biraz klişe bir tavır. ama ekşi sözlük kitlesi bunları düşünmeyecek kadar acımasızdı. mor ve ötesi’nin savaş karşıtlığındaki çarpıklığı doğru bir şekilde tespit etmişlerdi ve bu tespitlerinin tadını en acımasız, abartılı ve alaycı şekilde çıkarmak istiyorlardı. bu nedenle de mor ve ötesi “siyaseti prim yapmak için kullanan” bir grup olarak tanımlanmaya başladı ekşi sözlükte.

mor ve ötesi’ndeki elemanların sahip olduğu üne, renkli hayata, popülariteye sahip olmayan ama zeka ve birikim açısından onların en ince hatalarını görebilecek bir düzeye sahip olan insanlar barındıran bir kitle belirdi ekşi sözlük’te. bu kitle, mor ve ötesi’nin gözünün yaşına bakmadı. çünkü keskin, acımasız, öfkeli, yapaylığa tahammülü olmayan, “duruş”, “biçim”, tutarlılık, ayrıntı konusunda hassas bir kitleydi bu kitle ve mor ve ötesi’nin savaş karşıtlığının biçimini, duruşunu, konumlanışını beğenmemiş, samimiyetine inanmamıştı. mor ve ötesi, kentsoylu gençliğin sözcülüğüne soyunabilecek, siyasi bir misyon üstlenebilecek olgunluğa ve ağırlığa sahip olmadığı, “bireysel takılırken”ki içtenliğini ve özgünlüğünü sosyal sorumluluk alırken yitirdiği yönünde bir izlenim bırakmıştı ekşi sözlük kitlesinin önemli bir kısmı üzerinde.

sonuçta bush’un bombalarının karşısında üç-beş gencin eleştirisinin çarpıklığı, samimiyetsizliği, ruhsuzluğu, özgünlük yoksunluğu ne kadar ağır bir sorun olabilir ki? evet, harun tekin’i elbette ki bush’a tercih etmek gerekiyor, ama harun tekin’in ekşi sözlüğün nazizme yataklık ettiği yönündeki inancının bush’un irak’ın bir nükleer tehdit oluşturduğu yönündeki iddiasından çok daha mantıkdışı olduğunu da unutmamak gerekiyor. yazımı bir “geyik”le bitireyim: tek örnekten yola çıkmak ne kadar garantili bir argümantasyon yoludur bilmem ama ben hem ekşi sözlük yazarıyım hem de nazi değilim. hitler’le(ne gerçek hayatta, ne sanal ortamda) hiç tanışmadık. "
0 favorites - -
(bkz: #7605925)
0 favorites - -
mor ve ötesi belki bireysellikten yola çıktı ama politik duruşları da her zaman seziliyordu. pat diye fark etmediler dünyanın yalan söylediğini falan. imaj köpeği olmayacak kadar da saygıları olduğuna inanıyorum kendilerine. zaten eskiden beri var olan kaygılarını ve duruşlarını dikkatli bir dinleyici fark edebilirdi mesela.
(bkz: doğru yanlış)
(bkz: pis)

"kim demiş ülkem geri kalmış?"

ya da en azından gül kendine albümüne şöyle bir göz atıp şu yazıyı fark edeblirdi;
"bu albüm dünyanın gidişatından endişe duyanlara adanmıştır..."
0 favorites - -
yanlış anlaşılma kaygısıyla paragrafına paragraf eklenmiş yazı. başlıktaki "osuruktan teyyare, selam söyle o yare" tadı ise bambaşka*...
0 favorites - -
en az harun'un yazısı kadar dikkate alınması gereken, bir başka önemli yazıdır.
0 favorites - -
mor ve ötesi'nin ratm tandansını, tepkisel müziğin çoktan endüstrinin tekeline geçmiş olduğu gerçeğine bağlamış bir yazı. bunu farketmiş çalışlar, ama ve fakat mor ve ötesini bunu yaptığı için kınamasına mana vermek de biraz zor. hani çok aşina değilim adamların müziğine kulağıma zorla kakılan liste şarkıları dışında; lakin adamlar da kalkıp endonzeya-doğu timor-abd üçgenine veya rwanda katliamına tanınan yayın süresine, yazılan çizilen satır eksikliğine, dünyanın spesifik ve birilerinin leyhine olan ilgisine/ilgisizliğine yöneltmemişlerki eleştirilerini. "bush'un ta bilmem neresine koyiim" demişler. ben de diyorum, kapıcı da diyo, kıçına fare sokup cinsel hayatını renklendirmeye çalışan richard gere da diyo. ha mor ve ötesi cd'nin sonuna kürtçe bonus track koyar, valla o zaman ben de gider kalkmamak üzere yatağıma uzanırım, çüş derim.
0 favorites - -
tepkisel müziğin endüstrinin tekelinin eline geçmesi gerçeğine bir güzel dokunduran sayın reşat çalışlar, ne yazık ki, tam da bu noktada kınadığı durumun tam ortasında duranlardan birinin de ta kendisi olduğunu nedense görememiş; çok da ayıp etmiştir.

reşat çalışlar da tepkisel kültürün endüstriyle çoğaltılan ürünlerinden birisidir; buna ortaktır.

