- ayşe kulin daha bir ''
bitse de olaya geçsek'' der gibi yapar betimlemelerini. belli ki yaparken kendi de sıkılıyor.. ahmet ümit için ise betimleme, en az olaylar zinciri kadar önemlidir. en az onlar kadar gereklilik katar romana ve yapılmış olmak için yapılmamaktadır.
- ayşe kulin'de
heyecan; merak ve sürükleyicilik ile eş değerde değildir. ikisi farklı şeylerdir. çok heyecanlanırken aniden başka bir dala atlar ve aklınız orada kalır. ne olacak acaba diye? yani kitap boka sarsa da yine devam ettirmeyi becerir okutmayı. insanın sinirini bozar bazen bu durum ama sırf merakınızdan ötürü kitabı elden bırakmaz ve sırf işte o bilmem ne kısma gelmek için okursunuz da okursunuz. bu merakı sürekli uyanık tuttuğu için, bir bakarsınız kitap bitmiş.. ''hıııı! bitmiş bu ya.. hııı! neyse iyi o zaman'' deyip yapacağınız diğer işlere yönelirsiniz. ahmet ümit ise
şüphe adamıdır. şüphe... sürükleyicilik eşittir heyecan, heyecan eşittir akıcılıktır. değişmez.
- ayşe kulin
erkek gözüyle daha iyi bakar, ahmet ümit
kadın gözüyle.. perspektifleri farklı işler ikisininde.
- ayşe kulin söylemlerinde mütemadiyen muhafazakarlara bindirmektedir. sürekli ''
neyin olması'' gerektiğini değil, ''neyin yanlış'' olduğunu yineler durur. ahmet ümit ''
şöyle olmalı'' der.
- ahmet ümit'te bazen, bir poşet çekirdeğin içinden çıkan fındık tanesi gibi şiir tadı yakalar ve sevinirsiniz. ayşe kulin vurucu söz peşindedir. ahmet ümit iyi
sündürür; ayşe kulin iyi
noktalar.
- ayşe kulin kendini toplumsal
mesaj vermekten alıkoyamaz. ahmet ümit ise sadece iyi
anlatmaya çalışır.
- ayşe kulin güzel mesaj veremez. ahmet ümit güzel
anlatır.
-ahmet ümit her kitabında
farklı ırktan ve dinden karakterlere yer vermeye bayılır. çeşitliliği sever.
farklı olmanın değerini, güzelliğini vurgular. ayşe kulin ise farklı olanları, sadece kendisi gibi olanlar olarak görür.
-ayşe kulin'e sürekli bok atılmaya çalışılır. ne yapsa beğenilmez. kafadan hazırdır millet eleştirmeye. ahmet ümit okurları ise kafadan hazırdır yeni romanını beğenmeye.
-ahmet ümit'e sen şöylesin denildiğinde ''hm..'' der. ''evet haklı olabilirsin, işte ben bunu seviyorum. görüş farklılığını.. '' diye girizgah yapar. oradan yürür. ayşe kulin'in savunma mekanizmaları devreye girer eleştirildiğinde. ''önceden sinirleniyordum ama artık aştım bunları'' dese de, içten içe yine sinirlenir o. haklı kadın ayol, yıllardır bitmedi taşlayanları. kolay mı?
-ahmet ümit'in bir
davası vardır. ayşe kulin'in
davası ise yıllardır kendisine açılan ''hukuki davalar'' sebebiyle örselenmiştir, hep
yanlış anlaşılmıştır.
-ayşe kulin
açık yüreklidir. sevmediği bir yazar varsa eleştirilerini, eksikliklerini söylemekten kaçınmaz. laga luga yapmaz. der yani ne diyecekse.
esaslıdır. ahmet ümit lafı değiştirir, ''hepimiz bir olmalıyız, zaten türkiye'de çok az kitap okunuyor'' a bağlar olayı. biraz da ''çekemiyor'' sanmasınlar diye tırsar.
-
ayşe kulin arzu ve şehvet dolu satırları daha sert anlatır. serttir, oldukça. romantizm ögeleri hemen hemen yok gibidir. hatta işin içine romantizm kattığı zaman gözümüzün önünde canlanan sahne
* * salaşlaşır.
* * tabii bunda konu seçimlerinin etkisi büyük. çünkü tarzı değil bu tip şeyler kadının. bunun altında yatan psiko-sosyal sebepler var. fakat girmeyeceğim. üstelik niye gireyim? dediğim gibi...
ahmet ümit ise kadın okuru yakalar. yalnız neden yıllardır şu kumral saçlı, beyaz tenli, uzun boylu, diri göğüslü, ince belli, yuvarlak kalçalı kadın zaafı var hala çözebilmiş değilim. hiçbir erkek bundan hoşlanmaz halbuki ;)
*-ayşe kulin felsefesinde ön sevişme diye bir şey yoktur. direkt yatak! karakteri öyle bir hırpalar öyle bir hırpalar ki, sanarsınız bunlar insan değil hayvan, öyle bir sevişmek yani bunlarınki.
ahmet ümit ise ''oradan zevk alması bitince bir başka bölgeye yönelir''
* * - ayşe kulin tane tane konuşur, ahmet ümit arkasından biri kovalıyormuş gibi..
- ayşe kulin'in saçları açık renktedir, ahmet ümit'in ise siyahtır.
- ayşe kulin yakın gözlüğü kullanır, ahmet ümit ise miyoptur.
-ayşe kulin
usta bir romancıdır. ahmet ümit ise iyi bir
edebiyat parçalayıcı..
-ayşe kulin
asildir. hem de doğuştan öyledir. şöyle bir yürürken bile adımlarından asalet kokar buram buram. ahmet ümit'te ise konuşana kadar karizma sıfırdır. konuştuktan sonra biraz toparlar işte.
-ayşe kulin hayatın feleğinden geçmiştir. dibine kadar içindedir yaşamın.
güçlüdür. hep güçlü olmak için çabalamıştır. hırslıdır. yıllardır öfkelidir; yaşadıkları, dünyası, başına gelenler, gördükleri onu öfkelendirmiştir, keza olgunlaştırmıştır. tek başına bir kadındır o. feministtir.
gözü karadı. taş gibi yerinde ağırdır. güzeldir. hala çok güzeldir. kimse kolay kolay yıldıramaz onu. yine yazar.. yine yazar. adım adım tutunmuştur hayata.
-ahmet ümit ise bir zamanlar ankara büroda, yazdıklarını kadınlara asılmak için kullanan
acemi bir çapkındı. nasıl bu kadar ünlü bir yazar oldu hala anlayamadık. ben o zamanlar henüz kısa şortlu, dondurma yalayan bir bebe idim ama arkasından tüm gazeteci kadınlar dedikodusunu döndürürdü kahkahalarla. sayın ümit'in peşinden koştuğu kadınların haber kovaladığı kulisinden farklı olarak ayrı bir gazeteci kadınlar kulisi vardı. çok utangaçtı ama ne hikmetse de şeytan tüyü sayesinde bir şekilde kendisini dinlettirip bağlardı. e tabii o zamanlarda da ankara'da şimdiki gibi çoluk çocuk/yalak gazeteciler yoktu. hepsinin bir havası vardı kendine göre. tam sayın ümit'in kalemi.. velhasıl şimdi o kahkahalarla gülenler kendisinden imza almak için sıraya giriyor.
hadi ahmet.. o sevişemediğim tüm kadınların öcü adına!
neyse burada biteyim ben. iyiye gitmiyorum.