evliliği sevdiğiyle beraber yaşamak değil de, sosyal statü unsuru olarak görenlerin söylemi bu aslında. evlenince kirada oturamam diyen kız, topu topu üç dört saat giyeceği beyaz bir elbise için binlerce lira harcar. akşama sevişecekler diye tüm eş dost akrabalarını çağırıp halay çektirir. daha bunun nişanı sözü kız istemesi var. yaa...
evlilik hazırlıklarının sebep olduğu alışveriş ekonomisinin dinamiklerini incelemeyi pek sevsem, konu komşu hısım akraba, tanıdık tanımadık herkesin gelinlik beğenme, ev yerleştirme vs gibi alışverişine ucundan kıyısından bulaşmış olsam ve bunu severek yapmış olsam da, kendim evleneceğim zaman böyle sosyal statü göstergesi şeyleri yapmak istemiyorum.
radioheadbanger'ın bi yazısı vardı tumblr'da, kaşmir paltosuyla ilgili. o geliyor böyle durumlarda benim aklıma. herkesin kendine göre bi yaşam standardı var. benim de alışmış olduğum bi düzen var. senelerce yalnızdım, senelerce sadece ihtiyaç olduğu kadarıyla idame ettirmeyi bildim yaşamımı. sırf evleniyorum diye, bunları değiştirmeme gerek olduğunu düşünmüyorum. halimden memnunum çünkü. 1+1 bir eve kiracı olsam evlendiğimde, emin olun 4+1 bir ev alıp evlenmiş olsam olacağımdan daha mutlu olabilirim. gerek yok çünkü ilk etapta öyle büyük bir eve. kullanacağın bi salon, bi mutfak, bi yatak odası. ilk başta çoluğun çocuğun yok. çocuk düşündüğünde, yaptığında, 2+1 bir eve çıkarsın zaten. büyük bi eve çıksam, boş kalır o odalar. boşu boşuna fazla emlak vergisi, boşu boşuna fazladan doğalgaz faturası ödemiş olurum. o odaların peteklerini kapasak bile, kapı altlarından vs soğuk girer çünkü. yeterince ısınamayız.
hep sosyal statü, elalem ne der uğruna yapılan şeyler. tanıdığım çoğu mutlu birlikteliğe sahip insanın evlendiğinde bardağı bile yoktu. bunlara annem de dahil. sonra yavaş yavaş yapmışlar her şeyi. "onu isterim mehmet, bunu da alalım mehmet" diye kezbanlıkla kurduğun evlilikten ne hayır bekliyorsun ki zaten? fazla eşyaya, büyük evlere değil, büyük sevgilere ihtiyacımız var.
bilmiyorum böyle düşünmemin sebebi, ameleliğe alışmış olmam olabilir. iş ararken kurduğum hayaller bile "zengin kocaya kapağı atmak" değil, beyaz kadın ticaretine girmek, böbreğimi satmak filandı. çalışmaya, kazanmaya, üretmeye alışmışım. üstümde iğreti duruyor böyle şeyler. otururum ben kirada arkadaş. günde 12 saat it gibi çalışır, kiramı faturalarımı öder, kıt kanaat para biriktirip evimi arabamı alırım. sadece, huzurum olsun. çünkü bu evlenirken aldırılan şeylerin, evlendikten sonra götü tırmalaması var. istemiyorum öyle şeyler olmasını.
ben evlenince kirada oturmam, sen oturmazsın? kim oturuyo amk ozaman bu kiralık evlerde? kezban kezban cümleler kurup sonra hepsini yalıyorsun işte kızım. uzun etme. büyük söz söyleme.
edit: radioheadbanger'ın o yazısını buldum
http://gentlyopenthenitshuts.tumblr.com/…karalamasi