beynin 6 saniye önceden karar vermesi
Previous / Next (3) - Last Page (6)

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

bazıları için 6 saniye değil, tamı tamına 8 dakikadır.

"ışık hızının da bir sınırı olduğunu öğrendiğin gün gökyüzüne baktın. güneşi gördün. ancak gördüğünün, güneşin geçmişi olduğunu anladın. haklıydın. güneşin dünyaya uzaklığı yüz kırk dört milyon kilometre ve ışığının gezegene ulaşması sekiz dakika sürüyor. dolayısıyla bir gün, güneş sönerse, bunu ancak sekiz dakika sonra anlayabileceğini kabul ettin. sekiz dakika boyunca, güneş sönmemiş gibi yaşayacak olan insanları düşündün. her anın, o son sekiz dakikaya dahil olabileceği olasılığını kabul ettin. en önemlisi, düşüncenin davranışa dönüşme süresinin de en az sekiz dakika olabileceğini hayal ettin. aradaki sekiz dakikayı, doğanın bir parçası olarak gördün.

sevgilisini sevmekten vazgeçmiş insanın, ancak sekiz dakika sonra bunu açıklayabilmesini olgunlukla karşıladın. sekiz dakika boyunca sevildiğini düşünmeye devam eden insanın gerçekle çarpışınca kırılan hayaline acımadın. çünkü gözlemleyebildiğin her davranışın geçmişteki bir düşüncenin eseri olduğunu anlamıştın. tanığı olduğun ve insanlar tarafından temeli atılmış olan dünya her şeyiyle geçmişe aitti."

hakan günday - azil
7 favorites - -
deterministik (yani sonucu daha önceden yeterli bilgi ile hesaplanabilir bir) sistemden beklenendir. düşünürseniz beyin fizik kanunlarının esiridir. fizik kanunları da beynimiz üzerinde deterministik bir çerçeve çizer. biz henüz bir hücreyi bile süper bilgisayarlarımızda simüle edemesek de bir sistem (mesela beyin) doğru girdiler ile (ilk hali ve fizik kanunları) hesaplanabilir ve belli bir süre sonraki hali bulunabilir. pratikte bu zor olsa da mümkündür. beyin de fizik kanunlarının esiri olduğundan ve bu yüzden deterministik olduğundan çıktısı (mesela verilen kararlar) da deterministik olacaktır. bu yüzden özgür irade dediğimiz şeyin aslında bir yanılsama olduğunu söyleyebiliriz. bunun kabaca bizim yaşamımızdaki hali, bireyin yaşadıklarının ve kendi genetik kodunun onun karakterini belirlemesidir. birey ikisini de seçemez ve etkileyemez. daha doğrusu etkilemeye başladığı andaki karakteri daha önce yaşanılanların ürünü olduğunan o etkisi de özgür değildir. deterministik bir sistemden rastgele bir sonuç çıkması da imkansızdır.
2 favorites - -
(bkz: #30285453) buna ek olarak istencin özgür olmayışı kısaca şunu der: herkesin değiştirmesi mümkün olmadığı bir karakteri, tabiri caizse bir ham maddesi vardır, bu maddeden bilinç doğar ve kesinlikle ondan ayrılamaz, söz konusu karaktere/maddeye göre şekillenen bilinç, dış uyarıcılar veya güdüler ile evrenin her yerinde geçerli olan bir neden sonuç ilişkisine girerler, determinizmin kuralları burada da işler ve sonuçta da dünyadaki eylemlerimizi belirlerler. bilinç, uyarıcılar ve karakter arasındaki bir köprü vazifesi görür. ve bu üçü sürekli bir uyum içinde çalışır. birinin dediğinin tam tersini öteki yapamaz. yaradılıştan ahlaklı olan bir adam hayatının sonuna kadar öyle davranır, cimri cimri olarak, sefih sefih olarak, budala budala olarak kalır. kadınlardan bir tane bile klasik müzik bestecisi çıkmamıştır örneğin. yalnız insan bilgi edindikçe görüşleri değişebilir ama karakteri asla. örneğin küçükken din eğitimi alan biri, yaşı ilerleyip bazı bilgileri öğrendikçe dinlerin insan yapımı olduğuna hükmedebilir. dini görüşlerini karakterine uygun kesilip biçilmeyen bir elbise gibi bir kenara bırakabilir. yapının sıvası, boyası veya kiremitleri değişebilir ama temeli asla değişmez. platon ve sokrates de erdemin kesinlikle öğretilemeyeceğini söyler. uzun süre görmediğimiz bazı insanlarla karşılaştığımızda, onların en son bıraktığımız zamanlardaki işlerle uğraştığını görüp hiç değişmediklerini söylememiz de karakterin değişmezliğine işaret eder ve görüldüğü gibi bütün bunlar eylemler sayesinde bilinebilir. schopenhauer insanın öz bilincini bir teleskopun en dip tarafındaki karanlık kısma benzetir ve o yüzden bunu özden çıkarmamız mümkün değildir der ama insanın vücut, kemik, organ veya kas yapısından detayları hakkında bilgi edinilirse onun karakterine dair bir fikir de edinilebileceğini söyler.

