beni sakın yumruklardan

Şükela: Nice | Last 24h | Today | All

başlı başına zaman kaybı tiyatro oyunu. genelde oyun çok kötü değilse böyle yorumlar yapmam emeğe saygıdan dolayı ama bu oyun gerçekten öyle böyle kötü değil. biraz oraya biraz buraya dokunayım diyen inanılmaz didaktik bir metin, ecem uzun un kötü oyunculuğuyla bir araya gelince yiğit sertdemir in oyunculuğu bile kurtaramamış oyunu. çıkışta aklımızdaki soru yiğit sertdemir gibi tiyatrodan anlayan bir adam nasıl oldu da bu berbat metinde oyuncu olarak yer almayı kabul etti? yazarı da anmadan geçmeyelim. ceren ercan yazmış oyunu.
0 favorites - -
herhalde balık da kendi akvaryumuna zaman kaybı der. emeğe saygıdan dolayı bu akvaryumda her balığın her şeyi alaşağı edesi geliyor, kendine katlanamamak böyle bir şey olsa gerek. neyse.
üzerine düşünülmesi gereken bir oyun, şu cancel culture meselesinde kafa gezdirilmesi gereken... biri şöyle demiş oyun hakkında:

“beni sakın yumruklardan, seyircinin bakışını, olup bitmiş olana değil biraz önceye kaydırıyor, çok yakın bir zamanda gerçekleşen “şeyin”, toplumun aşırı çalışan bir organı olan sosyal medyanın şimdiyi nasıl etkilediğine… küçük, çok sınırlı bir izleyici kitlesine hitap eden bir mekânda, bir açık mikrofon gecesinde iki stand-up’çının anlattıkları hikâyeler üzerinden, o anda, sarf edilen bir kelimeyle ya da bir cümleyle, özgürlük denilen duvara nasıl çarpıldığını, bir anda insanların hayatlarının nasıl değiştiğini gösteriyor. mizahi bir amaçla sarf edilen söz, dağılıyor, parçalanıyor ve sosyal medyada bir topluluğun yarattığı ve gerçekliği pek de belli olmayan etiketlere dönüştürülerek zemini belirsiz ideolojik bir holograma dönüşüyor. sözün bu parçalanışı da kaçınılmaz olarak, bu iki insanda sosyal medya linçinin tetiklediği, türkiyeli olma halinin yarattığı korkuyla birlikte seyirciyi de bu duygunun merkezine davet ediyor.”
0 favorites - -
ne kadar gereksiz ve kaostan beslenen sözlük yazarları var şurada hakikaten inanılmaz. gelip seyirci olarak yorumumu yazmışım. oyuna güzel diyene bir laf etmemişim. gelmiş benim yazdığım yoruma hem nick altımda hem burada binbir türlü hakaret yazmayı iş edinmiş kendine. hasta mısınız? sevdiysen oyunu, ben sevdim yazarsın sebeplerini anlatırsın. sevmeyen insanlara saldırmak, hakaret etmek neden? senin sevdiğin şeyleri beğenmeyen cahil ve sığ mı oluyor? bu nasıl bir lümpenliktir? nasıl bir ezikliktir?
0 favorites - -
internet mecralarındaki biz ve "öbürküler"in birbirini yoksayma, cezalandırma hali (cancel culture) üstüne giden, kurgusu epey ince elenip sık dokunmuş nefis oyun. metni, ritmi, mizahı ve üslubuyla -meseleyi meselenin kendisi gibi, meselenin kendi yüzü, dili, sesi, ruhu olup meselenin kendisi haline gelerek anlatışıyla- özlenen tiyatro.
peki mesele ne? neydi?

oyun bittiğinde, arkamızdakilerin "aa bitti. hiçbir şey anlamadım", "ben de anlamadım" diye konuştuklarını duyduk. bunu duymadan biraz önce olan bir şey, bu konuşulanı o an "beklenebilir" kıldı: oyunun sonunda alkışladık ama pek bir ses çıkmadı (alan kadıköy sahnesi). sanki alkışlıyoruz alkışlıyoruz ses yok! alkış oyuncular kadar -belki daha da fazla- seyirciyi de etkiler. tek tek her bir seyirciyi. bir saatten fazla süredir oturduğu o koltukta görüp duyduğu şeyleri hiç anlamadığını hemencecik dökülebilmekte alkışın etkisizliğinin payı büyük. fakat tabii ki "hiçbir şey anlamadım" bu oyunla ilgili esas başka, daha acayip bir şeyi gösteriyor; bu oyunun buralar için daha erken olduğunu; meselenin ne olduğunu bilenler de dahil olmak üzere, kendini asla o meselenin bir parçası olarak görmeyen, bir süre daha da görmeyecek çoğunluğu.

"tiyatro toplumun aynasıdır" filan demeye herkes bayılır ama orada gördüğünün kendisi olduğunu söylemeye kimse yanaşmaz, "öbürküler"i seyretmek hep daha zevklidir. "bizi bize anlatıyor" "peki senin için ne diyor?" "benim için ne diyecek canım!"
orada biz falan yokuz. bunları yapan ben olamam, biz olamayız (“bunlar” ne ki zaten, mesele ne, bilmiyoruzdur kesin.) gene de biz değilizdir. olsa olsa öbürküler: şundan nefret ediyorum sen de ondan nefret edeceksin, buna inanıyorum, sen de ona inanacaksın, şuna çok gülüyorum sen de ona güleceksin, bu komik değil, gülme lan!.. beni sakın yumruklardan. gidip seyredin.
0 favorites - -