çalıştığım her yerde ( antalya, istanbul, tunceli...) çocukları dinç tutmak için hakkari'li
irfan töreci'yi anlattım ben. kolunu doktorsuzluktan kaybeden, okurken çobanlık yapan bir genc. kendi kendine uğraşa didine hacettepe tıp kazanmış bir yoksul genç...
ne kökenini sordu çocuklar, ne de benim aklıma geldi söylemek. derdim hayallerini dinç tutmak idi ve irfan iyi bir örnekti. her seferinde hacettepe tıp'a kadarki hikayesinde "vav" diye sevinip, tıp'tan uzaklaştırıldığını duyunca "ovvv" diye öfkelendiler. doğduğu yerden aşikar etnik kimliğini önemsemediler. kendileri gibi yoksulluğa mahkum edilmiş bir türkiye'li gencin hazin ama göğüs kabartıcı hikayesine "duygu" verdiler; aynı irfan gibi.
aziz hoca, örneklerin kralı olacak artık. umudum odur ki ne çocuklarım soracak ne de ben açıklama gereği duyacağım etnik kökenini.
ama olur da sorarlarsa (elbet sorsunlar da derdim dışlayıcı, öteleyici ve yahut sahiplenip, ülkenin diğer bileşenlerini ötekileştirici bir eda ile) müsebbipler; ben sizin ağzınıza sıçayım.