bestesi ve güftesi necdet tokatlıoğlu'na ait şarkının sözleri şöyledir:
yılları durduracak
güneşi doğduracak
dünyamı donduracak
bir sevgi istiyorum
deli gibi sevecek
ömür boyu sürecek
gözlerimde tütecek
bir sevgi istiyorum
halimi anlayacak
derdime katlanacak
benimle ağlayacak
bir sevgi istiyorum
deli gibi sevecek
ömür boyu sürecek
gözlerimde tütecek
bir sevgi istiyorum
necdet tokatlioglu'nun nihanend sarkisi, en iyi yorumu zeki muren'inkidir.
bu filmde
türkan şoray hamiledir kızı yağmur'a. epey kilolu olduğu için de onun sahneleri ya çok uzaktan , ya sadece göğüs hizasından yakın plan çekilmiştir.
kemal sunal'ın efsane filmi
şabaniye'nin bir sahnesinde çalan şarkıdır ayrıca. çiğdem tunç, kemal sunal ve bir bonus olarak filmde bir rolü olmayan nerden geldiği belli olmayan tecavüzcü coşkun buz pateni yapmaktadırlar ve kemal sunal yere düşünce tüm ekip kopar. şarkı bitince çiğdem tunç şöyle der: bana gülmeyi öğrettin sen.
*
su faturasını yatırmak için belediyeye giderken, dayımı arabasında radyoda tekrar duymamla beni dumura uğratmış şarkıdır. iki dakikalık yolculuk esnasında beni ağlamanın eşiğine getirmiş, dayıma çaktırmamak için “aslında ben önce kasaba uğrayacaktım” diyerek arabadan erken inmeme de sebep olmuştur. olsun, yürüyüş oldu bana da.
tüm gün zihnimde tekrar tekrar çaldı durdu bu şarkı. düşündüm. bu şarkıyı ben yazmışım sanki, ne kadar da benim hislerimi anlatıyor dedim kendime defalarca. sözlerin bu kadar vurucu olmasının sebebini düşündüm.
aslında hepimiz, çağın bir gerekliliği olarak çok hassasız. seviyoruz, inciniyoruz. ve ben kendim için konuşursam, beni, benim sevdiğim gibi sevecek birini istiyorum. benim halimi anlayacak, benimle birlikte ağlayacak, ama beni güldürmesini de bilecek, ara sıra özleyeceğim, yani sürekli dip dibe olup da bir süre sonra baymayacak bir insan istiyorum. çok da bir şey istiyormşum gibi gelmiyor. ama iş reel hayattaki ilişkilere geldiğinde, kazın ayağı öyle değil. kimse, ki bu kimseye ben de dahilim, yeterince sevmeye yanaşmıyor, incinmekten korkuyor, kazık yemekten korkuyor, başkasının sorumluluğunu almaktan kaçınıyor, hatta bundan korkuyor.
böyleyken böyle. yeterince sevmediğimiz için yeterince sevilmiyoruz ve dolayısıyla da şarkılardaki aşklarla dumura uğruyoruz, filmlerde ağlıyoruz. bence, bu şarkı tekrar söylenmeli, birileri çıkıp cover ını yapmalı. her ne kadar zeki müren yorumunu tercih etsem de, sanki bu sözleri radyo ve televizyonlarda duymaya daha çok ihtiyacımız varmış gibi.
sanırım "tek taşaklı trt" dönemlerinde bu şarkı anons edildikten yani
ayşe egesoyun ruhuna girdiği bir spiker kardeşimiz ilk dört mısrayı okuduktan sonra "hangimiz istemiyoruz ki, zeki müren in yorumuyla" tarzı bi beyanda bulunmuştu. ve sahneye saat yönünde dönen görüntüleriyle sanat güneşimiz çıkmıştı.
hayata ve aska bakis acisi tamamen degisen (bkz:
zamane gencliği)nce;
akşam benle içecek
gece bize gelecek
sabahsa terkedecek
bir sevgi istyorum
diye yeniden yazılası mükemmel şarkının ismi..
zeki müren'in insanın ruhuna işleyen sayısız eserinden en sevdiğim sanırım.
bu şarkıyı dinlemek için illa türk sanat müziği sevmek zorunda değilsiniz ya da ne bileyim türkçe bile bilmenize gerek yoktur şarkı sizi alıp götürür.
ruhunuzu dinlendirmek mi istiyorsunuz? listenize alın öyleyse.
1984 yapımı,
kartal tibet yönetimindeki bu filmin fon müziği
bir günah gibi'dir.
yanlızliktan bunalmış insanların, yanlızlıkları cana tak ettigi anda ağızdan çıkan ilk cumledir. bilinmelidir ki sadece sevgi degil, huzur veren bir sevgidir insanın ihtiyacı olan, tıpkı anne sevgisi gibi koşulsuz ve şartsız.