ham maddeden yani karakterden bilinç oluşur, bilinç ise dünyadaki dış uyarıcılardan hem kendisine hem de sayesinde oluştuğu karaktere en uygun olan ne ise onu eylem olarak seçer. insan istediğini yapabilir yani bilincimiz bize ne istiyorsak onu yapabileceğimizi söyler ama istediğimiz istemek durumu, yani bilincin kararlarını aldığı yerin bir tık ötesinde olup bitenler değiştirilemez. dolayısıyla insan istediğini yapabilir ama istediğini isteyemez. ayrıntılı bilgi için: (bkz: istencin özgürlüğü üzerine)

(bkz: baruch spinoza/#12717534)
17 favorites - -
israil'de yapılan bir araştırmaya göre de beyin 6 saniye önce karar veriyor, 7. saniyede de ayaklarını uzatıp dinleniyormuş.
0 favorites - -
6 saniye kısmı değişken olmakla birlikte, kararların biz farkına varmadan daha önce bilinçaltında alındığı bir çok deneyle gösterildi. wiki'den okuyunuz: http://en.wikipedia.org/…/neuroscience_of_free_will
bize düşen ise bu kararları sahiplenmek.

çok şaşırtıcı bir şey değil. bilinçaltında envai çeşit proses çalışıyor, sadece gerek görüldüğünde bilince sunuluyor bilgiler. beyindeki prosesler kişinin "dikkati" için birbiri ile yarışıyor gibi düşünebilirsiniz. örneğin yan masadaki konuşmada bir anahtar kelime geçince bir anda orayı duymaya başlarsınız. önceden duymuyor muydunuz? önceden de dinliyordunuz ama beyinde yukarılara çıkmadan eleniyordu oradan akan bilgi.

bir şeye bilinçli karar verdiğinizde de aslında bunu bilinçaltındaki proseslerin etkisinde yapıyorsunuz. alttaki proses sadece ilgili kararı sizin "dikkatinize" sunuyor.

*****

hoş, böyle olmasa bile bilicimizde konuşan "ses" de zaten harici faktörlerin ve genetiğin şekillendirdiği bir karakter. yani bırak bilinçaltını, bilinç de dış çevrenin etkisine verilen bir tepki. rüzgarın etkisiyle savrulan bir yaprak parçasından bir farkımız yok.

******

bu deneylerin özgür irade kavramını yanlışlayıp yanlışlamadığı ise başka bir tartışma. (bkz: compatibilism)
9 favorites - -
çoğu kişi tarafından yanlış anlaşılmış bir olgu.

konunun kader ile veya zaten verilmiş kararları yaşıyor olmamızla veya gelecekteki birşeyi önceden bilmekle alakası yok. kararı veren gene aynı kişi sadece verdiği kararın derin bilinçten, bilinç düzeyine çıkması ve eyleme geçmesi arasında 6 saniye geçtiğini ispat etmeye çalışıyor.

