hürmetkâr ve samimi bir anı-yorum kitabı; edebiyatla dopdolu, kıymetli bir dostluğun serencamı.
amma velakin, pek yazık ki içeriği intizamlı bir şekilde hazırlanmamış, dikkatli bir editörün gözünden, elinden geçmemiş. geçseymiş, anılarla yorumlar gereğince ayrılıp tasnif edilir, küçük çaplı bir karmaşaya ve okuru olumsuz şekilde etkileyebilecek kopukluklara, dağınıklıklara yol açılmamış olurmuş. (yazarın eski usûle göre tercih ettiği ama yer yer göz yoran yazım tarzı ve ona bağlı olarak oluşan noktalama hataları da hiç önemsenmemiş, düzeltilip en azından güncel/ortak bir çizgiye getirilmemiş, onlar göze takılıp dururken okumaya çalışmak da çok çok yorucuydu.) abdülhak şinasi hisar, daha incelikli bir hazırlığa ve sunuma layıktı(r) hâlbuki.
sermet sami uysal, hisar hayattayken, onun özel isteği üzerine bir kitap hazırlayıp yayımlamış. "abdülhak şinasi hisar: hayatı, san'atı, eserleri, en seçme parçaları ve edebiyatçılarımızın hakkındaki yazıları" başlıklı, 61 basımı o kitapta, hisar'ın kısa özet sayılabilecek bir biyografisi, hayatından eserlerine yansıyan bazı izler, gündelik hayatına dair birkaç gözlem ve daha çok eserlerinin/metinlerinin yorumu, tahlili mevcuttu, yani tam olarak "anı kitabı" denilemezdi. ("armağan kitap" denilebilir belki.) bu kitapta ise ilk bölümlerde -beklediğim kadar olmasa da- biraz anılar, daha yakın gözlemler buldum. uysal, hisar'ın imza gününe gidip de tanışmalarından sonra, onun, yahya kemal ile ilgili yazıları dolayısıyla kendisine nasıl muhabbet besleyip dostluk kurduğunu, evine davet ettiğini ve sonraki zamanlarda, kendisi hakkında böyle bir kitap yazmasını teklif ettiğini anlatmış. aradaki ortak ve mühim makamlardaki dostlarının da
* teşviki ile uysal, kitabı hazırlamayı görev bilmiş. ilk kitapta bu detaylar yoktu mesela. (ki o kitapçık, "kutsal bir emanet gibi korunarak" komple bu kitaba dâhil edilmiş. ilave anılar ve yazılar da konulunca kitap zenginleşmiş.)
fakat hisar'ın ailesine ve "tanınmadan" önceki yaşantısına dair verilen detaylar çok derinlikli değil, bu ikinci kitapta bile belli başlı konulara değinilmiş sadece, hattâ çoğu yerde kitaplarından metinlere, muhtelif yerlerde verdiği röportajlara başvurarak özet geçmiş gibi, uysal. ama misal, "hisar'ın beş çayları" bölümünde evinden ve davetlilerinden, ziyaretçilerinden bahsederken enteresan portreler de anlatmış. keşke o bölüm gibi, daha çok "yakın" gözlemler bulabilseydim, kitabı daha ayrı bir yere koyardım sanırım.
yine de bazı kısımları okurken çok etkilendim, yüreğim aşina duygularla sızladı. "varlık içinde darlık çeken" bir hayat
* sürmüş hisar, bu dünyadan göçüşünün de hazin ve garip olması gibi... kitabı okurken bir kez daha düşündüm de zamanda yolculuk mümkün olsaydı, hisar'ın vefat gününe, hiç olmazsa eşyalarının kapı önüne çıkarılıp mahzun bırakıldığı güne gitmeyi, gerekli vazifeleri yapmayı isterdim sanırım.
ilk kitapta uysal, hisar'ın kendisine imzaladığı nüshaları paylaşmamıştı, bu kitapta ise hepsine tek tek, ilgili bölümlerin başında yer verilmiş. o kıymetli "hatıralar" uysal'ın vefatından sonra ne oldu, kimlere geçti acaba?
dağınık anlatımlı ve göz acıtacak kadar çok imla hatalı da olsa, hisar hakkında birincil sayılabilecek gözlemler, detaylar içerdiği için, hisarsever okurların başvuru kaynağı olabilecek bir kitap velhâsıl.