"resat calislar dat kom" isimli mütevazı sitesinde anlattığı üzre; sushi ısmarlıyor diye kızan oral abisinin, kendisine gecikmiş olsa da, başka noktalarda ve durumlarda da kızmasını diliyor; kendisini aynaya bakmaya çağırıyor, alnının çatından öpüyoruz. evet, tam tam tata!

özel not: reşatcığım, sen sushi ısmarlıyorsun diye kızıyor babacığın ama, o da zamanında tarihi geçmiş sushi gibi senin evde yazdığın yazıları pazarlıyordu bize. "minibüs caddesi ve bağdat caddesi" karşılaştırmalı yazını unutamadım. sen de unutmayasın, bunu da bir yerlerde yazasın. ayrıca ünlüler listesinde adımı göremedim, çok kırgınım.
0 favorites - -
mor ve otesinin ya da harun tekinin naziler eksi sozlukte gibi bir cikis yapmasinin sebebini cok guzel anlatabilmis fakat sozlugun bir kisminda olusan mor ve otesine olan bakis acisini dogru iletememis yazidir...
mor ve otesinin sozde alternatifligine ve muhaliflige duyulan tepkinin nedenini, mor ve otesinin bireysel bir eksenden yola cikmis olduguna, sonradan muhalif olmalarina ve hayatlari garanti kisilerin bir sekilde muhalif durmalarinin o kisilerde igreti durduguna, sozlugun bir kisminin da bu yuzden mor ve otesine karsi olduguna baglamistir bu yazi.
oysaki mor ve otesinin sozde muhalifligine duyulan tepkinin sebepleri daha baskadir..
mantikli her insanin kabul edebilecegi gibi, parasi olan, bireysel tavir sergilemis olan savas karsiti, muhalif, alternatif olamaz onermesi salakca bir onermedir.. bu yuzden mor ve otesini ciddiye almayan, hatta sert elestiri yapan zaten sacmalamaktadir..
yapilan gercekten sert elestirilerin temelinde, resat calislarin onermelerinden daha farkli bir tavir yatmaktadir.

yapilan sert elestirilerin, olusan tepkinin temeli, mor ve otesinin sundugu imajin, ortaya koydugu tavrin sadece laflardan olusmasi, herkesin de sadece laftan ibaret olan bu tavirlara ve durusa anlamsiz bir sekilde saygi duymasidir.

soylemleriyle yaptiklarinin hicbir sekilde birbirini tutmamasi, buna ragmen kimsenin de cikip, naapiyosunuz dememesidir...

insanlarda muhalif izlenimi birakip, gercekten muhalif olunmasi gereken konularin icini bosaltmalari, peslerinden gelen kitleyi de bu sozde muhalefet cercevesinde hapsetmeleri, cok ciddi bir tavir olmasi gereken gelme bush gibi bir slogani mesela fanta turneleriyle ayni algilama seviyesine indirgemis olmalaridir.

muzige saygiliymis tavri sergilemek icin kral tv muzik odullerini secmeleri, muzige saygi kavramini kral tv muzik odulleri gibi bir yerde elinde o kurumun oduluyle dile getirmeleri, bu kavrami alisanla mahsun kirmizigul arasina bir yerlere sikistirmalaridir.

sergiledikleri kof tavirlari yemeyen kisilerle tartisma platformunu, naziler var orda naziler gibi, en basit, en kolay taraftar bulabilecek, en cabuk dikkat cekecek, en az zeka gerektiren sekilde kurmaya calismalaridir.

sonuc olarak problem sadece konulan tavrin grubun uzerinde igreti durmasindan, samimiyetsiz olmasindan ote, tum bunlarin artik, sahip olduklari genis kitleyle beraber ici bosaltilmis kavramlar olusturmasi ve cok onemli, gerekli bu kavramlarin gercek anlamlarini kaybetmelerine sebep olmalaridir.

ulkenin sozde muhalif grubunun gercek muhalif kavramlarin ve tavirlarin icini bosaltmasina duyulan kizginliga donusmustur olay.

gerekli muhalif tavirlarin sergileniyormus gibi yapilip sergilenememesi, sonuclarinin da muhalif tavirlari acisindan gerizekali ve muzikal yetersizliklerinden dolayi estetik yoksunu kitleler olusturmasi, ve bu kitlelerin kendilerini alternatif kabul edip ulkenin muhalif, alternatif boslugunu dolduyormus gibi yapip yer isgal etmeleri ve hicbir somut sonuca ve tavira ulasamamalari, gercek bir durus sergileyememeleridir problem...
0 favorites - -
harun tekin`in, muzisyen kimligini ozellikle disarida biraktigi bir platformda ortaya koydugu bireysel fikirlerini mor ve otesi adina bir grup deklarasyonu olarak yorumlayan;

yazarin, savasa ve irkciliga karsi gurultu cikarmanin amacini ilgi cekmekten ibaret gordugu bakis acisiyla populer bir rock toplulugu hakkinda gurultu yapma nedenini merak ettiren metnin basligi.

(bkz: #1874014)
0 favorites - -
Next (2) - Last Page (2)