örneğin size az sonra iki sayı göstereceğimi ve tamamen rastgele olarak iki sayıdan birini seçmenizi isteyeceğimi söylesem. genelde karar sayılar açılmadan önce bellidir. bu tahmin edilebilirliğin altında yatan insanın karar verme mekanizmasının ardında yatan olguların belli kriterlere bağlı olmasından gelir. gözlemci hangi sayıyı seçeceğinin tamamen rastgele olacağı konusunda kendini şartlamış olsa bile. sayılar açıldığında geçmiş hafızasından bazı kıyaslamalar yapar ve bu kritere göre sayıyı seçer. kimi insan tek sayıları seçer, kimi büyük olanı, kimi az önce fark etmeden şartlandırılmış olduğu sayısı vs. vs.

verilen kararın 6 saniyede bilinç düzeyine ulaşıp eyleme geçmesi evrimin bize bir armağanı olabilir. belki de milyonlarca yıl önce verdiği hatalı kararı aniden uygulayan insan beyni evrimleştikçe kararları daha derin ve daha analitik bir süzgeçten geçirmeyi öğrenmiştir.

ya da bu şekilde yapan canlı kalmış aslan sürüsünün sayısına, kendi avcı sayısına ve silahlarına bakmadan aslana saldıran ölmüş gitmiştir. bu süzgeç içinde kararın yada fikrin eyleme geçerek bilinç düzeyine ulaşması daha çok kriter ile kıyaslanıp daha yoğun biçimde işlendiğinden bu kadar sürmektedir. deneyin bir adım ötesinde bir risk ya da kazanç faktörü ekleyip verilen kararın süresinde veya işlenmesinde bir değişme olup olmadığını incelemek ilginç olurdu.
6 favorites - -
yanlış bilmiyorsam 1970'li yıllarda benjamin libet tarafından ilk olarak deneyleri yapılan ve duyurulan bir fenomen. özellikle bazı fiziksel hareketlerde beynin ön hazırlık yaptığına işaret ediyordu. sonradan çok farklı deneylerle bu olgu defalarca ispatlandı. hatta bazı deneklere sonradan ilk verdikleri kararı değiştirme yönünde telkinlerde bulunuldu ve bu konuda bazı aşamalar kaydedildi. artık belgesel kanallarında bile işlenen bu konunun önemi aslında tahmin ettiğimizden çok daha önemli?

pek çoklarının düşündüğü gibi bu olay kader olayının ispatını sağlayan bir fenomen değil veya determinizm ile alakası yok. libet'in sonradan conscious mental field olarakta inceleyeceği gibi asıl soru bilinç beynin neresinde sorusudur. yani ben adını verdiğimiz kavramı hala beynin bir merkezindemi, ötesindemi olduğunu anlamış değiliz. burada o yüzden beyinde karar verme mekanizmasının bizi yanssıttığından yola çıkarak yapılan bu araştırmalar durumu daha da çıkmaza çıkardı. çünkü hala beyindeki ben bilinci bulunabilmiş değil. bu yüzden de libet fiziksel olarak ispatlanamayan bir tür elektromanyetik alandan bahsediyor ki, bu da din kavramında geçen ruh kavram ile benzerlik gösteriyor.

konu çok detaylı ve nette yeteri kadar video, makale mevcut konuyla ilgili. bu konu klasik hayat anlayışımızı değiştirebilecek derecede önemli buluyorum ve henüz beyin araştırmaları konusunda yolun çok başındayız.
1 favorites - -
beyni olmayanların dert etmemesi gereken durum.
3 favorites - -
bu durum özgür iradenin olmadığını gösteren bir kanıttır, ancak tercihte bulunmamız ve bu tercihin bilincine varmamız eş zamanlı olsaydı dahi özgür iradeye sahip olmazdık. yanı şu altı saniye sıfır saniye olsaydı, yine bir şey değişmezdi.

