sanırım yeterince zeki olmadığım için bir türlü zihnimde canlandıramadığım dönem.
insan zekası doğrusal düşünmeye odaklı. doğrusallığın dışına çıkabilenleri de zaten "dahi" gibi sıfatlarla tanımlıyoruz. kolay olmuyor yani bir
albert einstein, bir
stephen hawking olmak.
konuyu dağıtmayalım, ben
big bang ile ilgili geçen her tartışmada "ya big bang öncesi ne vardı?" sorusunu soran gabilerdenim.
"şu vardı" diyen adama karşı da şark kurnazlığı ile çirkefleşiyorum. "peki ondan önce ne vardı?". böyle gidiyor bu. daima zaman odaklılık, olayların kronolojik sıra takip etme zorunluluğu gibi ayrıntılar benim verilen yanıtları algılamamı güçleştiriyor.
bir ara, yirmili yaşlarımdaydım sanırım,
douglas adams'ın
çoğunlukla zararsız kitabının giriş kısmı biraz yardımcı olur gibi olmuştu konuyu anlamama, ama sonra geçti. ben anlamadığımla kaldım.
şimdilerde,
battlestar galactica yeniden depreştirdi içimde gizlenen kalın kafalı, laf anlamaz adamın karışmış kafasındaki soruları. "bunların tümü daha önce oldu ve şimdi yeniden olacak" dedikçe dizideki karakterler, tilt oluyorum ben oturduğum yerde, elimi falan ısırıyorum, iç çekiyorum, inliyorum saf saf.
"bildiğiniz bir şey var ve söylemiyorsunuz şerefsizler" diyerek ağız dolusu küfürler ediyorum onlara içimden (
number six hariç. candır number six). eşim dizinin heyecanına kaptırdığım için yerimde duramadığımı sanıyor. bilse içimde kopan fırtınaları...
"ahanda
big bang'e gönderme bu diyorum. salınan evren şeysine bağlayacaklar olayı. evrenler üstü kolektif zeka falan diyecekler diye bekliyorum.
demiyorlar ama. yaptıkları tek atraksiyon radyodan
all along the watchtower duymak oluyor son beş
saylon*'un dördünün.
"hay
bob dylan dütsün sizi lan ne alaka?" diyorum bir yandan da bu baba şarkıyla keyiflenip ritm tutmaktayken. "cover fena olmamış hacı" diyorum. "düzgün konuş benle" diye kendime getiriyor beni eşim.
"alacağın olsun
bear mccreary. dizi zaten kafamı karıştırırken bir de sen evliliğimi sarsıyorsun" diye hayıflanıyorum.
konu ile ilgili olarak gelebildiğim ve tıkanıp kaldığım nokta burasıdır.
soruyu bana yöneltenlere gevrek gevrek gülüp "
42" diyorum bu arada.