stefan zweig tarafından kaleme alınmış aynı isimli romanın çağdaş serter tarafından sahnelenen tek kişilik oyun uyarlaması.
oyun dekoru bir masa bir sandalye bir askı ve bir bavuldan oluşuyor. çağdaş serter oyun boyunca bu eşyaları kullanarak mektubunu okuyor.
takıntılı bir aşka sahip olan kadının platonik olarak başlayan sevgisinin daha sonra nasıl ilerlediğini anlatıyor karakter oyun boyunca. onunla nasıl karşılaşmalar kurguladığını, nasıl tanıştığını, nasıl birlikte olduklarını, nasıl koltuklarını...
aslen aşık olduğu adam tarafından hiç fark edilmemiş olduğunu kabullenmeden, ondan olan çocuğunu nasıl büyüttüğünü.
sürekli olarak yaşadığı fark edilme çabasının aslında takıntısının bir sebep-sonuç döngüsünün parçası olduğunu oyun boyunca sürekli hissediyorsunuz.
mektubu yazmaya oğlunun ölümünden sonra başlamış olması, sanırım aynı zamanda, aşık olduğu adami da suçlamasından kaynaklanıyor.
oyunu izledikten sonra keşke önce kitabı okusaydım diye düşündüm. sahnede eksik kalan bazı noktalar daha pürüzsüz olabilirdi böylece.
çağdaş serter ise oyun boyunca sahneyi hiç boş hissettirmedi. selamlama sırasındaki gülümsemesi, yüzündeki mutluluk gerçekten yüreğinden dışarı vuruyordu. öyle mutevazi bir şekilde o da seyirciyi alkışlayarak bitirdi oyunu.