bütün bilinçli tercihlerimiz beynimizde gerçekleşen aktiviteler sonucu oluşur. bu aktiviteler ise bilinçsiz, istem dışı bir biçimde gerçekleşmektedir ve üzerlerinde herhangi bir kontrol gücümüz yoktur.

tercihlerimiz geçmiş deneyimlerimize, genetik mirasımıza, fizyolojimize ve büyük ölçüde şansa bağlıdır. anne ve babamızı, dna'mızı, beynimizi biz seçmedik. silsile yoluyla geriye gidersek, geçmiş deneyimlerimizi de seçme şansımız olmadığını görürüz. büyüdüğümüz çevreyi, aile ortamını, içerisinde bulunduğumuz toplumun kültürel değerlerini, otobüste karşımızda oturan adamın okuduğu gazetenin manşetini biz seçmedik. ruhun varlığına inanmak da sonucu değiştirmeyecektir. ruhumuzu da biz seçmiyoruz. beyimizde gerçekleşen fiziksel aktiviteler ne kadar bilinç ve istem dışıysa, ruhumuzda meydana gelen doğaüstü aktiviteler de o kadar bilinç ve istem dışıdır.

"beynimdeki nöronlar/ruhum da bana ait, o yüzden aslında tercihi ben yapıyorum" şeklindeki bir argüman da hatalıdır. burada mesele tercih mekanizmasının fiziksel/ruhani varlığınızda değil, bilinç ve iradeniz kontrolünde çalışıp çalışmadığıdır. böbreklerimiz de bize aittir ancak bilinç ve irademiz dışında kanımızı süzerler. kanımızı özgür irademizle süzmediğimiz gibi, beynimizde gerçekleşen ve bilincimizde belirecek bir sonraki düşünceyi belirleyen nörolojik işlemleri de özgür irademiz ile gerçekleştirmiyoruz.

özgür irade illüzyonunun yıkılması, dini bitirecek en önemli gelişmelerden biri olacaktır. özgür iradeye sahip olmadığını farkeden bir insan öldükten sonra ödüllendirilmesi ya da cezalandırılmasının saçma olduğunu derhal kabul etmek durumundadır. eğer seçim yapmakta gerçekten özgürsek, daha biz neyi seçtiğimizi bilmeden saniyeler önce sonuç nasıl bilinebiliyor? önce tercihte bulunup, sonra bu tercihin bilincine varıyorsak bu tercihi yapmakta nasıl özgür olabiliriz? din savunucularının bu sorulara verebileceği cevap yoktur.
1 favorites - -
tuvalete girdiğin zaman "bugün lavaboya mı işesem acaba?" diye düşünmezsin, direk klozete gider oturursun. günlük rutinde bilinç her konuyu tekrar tekrar değerlendirmez. eğer öyle olsaydı deneyim dediğimiz şeyin bir anlamı olmazdı ve her gün yaptığımız çok basit seçimleri bile beyni yoran bir düşünce sürecinden sonra karar verirdik. bu tip önceden karar verdiğimiz ve genelleme yapabileceğimiz işleri beynin daha düşük rütbeli kısımları halleder ve evet bu seçimler tahmin edilebilirdir.

bu deneyde ise "sağ sol" gibi çok basite indirgenmiş ve sonuçları -denek açısından- önemsiz bir seçimi "e işte biz 6 saniye önceden biliyoz bunnarı" demek düpedüz ergen popülizmi olmuş! bi kere denek deneyin seçimle ilgili olduğunu bildiği için denek olmaktan çıkıyor!

ikiz çocuk sahibi bir anne çocuklarının hayatı hakkında seçim yapmaya zorlansa ve 6 değil 1 saniye önce tahmin etseler o zaman inanırdım ama böyle olmamış. siz en iyisi klozete işemeye devam edin.
0 favorites - -
Previous / Next (3) - Last Page (6)